 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Ceza Dairesi
E: 1982/8491
K: 1982/7044
T: 14.10.1982
DAVA : Dolandırıcılıktan sanık ve tutuklu Akife hakkında yapılan duruşma sonunda; mahkumiyetine dair (Ankara 8. Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 25.3.1982 tarihli hükmün temyizen tetkiki sanık vekili tarafından istenilmiş ve para depo edilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı Yüksek Makamından bozma isteyen 27.8.1982 tarihli tebliğname ile 6.9.1982 gününde daireye gönderilmekle okunarak, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1 - Dolandırıcılık suçun, TCK.nun 503. maddesinde "her kim bir kimseyi hulus ve saffetinden bilistifade kandıracak mahiyette sanialar veya hileler yaparak hataya düşürüp o kimsenin ve aharın zararına kendisine veya başkasına haksız bir menfaat temin etmek" şeklinde tarif edilmiştir. Buna göre, mücerret karşılıksız çek verilmesi suçun oluşması için yeterli olmayıp, sanığın önceden hazırladığı hile ve sanialarla müştekileri kandırıp kendisine veya başkasına haksız menfaat temin etmesi gereklidir. Bu husus, sanığın daha başlangıçta topladığı paraların tamamını veya bir kısmını iade etmemeyi düşünmüş ve kararlaştırmış olmalıdır, şeklinde de ifade edilebilir. Böyle bir düşünce ve kararın varlığı, subjektif bir kanaatten uzak, objektif olarak yapılacak bir araştırma ve inceleme sonunda elde edilecek verilere dayanılarak tesbit edilmelidir. Sanığın hangi tarihte bankerliğe başladığı, kimlerden ne kadar para toplandığı ve ne kadar faiz dağıttığı, toplandığı paraları ne gibi işlerde kullandığı, çalışma tarzının, müdilere ödemeyi taahhüt ettiği faizi karşılayacak derecede verimli olup olmadığı, bankerliğe başladıktan bir müddet sonra yaptığı işin karlılık derecesinin salt bir mantıkla veya basit bir muhakeme ile anlaşılmasının mümkün bulunup bulunmadığının, çalışma tarzının karlılığa müsait olmadığını anladığı halde dahi, ilan ve reklamlara devam ederek mevduat toplama işini sürdürüp sürdürmediğinin, şahsı veya ailesi için normalin üstünde harcama yapıp yapmadığı, tavsiye kurullarına intikal etmiş olan evrak ve kayıtlarından da faydalanılmak suretiyle ve bir bilirkişi marifetiyle tesbiti bu cümleden olarak yapılması gereken işlerdendir.
Ayrıca yapılacak bu araştırma ve inceleme sonunda tanzim edilecek bilirkişi raporundan sanığın önceden iyi niyetle bankerlik faaliyetine başlayıpta sonradan hasıl olan piyasa şartları yahut alacaklıların ani ve toplu olarak alacaklarını istemeleri gibi nedenler dışında borç ödeyememesi durumunun meydana geldiği anlaşılırsa, hakkında verilmiş olan iflas kararı da dikkate alınarak olayda, hileli iflas suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığı hususu da üzerinde durulması ve tartışılması gereken bir keyfiyettir.
Sanığın bir çok kimselerden para toplandığı ve hakkında müteaddit davaların açıldığı dosya münderecatından anlaşılmaktadır. Davaların ayrı ayrı yürütülmesindeki güçlük ve delillerin kül halinde değerlendirilmesindeki fayda, CMUK.nun daki şahsi ve fiili irtibatın varlığı davaların bir mahkemede birleştirilerek bakılmasını zorunlu kılmaktadır.
2 - Kabule göre; sanık savunmasında Hüseyin tarafından verilen 6 adet 100'er bin liralık bonodan iki adedini müşteki Şinasi'nin büroda çalışan Seçkin'den aldığı ileri sürmüş ve dosya içindeki Hüseyin imzalı mektupta bu hususu doğrulamış olmasına nazaran Seçkin dinlenerek ve bu bonoların akibeti araştırılarak TCK.nun 523. maddesinin uygulanmasını gerektirecek bir halin bulunup bulunmadığının da araştırılması gerekir.
SONUÇ : Sanık vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden hükmün açıklanan nedenlerle tebliğname uyarınca BOZULMASINA,depo parasının geri verilmesine, bozma nedenlerine ve tutuklanma tarihine nazaran sanığın tahliyesine başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu değilse telle tahliyesinin temini için C. Başsavcılığı'na müzakere yazılmasına, 14.10.1982 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.