 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1982/11322
K: 1982/11848
T: 09.12.1982
DAVA : Mahalli Mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar davalı tarafından süresinde duruşmalı olarak istenilmiş dava duruşmalı işlerden olmadığından bu isteğin reddi ile incelemenin dosya üzerinde yapılması düşünüldü :
KARAR : Dava, akte aykırılık nedeniyle kiralananın boşaltılması isteminden ibarettir. Mahkemece istem gibi karar verilmiş ve hüküm davalı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Davacılar 116 sayılı dükkan ile onun üstünde bulunan 514 sayılı dükkanın davalıya satış mağazası olarak kiralandığını ve davalının 514 sayılı dükkanı depo haline getirdiğini her zaman açmadığını ve bu halin giderilmesi için çekilen ihtarın da semeresiz kaldığını ileri sürerek, aykırılık nedeniyle kiralananın boşaltılmasını istemişlerdir. Davalı ise her iki dükkanın altlı üstlü olup, kendisinin daimi olarak alttaki dükkanda çalıştığını ve üstteki dükkanda ise yine aynı şekilde satış eşyalarını muhafaza ettiğini ve alttaki dükkanda mal bulunmayınca üstteki dükkana çıkarıp oradaki malları da sattığını her iki dükkanda bulunup satış yapması mümkün olmadığını ve üstteki dükkanın satış bakımından alttaki dükkanın tamamlayıcısı niteliğinde bulunduğunu akte aykırılığın düşünülemeyeceğini savunmuştur.
Davalı kiralananda toptan ve perakende konfeksiyon işi yapmaktadır. Kiralanan dükkanlar altlı üstlü olup aralarında irtibat bulunmadığından davalı tarafından aynı anda açılması mümkün değildir. Davacılar tarafından davalıya her ikisi de aynı iş için kiralanmış bulunmakla davalının birinde çalışmak ve diğerinin bu dükkanın malzamesini ve alttaki dükkana sığmayan eşyasını koyması akte aykırılık teşkil etmez. Zira kiralananın maksadı ancak bu şekilde kullanılmasını gerektirir. Kaldı ki, davalı alt dükkandaki malların bulunmaması, beğenilmemesi halinde üst katta da müşteri çıkarmakta ve satış bakımından alttaki dükkanın tamamlayıcısı niteliğinde bulunduğunu akte aykırılığın düşünülemeyeceğini savunmuştur.
Davacının dayandığı 1.1.1979 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira aktinde kiralayan M.A. ile V.A. gösterilmiştir. Dava ise M.A. ile M.U.H. VE A.A.A. tarafından açılmıştır. Davacı M.U.H. İLE A.A.A. akit V.A. ile ilgileri dosyadan anlaşılamamaktadır. V.A. ölmüş ise terekesi iştirak haalinde bulunduğundan M.U.H. VE A.A.A. nın dava açıp açamayacakları düşünülmek icap eder. Bu cihetle gözönünde tutulmadan davanın kabulü yerinde değildir.
Davalı kiralananda toptan ve perakende konfeksiyon işi yapmaktadır. Kiralanan dükkanlar altlı üstlü olup, aralarında irtibat bulunmadığından davalı tarafından aynı anda açılması mümkün değildir. Davacılar tarafından davalıya her ikisi de aynı iş için kiralanmış bulunmakla davalının birinde çalışmak ve diğerinin bu dükkanın malzemesini ve alttaki dükkana sığmayan eşyasını koyması akte aykırılık teşkil etmez. Zira kiralanan maksadı ancak bu şekilde kullanılmasını gerektirir. Kaldı ki, davalı alt dükkandaki malların bulunmaması beğenilmemesi halinde üst katta da müşteri çıkarmakta ve satış yapmaktadır. Ayrıca, şahit A.G. ve M.Ş. (Ç) bu halin 2-3 ve 5-6 senedir devam ettiğini ve davacıların buna ses çıkarmadığını beyan etmişlerdir. Davacılar bunu gördüğü halde uzun müddet ses çıkarmamaları zımni muvafakatları olduğunu gösterir. Uzun müddet ses çıkarmayıp sonradan dava konusu yapmalarıda iyi niyet düşünelemez. kaldı ki, daha evvelce taraflar arasındaki mevcut 1.1.1974 başlangıç tarihli sözleşmede kiralananlar depo iş yeri olarak kullanmakta 11.1.1979 tarihli kira sözleşmesi ile davalının durumu ağırlaştırıldığından 6570 sayılı kanunun 9. maddesi gereğince son sözleşmedeki depo kaydının kaldırılması da geçersizdir. Evvelki sözleşmelerde depo olarak kullanılması kaydı, kiralananların eskiden beri aynı şekilde kullanıldığını ve bir akde aykırılığın olmadığını gösterir niteliktedir. Bu durumda davanın reddine karar verilmek gerekirken yazılı şekilde kiralananın boşaltılmasına karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA 9.12.1982 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.