 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1982/9124
K: 1982/10672
T: 18.11.1982
DAVA : Taraflar arasındaki trafik kazasından doğma manevi tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davalı (O.S.) hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalılardan (R.S.) ve (Ö.) Otobüs işletmesi haklarındaki davanın husumet yönünden reddine ve 200.000 liranın faiziyle birlikte davalı Türkiye Demir Çelik İşletmeleri Genel Müdürlüğünden alınarak davacılara ödenmesine, fazla isteğin reddine ilişkin hükmün süresi içinde davalılardan Türkiye Demir Çelik İşletmeleri Genel Müdürlüğü avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : Dava manevi tazminat isteğiyle açılmış olup, husumet diğerleri yanında Türkiye Demir ve Çelik İşletmeleri Genel Müdürlüğüne de yöneltilmiştir. Davalı idarede personel şefi olarak çalışmakta bulunan (Y.), kendisine tahsis edilmiş olan davalı idareye ait bir taşıt aracını kullanmak suretiyle görevli olarak giderken Devlet Karayolunda bir otobüsle çarpışması ile oluşan kazada ölmüştür. Ölenin yakınları olan davacılar manevi tazminat istemektedirler. Mahkemece davalılardan yalnız idare tazminata mahkum edilmiş ve karar o tarafça temyiz edilmiştir.
Her ne kadar cevap dilekçesinde görev itirazı yapılmamış ise de diğer bir mahkeme yahut ideri makam veya yargı merciinin görevine giren bir dava veya iş kendisine arz olunan mahkeme davanın her safhasında kendiliğinden görevli olmadığına karar vermekle yükümlüdür. O halde öncelikle davanın idare aleyhine açılan bölümüne, mahkemenin bakmakla görevli olup olmadığı üzerinde durulmalıdır.
Gerçekten (Y.)'ın kullanırken trafik kazası yaptığı aracın sahibi, diğer bir deyimle işleticisi davalı idaredir. 6085 sayılı Karayolları Trafik Kanununun hukuki mesuliyet ve sigortaya ilişkin 9. bölümündeki hükümlerin ve özellikle 50. maddesinin esas itibariyle kişilerin birbirleriyle ilişkilerini düzenleyen kuralları ihtiva ettiği ve trafik emniyet ve yeknesaklığını bağlama zorunluğu ve trafik olayından doğan zararların özelliği gözetilip istisnai olarak kabul hukuki tüzel kişilerini de zarardan sorumluluk bakımından eşit şartlarla özel hukuk tüzel ve gerçek kişileri gibi bu kuralları tabi tutmuş olduğu esasından hareket eden Yargıtayın yerleşmiş uygulamasına göre, kamu tüzel kişilerinin işleticisi oldukları araçların sebebiyet verdikleri zararlardan doğan uyuşmazlıkların adli yargı yerinde görülmesi gerekmektedir. Ancak davaya konu olan olayda davalı idarede çalışmakta olan bir memur görevli olarak bir yere giderken kullanmakta bulunduğu kendisine tahsis edilmiş davalı idareye ait bir aracı başka bir araca çarparak kazaya sebebiyet vermiştir. 6085 sayılı Kanunun 232 sayılı Kanunla değişik 50. maddesinin beşinci fıkrası hükmüne göre motorlu taşıt sahibinin araç kullanan şahsa karşı mesuliyeti hususunda umumi hükümler uygulanır. O halde davaya konu olan olayda sözü edilen kanun hükümlerinin uygulanmasına olanak bulunmadığından Yargıtay'ın belirtilen kökleşmiş içtihadı uyarınca davaya adli yargı yerinde bakılması gerektiği kabul edilemez.
13.5.1955 günlü ve 6559 sayılı Kanunun 17.3.1981 günlü ve 2428 sayılı Kanunla değişik 1. maddesi hükmüne göre (Türkiye Demir ve Çelik İşletmeleri) tüzel kişiliğe sahip bir iktisadi Devlet Teşekkülüdür. Teşekkül, özel hukuk hükümlerine, sözü edilen kanun ile İktisadi Devlet Teşekkülleriyle müesseseleri ve iştirakleri hakındaki genel mevzuat hükümleri saklı olmak kaydı ile bağlıdır. Ölen parsonel şefi (Y.) ile davalı idare arasındaki hukuki münasebetin atama tasarrufu olması nedeniyle kamu hukukuna ilişkin olduğu kuşkusuzdur. Dava dilekçesinde davalı idarenin zarardan diğer davalılar ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğu ileri sürülmüş ancak bunun hukuki dayanakları gösterilmeyerek sadece aynı idarede üst kademe müdürlerinden olan diğer davalı (R.)'ün vazife ile gideceğini öğrendiği ölen (Y.)I bularak kendisine tahsis edilmiş otomobili kullanmasını ve beraber gitmelerini emretmiş olduğundan söz edilmiştir. Davalı idare ile ne (Y.) ne de diğer davalı (R.) arasında, Borçlar Kanununun 55. maddesinin kapsamına giren istihdam edenlik ilişkisi vardır. Mahkemece idare hakkındaki dava kabul edilirken aracın (Y.)'a görev yerine gitmek üzere tahsis edildiği açıklandıktan sonra davalı idarenin iyi bir idareci olarak şoför statüsünde bulunmayan bir kişiye aracı teslim ederken ayrıca aracı kullanacak bir de şoför tahsis etmesi gerektiği belirtilmektedir. Görülüyor ki gerek dava dilekçesinde ve gerekse temyiz olunan kararda davalı idarenin zarardan sorumlu tutulmuş olması nedeni, onun hizmet kusurudur. Oysa ortada bir hizmet kusuru bulunup bulunmadığını, tesbit etmeye ancak idari yargı görevli olabilir. Bu nedenle anılan ilkeler gözönünde tutularak dava dilekçesinin davalı idareye yönelik bölümünün görev yönünden reddine karar verilmek gerekirken işin esası incelenip idarenin manevi tazminatla mahkum edilmiş olması bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA, 18.11.1982 gününde oybirliğiyle karar verildi.