 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
5. Ceza Dairesi
E: 1982/3115
K: 1982/2869
T: 27.08.1982
DAVA : Efrada kötü muamelede bulunmaktan, usulsüz arama yapmaktan, kadın kaçırmaktan, konut dokunulmazlığını bozmaktan ve sarkıntılık yapmaktan sanıklar Kenan, Ömer, Mustafa ve Ali'nin yapılan yargılamaları sonunda; TCK.nun 429/1, 251, 438, 194/1-2g, 193/2 ve 59. maddeleri gereğince sanık Kenan'ın dört sene beş ay on gün ağır hapis, yirmibir ay yirmi gün hapis, Ömer'in dört sene beş ay on gün ağır hapis, diğer sanıkların beşer ay hapis cezalarıyla mahkumiyetlerine, Ömer'in efrada suimuameleden, Mustafa'nın sarkıntılık suçundan beraatlerine dair (Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 20.4.1982 gün ve 1981/214 esas, 1982/57 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanıklar ile müdahil vekilleri tarafından istenilmiş, şartı yerine getirilmiş ve sanıklar Kenan ile Ömer yönünden duruşmalı inceleme yapılması talep edilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile daireye gönderilmekle; dava evrakı incelenip gereği görüşülmüş olduğundan aşağıda yazılı karar ittihaz olundu :
Hükmolunan cezanın nitelik ve niceliğine göre sanık Mustafa ve Ali'nin duruşma CMUK.nun 318. maddesinde gözetilerek REDDİNE, incelemenin bu sanıklar hakkında duruşmasız diğer sanıklar Kenan ve Ömer yönünden ise duruşmalı yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
KARAR : Gerekçeli karar başlığında; sanık Kenan'ın (BARRİYE ) olan ana adının (Basriye ) ve sanık Ömer'in (URFİYE) olan ana adının (Ulfiye) biçiminde yazılması, mahkemece yerinde düzeltilmesi mümkün maddi hata kabul edilmiş,
Sanık Ömer görevi nedeniyle verilen otomobilin şoförlüğünü de yaptığını açıkladığı ve olay sırasında sanık Ali'nin bir süre otomobilin sürücülüğünü yaptığı anlaşıldığı halde 6085 sayılı Yasanın 60/E maddesinin uygulanması yönünden anılan sanıkların ehliyetnameleriyle ilgili araştırma yapılmaması, bu konuda karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni sayılmamıştır.
Sanıkların baştan itibaren katılan Zehra ve Esin'i cinsel arzularına boyun eğdirmek amacıyla ve şehvet duygusuyla hareket ettikleri, bu amaca ulaşabilmek için; gerek Zehra ve Esin'i gerekse onları korumaya ve kurtarmaya çalışan mağdur Ömer'e maddi ve manevi zor kullanarak kaçırma suçunu gerçekleştirdikleri, katılan Esin'in evinde usulsüz arama yapıp konut dokunulmazlığını bozdukları, kaçırma suçu tamamlandıktan sonra sanık Kenan'ın katılanlara ayrı ayrı sarkıntılık ettiği, işlenen suçların sıkıyönetim hizmet ve görevi ya da yerine getirilmesiyle ilgisi bulunmadığı, sonradan ölen mağdur Ömer'in Merkez Komutanlığı'nda saptanan şikayet ve katılanların aşamalarda değişmeyen sözlerini doğrulayan tanıkların antlı anlatımları ve dosyadaki belgelerle anlaşılmıştır.
Sanıkların açıklanan suçlarının sübutunu ve niteliğini oluşa uygun biçimde kabul ve takdir eden mahkemenin kararı yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanan kanıtlara, hükmün dayandığı gerekçe ve takdire göre katılanlar vekili ve sanıkların temyiz itirazları ile sanık Kenan ve Ömer vekilinin duruşmalı inceleme sırasındaki savunmaları yerinde görülmediğinden reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan sanıklar Ömer, Mustafa, Ali haklarındaki hüküm ile sanık Kenan'ın zorla kaçırmak, usulsüz arama yapmak ve sarkıntılık suçlarından mahkumiyetine ilişkin hüküm bölümünün tebliğname ve mütalaaya aykırı olarak ONANMASINA, katılanların; sanık Ömer, Mustafa ve Ali'nin yatırdıkları depo paralarının gelir yazılmasına,
Sanık Kenan vekilinin bu sanık hakkında TCK.nun 245. maddesi gereğince verilen mahkumiyet hükmüne yönelen temyizine gelince :
Kaçırma suçlarında olayın mağduresi ya da onun kaçırılmasını önlemek isteyen kişi üzerinde işlenen zor eylemleri arasında hukuken fark bulunmadığı, nişanlısı Zehra ve arkadaşı Esin'in kaçırılmasına engel olmak isteyen mağdur Ömer'e karşı işlenen cebir, şiddet ve tehdidin zorla kaçırmanın yasal öğesini oluşturduğu gözetilmeyerek sanık Kenan'ın ayrıca TCK.nun 245. maddesiyle de cezalandırılması,
SONUÇ : Yasaya aykırı, sanık vekilinin temyiz itirazları, duruşmalı inceleme sırasındaki savunmaları ile tebliğname ve mütalaa içeriği bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün bu bölümünün CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, depo parasının geri verilmesine 27.8.1982 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.