 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Ceza Dairesi
E: 1982/3219
K: 1982/3455
T: 05.11.1982
DAVA : 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa muhalefetten sanık Recep'in yapılan yargılaması sonunda; zamanaşımı nedeni ile davanın ortadan kaldırılmasına dair (Nevşehir Sulh Ceza Mahkemesi)nden verilen 21.5.1982 gün ve 1982/65 esas, 178 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi müdahil Kurum vekili tarafından istenilmiş ve şartı depo parası ile yerine getirilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : 506 sayılı Kanunun 140. maddesinin (B) bendindeki suç, maddede de açıkça gösterildiği üzere, Kurumca yapılacak yazılı ihtardan 15 gün sonra oluşmaktadır.
Ancak , 506 sayılı Kanunda Kurumun hangi süre içinde ihtarda bulunması gerektiğini belirleyen herhangi bir hüküm mevcut değildir.
Sosyal Sigortalar Kurumu'nun bildirge ve bordroları talep etme konusunda iyiniyet kurallarına uygun olarak hareket etmesi gerekir. Tebligatın uzun süre yapılmaması, ya Kurumun görevini zamamında yerinde getirmediğini veya sırf ilgili işvereni, daimi baskı ve ceza tehdidi altında tutmak niyeti ile hareket ettiğini gösterir. Yasalar hiçbir zaman elinde yetki bulunan kimseyi sorumsuz saymamıştır.
Sosyal Sigortalar Kurumu'nun görevini zamanında yapmaması sonucunun karşı tarafa yükletilmesi kanuna uymaz. İyi niyetle hareket etmemesi halinde de Kanun diğer tarafı himaye eder. İşte bu düşünceler ile Sosyal Sigortalar Kurumu'nun yapacağı tebligatın belli bir süreye bağlanması zorunlu bulunmaktadır. Bu süre ne olmalıdır?
Türk Ceza Kanununda suç işleyen kişiler hakkında işlenen suçun niteliğine göre, belli bir süre içinde kovuşturma yapılıp ceza tayini ilkesini benimsemiştir. Başka bir deyimle TCK.nun 102 ve müteakip maddeleri dava zamanaşımını kabul etmiştir.
Dava konusu suçun gerektirdiği ceza nev'ine göre bu süre 5 seneden ibarettir. O halde, Kurumca işverene 506 sayılı Kanununun 79. maddesi uyarınca, yükümlülüğün başladığı tarihten itibaren, suça ait zamanaşımına denk bir süre içinde tebligat yapılması yerinde olur.
Olayımızda, sanığa 4.7.1979 tarihinde tebliğ edilen Sosyal Sigortalar Kurumu Nevşehir İrtibat Bürosu'nun 2.7.1979 gün ve 8806 sayılı yazısı ile 1.2.1966 ila 1971 yılları arasına tekabül eden ay ve dönemlere ait sigorta primleri bildirgeleri ve bordlarınının 15 gün içinde Kuruma tevdi edilmesi talep edilmiştir.
Görüldüğü gibi, 506 sayılı Kanunun 79. maddesi uyarınca müteakip bir ay içinde Kuruma verilmesi gereken 1966 - 1971 yıllarına ait bildirge ve bordroların verilmemesi nedeniyle Kurum tarafından sanığa 8 ila 14 sene sonra tebligat yapılmıştır.
Sanığa isnat edilen 506 sayılı Kanunun 140/B maddesindeki cezanın nev'i ağır para cezası olup, TCK.nun 102. maddesinin 4. bendinde bu nevi cezayı müstelzim suçlara ait asli dava zamanaşımı 5 sene olarak belirlenmiştir.
Bu sebeple Kurumun, süresinde verilmeyen bildirge ve bordroları, verilmesi gereken tarihten itibaren engeç, asli zamanaşımı süresi olan 5 yıla denk bir süre içinde istemesi gerekirken, işveren sanığa bu konuda 8 ila 14 sene sonra yaptığı tebligatın yasal ve geçerli kabulüne imkan görülmemiştir.
SONUÇ : Bütün bu nedenlerle mahkemece kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi, sonucu itibariyle doğru bulunduğundan müdahil vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, depo parasının gelir yazılmasına, 5.11.1982 gününde oybirliği ile karar verildi.