 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1982/4544
K: 1982/8663
T: 11.10.1982
DAVA : Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davacı Enstitüye ait olup davalı tarafından kullanılan reklam TSE Markasına davalının vaki tecavüzünün önlenmesine, 150.000 liranın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, manevi tazminatla ilgili istemin reddine ilişkin hükmün süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra; dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - 132 sayılı Türk Standartlar Enstitüsü Kuruluş Kanununun 1. maddesinin 2. fıkrasında; "Enstitü, tüzel kişiliği olan ve hususi hukuk hükümlerine göre idare edilen bir kamu kurumu olup kısa adı ve alemeti farikası (markası) -TSE- dir" hükmü getirilmiştir. Böylece davacı tüzel kişinin -TSE- ismiyle belirleneceği kabul edilmiştir.
Olayımızda, davalının imal edip satışa arz ettiği karavanlar nedeniyle davacı kurumun yasayla kabul edilmiş kısa adı -TSE- yi izinsiz, hukuka aykırı surette gasp ederek kullandığı tartışmasızdır. Bilindiği gibi MK.nun 46. maddesinde; "tüzel kişilerin cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış icabı olarak ancak insana has olanlardan maada bütün hakları iktisap ve borçları iltizam edebilecekleri" kabul edilmiştir. O halde, davacı tüzel kişinin yasayla tesbit edilmiş -TSE- ismi üzerinde ve gerçek kişilerden farksız olarak "kişilik hakkı" mevcuttur. Türk Medeni Kanunu gerçek ve tüzel kişiliği ayırmaksızın ismi, kişilik hakkı içerisinde taşıdığı önemi gözönünde bulundurarak, kişiliği korumaya ilişkin hükümlerle özel surette koruma yoluna gitmiştir. İşte ismi özel surette koruyan MK.nun 25. maddesinde ismin gasbı halinde zarar görenin manevi tazminat talep edeceği kabul edilmiştir.
Kişinin onuru, saygınlığı gibi kişilik hakkını oluşturan değerlerine saldırı halinde, manevi tazminata hükmedilebilmesi için, zarar ve hata (kusur) nın özel ağırlığının manevi tazminatı gerektirmiş olması aranmaktadır. (BK. 49). Ancak, kişilik hakkı kavramı içine giren gerçek ve tüzel kişilerin isim üzerindeki hakkı özel surette korunduğundan (BK. 25) ismin gasbından doğan manevi tazminat isteklerinde BK.nun 49. maddesinin değil, MK.nun vukuu takdirinde) ve isme yapılan tecavüzün manevi tazminat talebini haklı göstermesi yeterli kabul edilmiştir. ayrıca kusurun özel ağırlığından söz edilmemiştir. Olayımızda, davalının gerekli izni almaksızın -TSE- markasını kullanması kusurlu bir davranıştır. Davalı dahi hataen (kusur) bu markayı kullandığını kabul etmektedir. Tüketicinin korunması ve ona güven vermesi bakımından yasada, -TSE- markasının kullanılması özel koşullara bağlanmıştır. İzinsiz olarak davacıya ait ismin kullanılması suretiyle oluşan gasp eylemi manevi tazminatıda haklı gösterecek niteliktedir. Çünkü, davacının tüketiciye güven veren ismi gasp olunmuştur. Mahkemenin kabul ettiğinin aksine isme tecavüz edilmekle zarar doğmuştur ve bu zarar manevi niteliktedir. O halde; mahkemenin, ismin gasp olunması nedeniyle tazminat isteğini, özel düzenlemenin getirdiği kuralları gözönünde bulundurmadan reddetmesi usul ve yasaya aykırıdır.
2 - Kural olarak, maddi tazminat isteğinin haklı görülebilmesi için ilk önce, kişinin mal varlığında haksız eylem sonucu bir eksilmenin meydana gelmiş bulunması gerekir. Çünkü zarar yoksa doğal olarak bunun tazmini de söz konusu olmayacaktır. O halde, davacının maddi tazminat isteğinde zararın (mal varlığında eksilmenin) varlığı kanıtlanmış olmalıdır. Davacı, maddi zararını; marka kullanma sözleşmesi yapılmış olsa idi, davalının kuruma ödemek zorunda kalacağı ücret miktarıyla eşdeğerde tutmuş ve bu şekilde açıklamıştır. Bu ileri sürülüşe göre; davacının özellikle sözleşme dışı sorumluluk hukukundaki tazminatı gerektirir bir zararı olduğu kabul edilemez. Çünkü davalının hukuka aykırı eylemi sonucu, davacının malvarlığında bir eksilme oluşmamıştır. Davacının maddi zarar olarak ileri sürdüğü hak, ancak bir marka sözleşmesi sonucu davacının yapacağı hizmete karşılık davalının ödemek zorunda kalacağı bir alacak niteliktedir. O halde mahkemenin sözleşme dışı sorumlulukta bulunan zarar ve tazminat kavramları üzerinde durmadan zarar kavramını yanlış değerlendirmek suretiyle maddi tazminat isteğini hüküm altına alması da usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda birinci bentde gösterilen nedenle davacı; ikinci bentte gösterilen nedenle davalı yararına (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11.10.1982 gününde oybirliğiyle karar verildi.