 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1982/4736
K: 1982/5805
T: 16.06.1982
DAVA : Davacı, kötüniyet ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla, toplanan delillerle gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2 - İhbar olunmadan akit işverence bozulmuştur. İhbar önelinin kıdem tazminat süresine eklenmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebepten davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.6.1982 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Türk İş Hukuku düzenlemesinde normal koşullar içinde belirsiz süreli sürekli hizmet akitlerinin sona erdirilmesinde önceden haber verme ilkesi benimsenmiştir. Sürekli işlerde belirsiz süreli hizmet akitlerinin oluşmasıyla bu ilke bir fesih koşulu ve bir fesih güvencesi olarak kendiliğinden ortaya çıkar. Hizmet sözleşmeside en azından yasada öngörülen ihbar önelinin sonunda feshedilmiş sayılır.
Bu temel ilkenin doğal sonucu olarak önel içinde hizmet aktinin taraflar yüklediği hak ve borçlar aynen devam edeceğinden bu arada yeni bir Toplu İş Sözleşmesi yürürlüğe girerse bundan işçi yararlanacağı gibi bildirim süresi getçikten ve akit sona erdikten sonra imzalanıp geçerliliği önel içine raslayan sözleşmeden de eğer imza tarihinde ek çalışma koşulu yoksa, işçi bu sözleşmenin geçerlik süresi ile önel sonu arasında getirdiği haklardan yararlanır.
Bildirim süresi yasaya emredici bir kural olarak girmiştir. Bu nedenle bildirim sürelerini kaldırmak sonucunu doğuran bir tasarrufa itibar edilemez. Aksine yasadaki bildirim sürelerinin sözleşmelerle artırılacağı kabul edilmiş ve bildirim şartına uymayan tarafın önellere ilişkin ücret tutarında tazminat ödemesi öngörülmüştür. Burdaki ücret kavramı geniş anlamlı ve önel içinde elde edilebilecek bütün hakları içine alan bir ücret olmalıdır. Aksine düşünce; yasaya uyan ve önel veren işveren ile yasaya aykırı davranan ve haklı bir neden olmadan iş akdini bozan işveren arasında ikincisinin lehine sonuca ulaştırır ki bu da yasanın amacı ile bağdaşmaz. Onun için çoğunluğun bozma kararına iştirak edilmemiş, öneli ve önel içi hakları dikkate alan mahkeme kararının onanması görüşü ve düşüncemize uygun bulunmuştur.