 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1982/10108
K: 1982/11889
T: 15.10.1982
DAVA : Taraflar arasında tapulama tesbitinden doğan dava sonucunda verilen kararın bozulmasına ilişkin olarak daireden verilen 20.5.1982 gün ve 1982/6340-6401 sayılı ilamın tashihi karar yoluyla incelenmesi davacı Yaşar tarafından müddetinde istenilmekle; tetkik raporu ve dosyadaki kağıtlar okundu, tetkik hakiminin açıklaması dinlendi, gereği görüşüldü:
KARAR : Tapulama sırasında 44 parsel sayılı 670 m22. yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine, vergi kaydına ve satın almaya dayanılarak Kemal adına tesbit edilmiştir. Daha önce Yaşar ve Cemal tarafından asliye hukuk mahkemesinde Kemal ve arkadaşları aleyhine açılan akdin feshi ve müdahalenin önlenmesi davası tapulama mahkemesine devredilmiştir. Mahkemece davanın reddine tarafından davalı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dairece bozulmasına karar verilmiştir. Bu kez davacı tarafından karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur. Olaya göre, taraflar arasında yazılı olarak iki ayrı sözleşme yapılmıştır. Her iki sözleşyme de, konusu olan taşınmaz malın satışını, zilyetliğin devrini ve satış bedelini içermektedir. Her iki sözleşmede de satış bedeli aynı miktarda gösterilmiştir ve her iki sözleşme aynı günde yapılmış bulunmaktadır. Davalı taraf bu sözleşmelerin ayrı ayrı satış sözleşmesi olduğunu, birinin diğeri ile bağlantılı olmadığını savunmuş, davacı taraf ise, ayrı ayrı iki sözleşmenin şeklen varolduğunu, aslında davalıya ait taşınmaz ile kendisine ait taşınmazın trampa edildiğini ileri sürmüştür. Mahkemece dinlenen tanıklar ve özellikle tarafların başvurusu üzerine sözleşmeleri düzenleyen kişi, tarafların bir trampa sözleşmesi yapmak üzere kendisine başvurduğunu ve fakat kendisinin ayrı ayrı iki satış sözleşmesi düzenlediğini ve böylelikle daha sağlam bir hukuksal durum meydan geleceğini ifade ettiğini, nitekim aynı günde miktar olarak yer aldığını belirtmiştir. Gerçekte, ayrı ayrı iki kağıt üzerinde sözleşme düzenlenmiş ve satış yolunda irade açıklandığı bu sözleşmelerde belirtilmiş ise de; tarafların aynı olması, sözleşmelerin aynı günde yapılmış bulunması, özellikle birbirinden kesinlikle bir ölçüde farklı olması gereken her iki taşınmazın değerinin aynı para miktarı ile ifade edilmiş bulunması karşısında ayrı ayrı satış sözleşmelerinin varlığında söz edilemez. Burada BK.nun 18. maddesi hükmünce akitlerin amacının gözetilmesi ve ona göre bir trampa sözleşmesi mi yoksa ayrı ayrı satış sözleşmesi mi var olduğunun ortaya çıkarılması zorunludur. Mahkemece toplanan ve takdir edilen deliller ve olayın niteliği ortada bir trampa sözleşmesinin varlığını ispatlamaktadır. Ayrı iki sözleşmenin şeklen varlığı, bu yolda yapılmasına engel değildir. O halde mahkemece,. nizalı taşınmazın satışından sözedilerek yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir. Mahkemece bu yön gözetilerek davalı tarafından davacıya devri öngörülen taşınmazla ilgili tapulama tutanakları ve ekleri getirtilmeli, o parsel hakkındaki tapulamanın dava tarihinden kesinleşip kesinleşmediği araştırılmalı, kesinleşmemiş ise, dava o parselin hukuksal durumu ile de ilgili olduğundan ve aynı hukuksal nedene bağlı bulunan her iki taşınmazın haklı durumu birlikte çözüme bağlanmalı ve davacının iddia ettiği fesih koşulları incelenmeli, gereken deliller toplanmalı, sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönlerin gözetilmemiş olması isabetsiz ve hükmün bu nedenlerle de bozulması gerekirken dairece esasla ilgili temyiz itirazlarının reddedildiği ve sadece Tapulama Kanunun 54. maddesi bakımından bozulduğu görüldüğünden davacı tarafın karar düzeltme isteğinin kabulü ile (Temyiz itirazlarının yerinde olmadığı) sözünün daire kararından çıkarılarak hükmün genişletilmek suretiyle yukarıda gösterilen nedenler ile de (BOZULMASINA), 766 sayılı Tapulama Kanunun 73. maddesi uyarınca harç alınmasına yer olmadığına 15.10.1982 gününde oybirliği ile karar verildi.