 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Ceza Dairesi
E: 1982/5527
K: 1982/8503
T: 19.10.1982
DAVA : Karşılıksız çek vermek suretiyle dolandırıcılıktan sanık Hüseyin hakkında yapılan duruşma sonucunda; mahkumiyetine dair (Kartal 1. Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 9.12.1981 tarihli hükmün temyizen tetkiki sanık tarafından istenilmiş ve para depo edilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı Yüksek Makamından onama isteyen 26.5.1982 tarihli tebliğname ile 7.6.1982 tarihinde daireye gönderilmekle okunarak, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dolandırıcılık suçu, TK.nun 503. maddesinde; "bir kimsenin hulus va saffetinden bilistifade kandıracak mahiyette sanialar ve hileler hataya düşürüp o kimsenin veya aharın zararına kendisine ve başkasına haksız bir menfaat temin etmek" biçiminde tarif edilmiştir. Bu tarife göre bir fiilin dolandırıcılık sayılması için failin (sanığın) mağduru kandıracak nitelikte sanialar veya hileler yaparak onun zararına, kendisine veya başkasına haksız bir menfaat sağlaması gerekir. Karşılıksız çek keşide edenlerin dolandırıcılık suçunu işlemiş olacaklarını kabul eden T.B.M.M. nin 17.1.1929 gün ve 471 sayılı kararında; muhatabın yerinde çek muhteviyatını ödeyecek karşılık parası veya sair nakdi olmayanların sania ve hile ile çek keşide ettikleri takdirde hamili izrar suretiyle dolandırıcılık suçunu işlemiş olacakları" ifade edilirken keşidecinin hareketinde Ceza Kanununun genel hükümlerinde yer alan cürüm kastının bulunması gerektiğinde işaret olunmuştur. Bu hale nazaran anılan kararda, karşılıksız çek keşide edeni her halukarda suçlu (dolandırıcı) sayan bir yollama hükmünün mevcut olmadığı ve bu gibi olayda da TCK.nun 503. maddesindeki koşullarının bulunması gerektiği belirtilmiş ve kastın yokluğu halinde failin cezalandırılmayacağı açıklanmıştır. Karşılıksız çek keşide etmek lehtarı kandıracak nitelikte hile ve sania ise de; bunlar suçun oluşması için yeterli olmayıp failin lehtarı zarara sokması ve kendisine de haksız menfaat sağlaması gerekmektedir.
Bu genel açıklamadan sonra hükme konu olan eylemin niteliğini tayin edebilmek için önceden doğmuş olan borca karşı sonradan karşılıksız çek keşide eden borçlunun hukuki durumunu incelemek yararlı olacaktır. Değişik nedenlerle önceden meydana gelen alacağını isteyen şahsa borçlunun "param yok, şimdi ödeme yapamayacağım" dememiş yerine karşılıksız çek keşide etmesinde hile ve sanianın varlığı kabul olunsa dahi olayda lehtarı zarara sokan ve kendisine haksız menfaat sağlayan bir hal bulunmamaktadır. Eğer ortada bir menfaat ve zarar varsa bu karşılıksız çekin verilmesi ile değil borcun meydana geldiği anda doğmuş olması gerekir. Hatta borçlu sonradan alacaklıya çek vermekle onu alacağını teminat altına alan güçlü bir belgeye kavuşturmuş olmaktadır.
Bununla beraber söz konusu çek mağdurun mal varlığında kendi zararına bir tasarrufa bulunmasına yol açmasına önceden doğmuş borç bir sonradan keşide edilen karşılıksız çekin dolandırıcılık suçunu oluşturması mümkündür. Örneğin alacaklının takibi üzerine malın haczini önlemek veya haczedilen malın satışını durdurmak için karşılıksız çek keşide eden borçlunun dolandırıcılık suçunu işlemiş olduğunu kabul etmek gerekir. Çünkü sanık karşılıksız çekle haczi önlemek veya malın satışını durdurmak suretiyle kendisine haksız menfaat sağlamış ve alacaklıyı da zarara sokmuştur.
Dava konusu olaya gelince :
Sanık savunmalarında; bir inşaat müteahhidine dolap imal etmek için kereste almak üzere mağdurun dükkanına gittiğini, uygun kerestenin bulunmaması karşısında birlik ve Adapazarı'na gidip arkadaşı olan keresteciden onun kefaleti ile 1.300.000 liralık kereste aldığını işveren müteahhidi bulamadığı için zamamında parayı ödeyemediğini, alacağını tahsile gelen mağdura parası olmadığı için isteği üzerine çek verdiğini, ancak parayı elden ödeyeceğini, çeki bankaya vermemesini söylediği halde çeki tahsile verdiğini bildirmiş ve mağduru da bu savunmayı doğrulamış bulunması karşısında sanığın çeki mal alıp borç doğduktan ve parayı zamanında ödeyememesinden sonra isteği üzerine mağdura verdiği anlaşılmakta ve mahkemece de olayın bu şekilde cereyan ettiği kabul edilmiş bulunmaktadır.
Yukarıda belirtilen nedenlere göre sanığın kabul edilen eyleminde (karşılıksız çek keşide etmesinde) dolandırıcılık suçunun haksız menfaat ve zarar gibi unsurları oluşmadığı halde kanuna uymayan gerekçe ile hükümlülük kararı verilmesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları yerinde görülmüş olduğundan tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, depo parasının geri verilmesine, 19.10.1982 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.