Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
6. Ceza Dairesi
E: 1982/9795
K: 1982/8205
T: 12.11.1982
DAVA : Karşılıksız çek vermek suretiyle dolandırıcılıktan sanık Nusret hakkında yapılan duruşma sonunda; mahkumiyetine dair (Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 18.2.1982 tarihli hükmün temyizen tetkiki sanık tarafından istenilmiş ve para depo edilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı Yüksek Makamından bozma isteyen 20.10.1982 tarihli tebliğname ile 1.11.1982 tarihinde daireye gönderilmekle okunarak gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Şikayetçi iddiasında; bankerlik yapan sanıktan 50.000 lira karşılığında sonraki tarihli (6.4.1982) bir çek ile bunun % 10 faizi olan 5000 lira aldığını, ancak Türkiye genelinden bankerlerin durumlarının kötüye gitmesi karşısında anaparayı kurtarabilmek kaygısı ile 8.12.1981 günü, söz konusu çeki bankaya sunup karşılığı bulunmadığını bu çekin arkasına yazdırdığını bildirmiştir. İlgili bankanın 8.1.1982 günlü yazısında da, 8.12.1981 gününde 10 gün öncesinde ve sonrasında çek karşılığının bankada bulunmadığı belirtilmiştir.
Sanık aşamalardaki değişmeyen ve birbirini bütünleyen savunmalarında; şikayetçiden 250.000 lira aldığını, sonraki tarihli 3 ayrı çekten ilk 200.000 liralık kesimini tarihleri gelmeden şikayetçinin tahsil ettiğini, 6.4.1982 tarihli çekin ise karşılığı olmadığını, esasen zamanından önce tahsil edilmek istendiğini, bu yüzden ve ayrıca tutuklandığı için ödeyemediğini ileri sürmüştür.
Sanık hakkında 14.12.1981 günlü şikayet dilekçesi üzerine suç tarihi 6.4.1982 gösterilerek 16.12.1981 tarihli iddianame ile dava açılmıştır.
Mahkeme, bu iddia ve savunmaya dayanan dosya içeriğine ve suça konu karşılıksız çeke göre, sanığı TCK.nun 503/ilk maddesine göre cezalandırmıştır.
Bilindiği üzere, TCK.nun 503. maddesinde tanımlanan suç tipinin oluşması için sanık ve mağdura bağlanan bir dizi eylemin maddi unsur içeriğinde bütünleşmesi ve ayrıca manevi unsurun da bu maddi unsuru kapsaması zorunludur. Gerçekten, dolandırıcılık suçunun oluşması için sanığın ilkin "kandıracak nitelikte sania ya da hilelerde" bulunması gerekmekte ve bu, suçun hareket unsurunu oluşturmaktadır. Daha sonra ise, bu hileli hareket, mağdurun iradesini etkilemeli ve onu kendi malvarlığı zararına bir işlemde (tasarrufta) bulunmaya yöneltmeli, sanık da bu işlem sonunda haksız bir çıkar sağlamalıdır. Dolandırıcılık suçunda bir dizi nedensellik bağı ile mağdur ve sanığa bağlanan bu zircirleme davranışlar, zarar ve haksız çıkar sonuç unsuru ile bitmekte ve suçun maddi unsuru (eylem) bu suretle tamamlanmaktadır.
Görülüyor ki, dolandırıcılık suçu, bu anatomik yapısı ile ve bilimsel deyişle çok ve zincirleme davranışlı (İşlemli) karmaşık bir suçtur.
Suçun manevi unsuru bulunan kast ise, tüm bu maddi unsuru, bir başka deyişle; hileli hareket, haksız çıkar sağlama ve zarar zincirleme davranışlı (işlemli) karmaşık bir suçtur.
Suçun manevi unsuru bulunan kast ise, tüm bu maddi unsuru, bir başka deyişle; hileli hareket, haksız çıkar sağlama ve zarar verme bilinç ve iradesini kapsamakta, suçun oluşum süresi (iter criminis) içerisinden harekete (hileye) öncül (başlangıçta kast) ya da hareketle (hileyle) birlikte müterafik kast biçiminde oluşmaktadır.
İddia ve savunmaları yukarıda özetlenen olayımızda, sanık bankerlik yapmakta ve ileri tarihli karşılıksız çek çekmiş bulunmaktadır. TBMM'nin 7.1.1929 günlü ve 471 sayılı kararında, yalnızca karşılıksız çek çekmenin dolandırıcılık suçunu oluşturmaya yetmeyeceği ve bu suça ilişkin tüm unsurların her olayda aranacağı belirtilmiştir. Bu durumda karşılıksız çek, dolandırıcılık suçunu oluşturmaya yetmeyeceği ve bu suça ilişkin tüm unsurların her olayda aranacağı belirtilmiştir. Bu durumda karşılıksız çek, dolandırıcılık suçunda yalnızca kandırıcı nitelikte saniayı, bir başka deyişle haket unsurunu oluşturmaktadır. Öte yandan, olayımızda çek sonraki tarihli olup, ülke çapında bankerlerin durumlarının kötüye gitmesi nedeniyle süresinden 4 ay önce bankaya sunulmuştur. Sanık yüzer bin liralık iki çeki süresinden önce ödediği, son çeki ödeyemediğini belirtmiştir.Dosyadan anlaşılacağı üzere, ülke genelinde, bankerlik kurumunun işlenmesi için gerekli güvenin sarsılması sonucu, para yatıranların ana paralarını toptan çekmeleri ve gerekli kaynağın kuruması nedeniyle, ana parayı güvence altına alan çekleri karşılıyamadığı ortaya çıkmaktadır.
Nitekim, bütün bu olgular gözetilerek, para yatıranların mağdur olmalarını önlemek için, Bakanlar Kurulu tarafından yasa düzeyinde kararnameler çıkarılmıştır.
O yüzden, sanığın eyleminin TCK.nun 503. maddesinde kaynağını bulan ve yukarıda yapısı sergilenen suç tipini oluşturup oluşturmadığnı saptayabilmek için, objektif ve sistemli araştırmaya dayanılarak ve gerektiğinden bilirkişiye başvurularak, sanığın bankerlik mesleğinin ileriye dönük gereklerini yerine getirip getirmediği, toplandığı ve toplayacağı paraların faiz ve ana paralarını zamanında ödeyebilmek için, dönerli bir ana -mal ve ana - para düzeni kurup kurmadığını, biçimlendirdiği çalışma sisteminin iyi ya da kötü işlemesi karşısında gerekli önlemleri alıp almadığı, yaşantısının ne olduğu ve olağan dışı harcamalara girişip girişmediği, bir kesim çekleri ödediğine göre suça konu çeki güvence olarak verip vermediği ve başlangıçtan beri hileli hareketlerle haksız çıkar sağlama ve zarar verme kastı ile davranıp davranmadığı elde edilecek objektif verilere göre saptanmalıdır.
Öte yandan iddianameden anlaşılacağı üzere, sanık hakkında bu tür eylemleri nedeniyle çeşitli mahkemelere dava açıldığı anlaşılmaktadır. Bu suçlar arasında CMUK.nun 230. maddesine göre geniş anlamda bağlantı bulunması nedeniyle, yargılama ekonomisi, politikası ve kanıtların topluca değerlendirilmesi açısından, davaların birleştirilerek görülmesinde yarar ve zorunluluk bulunduğu açıktır.
SONUÇ : Yukarıda belirtilen nedenler araştırılıp gözetilmeden ve tartışılmadan, sanığın cezalandırılması, yasaya aykırı ve sanığın temyiz itirazları yerinde görüldüğünden hükmün, tebliğname gibi BOZULMASINA, bozma dayanağına göre başka suçtan hükümlü ya da tutuklu değilse sanığın salıverilmesi için C. Başsavcılığı'na yazılmasına, depo parasının geri verilmesine 12.11.1982 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini