Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1982/5958
K: 1982/7950
T: 20.09.1982
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 1080000 liranın davalı taraftan alınarak davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine ilişkin hükmün davalı şirket avukatı tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir yolsuzluk görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki itirazlarının reddi gerektir.
2 - Davacı, iş yeri olarak kullandığı davalıya ait yerden tahliyesinden sonra, 6570 sayılı Yasanın 15. maddesi gereğince kiralama hususunda tercih hakkının kullandırılmaması ve yeni yapılan yerin üçüncü kişilere kiraya verilmesi nedeniyle: İnşaat süresince işçilere ödenen ücret 600.000 lira, yeni açılan iş yeri için yapılan masraf 500.000 lira ve yeni açılan iş yerinin altı ay zararla çalışması sonucu oluşan 180.000 lira zararının davalıdan tahsilini istemiştir. Mahkeme 2.2.1981 günlü bilirkişi raporuna dayanarak, bir iş yeri açıncaya kadar bir sene içinde işçilere ödenen ücret ve bu süre içindeki kar yoksulluğu için 480.000 lira, tahliye sırasında iş yerinde sabit tesislerde meydana gelen hasar için 200.000 lira ve yeni iş yerine taşınma ve sabit tesislerin yeniden yapılması gibi masraflar için 400.000 lira ki, toplam 1.080.000 lirayı hüküm altına almıştır.
A - Davalının 6570 sayılı Yasadan kaynaklanan hukuka aykırı eylemi, mahkemeninde kabul ettiği gibi tartışmasızdır. Davalının bu hukuka aykırı eyleminden tazmin sorumluluğu doğması için, özellikle zararın ve varlığının, hukuka aykırı eylemle bu zarar arasında illiyet bağının; başka bir anlatımla zararın, bu hukuka aykırı eylemin uygun sebep ve sonucu olduğunun kanıtlanması zorunludur.
a - Davacının zarar kalemleri arasında bulunan işçilere ödenen ücret tahliyeden itibaren başlayan kar yoksunluğu ve tahliye sırasında sabit tesislerin sökülmesi zararları, hukuka aykırı eylem (tercih hakkı kullandırılmadan üçüncü kişiye kiraya verme) gününden önce oluşmuştur. Kural olarak, hukuka aykırı eylem ile birlikte ve sonra oluşacak zararla arasında illiyet bağı kurulabilir. İşte bu şekilde ortaya çıkan illiyet bağı, zararla eylem arasında uygun illiyet şeklinde oluşmuşsa; başka bir deyişle zarar, hukuka aykırı eylemin uygun sonucu olarak değerlendirilebiliyorsa, sorumluluk ortaya çıkacaktır. Olayımızda ise, eylem ile dava konusu yapılan bu zarar kalemleri arasında, bırakınız uygun iliyeti (uygun sebep-sonuç), genel olarak illiyet (veya mantıki illiyet) dahi yoktur. Çünkü, bu zararlar hukuka uygun olarak yapılan tahliye eyleminin sonucudur. Kaldı ki, davacı zarar olarak öne sürdüğü bu masrafları, hukuka aykırı eylem gerçekleşmemiş olsaydı ve kendisine bu sene yer kiraya verilmiş olsaydı bile yapacaktı. Mahkemece, bu kalem tazminatta uygun illiyet bağı olduğu kabul edilerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
b - Bir an için uygun neden sonuç bağı olduğu kabul edilse dahi; mahkemece hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda, özellikle işçilere ödenen ücret ve yeni iş yeri açılıncaya kadar oluşan kazanç yoksunluğu zararının varlığı ve kapsamı tesbit edilirken, neye dayanıldığı ve nelerin ölçü alındığı açıklanmamıştır. Şöyle ki, davacının tahliyesinden sonra bir kısım işçilerin işine son vermediği gerçek olabilir; ancak, bunların ne süre çalıştığı, ne şekilde ödeme yapıldığı anlaşılmamaktadır. Kaldı ki, tanık olarak dinlenen bir kısım işçiler, tahliyeden sonra davacının karısı tarafından açılan iş yerinde çalıştıklarını söylemişlerdir. İşçilere ödeme yapılması ve yeni iş yeri açılıncaya kadar ki, kar yoksunluğu, daha inandırıcı belgelerle kanıtlanmak gerekir. Örneğin, davacı iş yeri çalıştırdığına göre Vergi Dairesi ve Sosyal Sigortalar'a verdiği belgelerden yararlanılmamıştır. Bu nedenle zararların gerek varlığı ve gerekse kapsamını tesbit eden bilirkişi raporu yetersizdir. Yargıtay ve mahkemenin kontrolüne imkan verecek şekilde düzenlenmeyen bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
c - Davacı, tahliye ettiği binadan yeniden inşaat sonrası kendisine yer verilmemesi üzerine, başka yerde işletmeye açtığı iş yerine yaptığı masrafları da istemiştir. Hukuka aykırı eylemden sonra bu masrafların zarar olarak kabul edilmesi genelde doğrudur; hatta zararla eylem arasında bir illiyet bağının varlığıda tartışılmayabilir. Nevar ki, sorumluluktan söz edebilmek için (yukarıda belirtildiği gibi) zarar, hukuka aykırı eylemin uygun sebebi ve sonucu olmalıdır. Davacı, davalıya ait binada ikinci defa işletme açmış olması halinde de bu işletmenin gereği olan bir takım masrafları yapacaktı. İşte bu yapılması kaçınılmaz olan masraflardan oluşacak zararla davalının hukuka aykırı eylemi arasında uygun illiyet bağı bulunduğu düşünülemez. Davacı, yeni açtığı iş yerinde, eski iş yerinin düzeyinde işletme açabilmek için ve davalının yerinde yeniden açacağı iş yerine yapacağı masraflar dışında fazladan yapılması zorunlu masraflar yapmış ise, bunları zarar olarak davalıdan isteyebilir. Çünkü, davacının böyle fazladan yapmak zorunda kaldığı yeni tesis, taşınma gibi masrafların oluşturduğu zarar, davalının kabul edilen eyleminin uygun sonucu olabilir ve bu şekilde oluşan zararla eylem arasında uygun sebep - sonuç bağı mevcuttur. O halde, mahkemenin böyle bir ayırıma gitmeden ve araştırmadan bu kalem istekle ilgili zararın tümünden davalıyı sorumlu tutması da usul ve yasaya aykırıdır.
3 - Davacı dilekçesinde her hangi bir kuşkuya meydan vermeyecek şekilde yeni açtığı iş yerinin altı ay zarar edeceğini ileri sürerek kar yoksunluğu istemiştir. Ancak, bilirkişi ve mahkeme, davacının bu isteğini nazara almayarak, istek dışı olarak tahliye nedeniyle iş yerindeki sabit tesislerden doğan zararla yeni iş yeri tutuluncaya kadar oluşan kar yoksunluğuna hükmetmiştir. O halde, isteği aşar şekilde bu kalemler hakkında da hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda ikinci ve üçüncü bentde gösterilen nedenlerle davalı yararına (BOZULMASINA), davalının diğer temyiz itirazlarının birinci bentde gösterilen nedenle reddine ve davalı şirket yararına takdir edilen 5000 lira duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 20.9.1982 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Emlakçı dolandırıcılığı 
  • 22.06.2025 06:35
  • [Ceza davaları] Kripto Transferi Nedeniyle 7258 Sayılı Kanundan Yargılanıyorum – Yardımcı Olur Musunuz? 
  • 18.06.2025 04:12
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini