 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E:1982/6880
K:1982/8151
T:15.10.1982
- TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ:
- TEKLİK İLKESİ
ÖZET : Teklik ilkesi uyarınca bir işçi aynı anda iki ayrı toplu iş sözleşmesinden yararlandırılmasını isteyemez. Bunlardan hangisi daha fazla hak ve yarar sağlıyor ise onun uygulanmasını isteyebilir. Daha az hak ve yarar: sağlamış olan uygulanmışsa ötekindeki fazlaya ait farkı isteyebilir.
(275 s. TSK m. 1, 3)
Davacı, ücret ve ikramiye alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de HUMK nun 438. maddesi uyarınca duruşma isteğinın miktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü
Davalı işveren Türkiye .........İş Sendikası ile 16.3.1979 tarihinde 1.1.1979 - 28.2.1981 tarihleri arasını kapsayan işyeri seviyesinde bir toplu iş sözleşmesi aktetmiş ve bu sözleşme ile işçi ücretlerine 100 liralık zam getirılmıştır
- İş Sendikası ile da, 24.7.1979 tarihinde 1.3.1979- 28.2.1981 tarihleri arası için işkolu seviyesinde bir toplu iş sözleşmesi yapmış, bunun 48/a maddesi ile de, işyeri seviyesindeki toplu iş sözleşmesi ile sağlanan, zam hak ve yararlara ilaveten denilmek suretiyle 1.3.1979 tarihinden itibaren 1 yıl için 165 liralık zam getirilmiştir.
Davacı işyeri toplu iş sözleşmesindeki 100 liralık zammın kendisine verilmediğini iddia ederek ve 275 sayılı Kanunun 6. maddesine de dayanarak istekte bulunulmuştur.
Davalı savunmasında, davacıya sendikadan ihraç edilinceye kadar 100 liralık zammın verildiğini, sendikadan ihraç edildiğinin bildirimesi üzerine toplu iş sözleşmesinin 5. maddesi de dikkate alınarak bu ödemenin durdurulduğunu, sonradan durumunun 275 sayılı Kanunun 6. maddesine uyduğunun ve toplu iş sözleşmesinin 5. maddesinin kanuna aykırı olduğunun anlaşılması üzerine tekrar uygulamaya başlandığını, ancak bu arada aynı dönem için yapılan işkolu toplu iş sözleşmesi ile de 165 liralık zam getirildiğini, bir işçinin aynı anda her iki toplu iş sözleşmesinden birden yararlanamayacağı gözönünde tutularak 165 liranın 100 liraya ilave edilerek değil, sadece aradaki 65 liralık farkın ödendiğini, böylece 165 liralık zammın verilmiş olduğunu, başkaca bir istekte bulunmaya hakkı olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Gerçekten "teklik prensibi" uyarınca bir işçi aynı anda iki ayrı toplu iş sözleşmesinden birden yararlandırılmasını isteyemez. Bunlardan hangisi daha fazla hak ve yarar sağlamakta ise, onun uygulanmasını isteyebilir. Daha az hak ve yarar sağlamış olan uygulanmış ise ötekindeki fazlaya ait farkı taleb edebilir. Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatları da bu yöndedir.
İş kölu toplu iş sözleşmesinin 48. maddesinin, bu madde ile getirilen zammın işyeri düzeyindeki toplu iş sözleşmesi ile sağlanan zam, hak ve yararlara ilaveten ödeneceğine ilişkin hükmü, işçiye aynı anda iki ayrı toplu iş sözleşmesinin uygulanması sonucunu yaratacağından, yukarda belirtilen ilkeye aykırı olup, geçersizdir.
Dosya içeriğinden davacıya önce işyeri toplu iş sözleşmesindeki 100 liralık zammın ödendiği, sonradan işkolu toplu iş sözleşmesindeki zam farkı 65 liranın verildiği böylece lehte olan işkolu toplu iş sözleşmesindeki 165 liralık zammın uygulanmış olduğu anlaşılmaktadır.
İşverenin bu uygulaması anılan ilke ve Yargıtay içtihatlarına uygundur. Bu nedenle davacı daha fazla talepte bulunamaz. O halde davanın reddi gerekirken kabulü isabetsiz olup, bozmayı icabettirmiştir. Önceki döneme ilişkin karar bu davada bağlayıcı nitelik taşımaz.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen sebepten davacı yararına (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 15.10.1982 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Bir işyerinde bu işyeri diğer işkolu düzeylerinde olmak üzere iki farklı sözleşmenin aynı anda yürürlükte bulunması ve eğer koşullan varsa işçinin her iki sözleşmeden de yararlanması mümkündür.
Nitekim aynı maddi olgu içinde gelişen ilk dava aynı hukuki görüşle kabul edilmiş ve onanmıştır.
Daha sonraki zaman süreciyle ilgili bu defaki hükmün değişik görüşle bozulmasına karşı olduğumdan çoğunluk görüşünden ayrılıyorum.
Üye Abdullah BERKSUN