Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1982/393
K: 1982/1381
T: 09.02.1982
DAVA : Taraflar arasındaki trafik kazasından doğma maddi ve manevi tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 858630 lira 92 kuruşun faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine ilişkin hükmün süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir yolsuzluk görülmemesine göre, öteki temyiz itirazlarının reddi gerektir.
2 - davalılardan araç sürücüsü (H.A.) trafik olayında 6/8 oranında kusurlu bulunarak ceza mahkemesinde mahküm edilmiştir. Olayda 2/8 kusur da olaya karışan ve meçhul kalan araç sürücüsünde bulunduğu ceza mahkemesinden alınan bilirkişi raporuyla anlaşılmaktadır. Ceza davasında müdahil olan davacılar kusur oranını bilerek bu davayı açmışlardır. Nitekim dava dilekçesinde 6/8 kusurun davalılarda ve 2/8 kusurunda olaya karışan meçhül araç sürücüsünde bulunduğu ileri sürülmüştür. Her iki araç sürücüsünün müteselsil sorumlu olduklarını, zararlarının tamamını bu müteselsil sorumlulardan 6/8 oranında kusurlu bulunan davalılardan isteyebileceklerini ileri sürmediklerine göre, talep ettikleri tazminatların davalıların 6/8 oranındaki kusurlarına göre istendiğinin kabulü zorunludur. Her ne kadar Borçlar Kanununun 53. maddesi uyarınca Hukuk Hakimi kusurun takdiri hususunda Ceza Mahkemesi Kararıyla bağlı değil ise de, usulün 74. maddesine göre tarafların istekleriyle bağlı bulunmaktadır. Bu açıklamalar nedeniyle davacıların isteklerinin davalıların 6/8 kusur oranına isabet eden miktar bulunduğunun kabulü gerekir. Mahkemenin buna rağmen davalı tarafın % 100 kusurlu olduğu esasına göre tanzim edilen hesap bilirkişi raporlarına dayanarak gerek araç hasarı ve gerekse davacılar (T.) ile (H.)'nin destekten yoksun kalma tazminatı istekleri hakkında hüküm kurmuş olması usul ve kanuna aykırıdır.
Öte yandan, davacıların, Bağ-Kur'ca bağlanacak gelirleri gözeterek destekten yoksun kalma tazminatı istedikleri dava dilekçesindeki açıklamalardan anlaşılmaktadır. Ancak adı edilen davacıların destekten yoksun kalma tazminatları hesap edilirken bu davalılara Bağ-Kur'ca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerlerinin (ilgili kurumdan sorulup) tesbit edilmesi gerektiği halde, bu gelirlerin peşin sermaye değerlerinin bilirkişiye hesap ettirilmesi de keza doğru bulunmamaktadır. O halde mahkemece yapılacak iş;
a) Davacıların araçlarında meydana gelen hasarla ilgili olarak gerçekleşen 386.000 lira zararlarının davalıların kusurları olan 6/8 ına isabet edecek miktarının davalılardan tahsiline karar vermek,
b) Davacıların kusur indirimsiz olarak bilirkişi raporunda tesbit edilen zararlarından; davacılara Bağ-Kur'ca bağlanan gelirlerin (Bağ-Kur'dan, sorularak tesbit edilecek) peşin sermaye değerlerinin öncelikle düşülmesi ve böylece belirlenecek zararlarından davalıların 6/8 olan kusur oranlarına isabet edecek miktarları bulunmak ve talepleriyle de bağlı kalınmak suretiyle davacılar (T.) ile (H.)'nin destekten yoksun kalma tazminatlarını hüküm altına almaktan ibarettir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 2. bentte gösterilen nedenlerle (sebept oybirliği ve Bağ-Kur gelirleri için indirim sırasında oyçokluğu ile) BOZULMASINA, davalıların öteki temyiz itirazlarının 1. bentte gösterilen nedenlerle (Oybirliğiyle) reddine 9.2.1982 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
1- Davacılar, destekleri (S.H.)'in trafik kazası sonucu ölümüne neden olan kamyon sürücüsü davalı (H.A.) ile araç işleticisi davalı (M.D.)'den destekten yoksun kalma zararları ile araçta meydana gelen zararlarını ödetilmesini istemişlerdir.
Davacıların desteklerinin Bağ-Kur sigortalısı olduğu ve davacılara Bağ-Kur'ca gelir bağlandığı dosya içeriği ile anlaşılmıştır. Yerel mahkeme ve dairemizin değerli çoğunluğu tazminatın belirlenmesinde önce Bağ-Kur'ca bağlanan gelire ait peşin sermaye değerinin indirilmesi sonrada birlikte kusur nedenile indirim yapılması gerektiği görüşündedirler.
Bu konuda sağlıklı bir sonuca varabilmemiz için bazı hukuksal kavramların açıklığa kavuşturulmasında zorunluk vardır.
Bilindiği gibi, zararlarda denkleştirme sorunu, zarar görenin mal varlığında meydana gelen zararın gerçek miktarının tayini ile ilgili bir işlemdir. (BK. Akünal, Haksız Fiilden Doğan Zararlarda Denkleştirme Sorunu, ist. 1977 Sh. 61, 66, Karahasan, Sorumluluk ve Tazminat Hukuku, 1981, sh. 829).
O halde, herşeyden önce zararın hesaplanması evresiyle, tazminatın belirlenmesi evresini birbirinden ayırmak gerekir. Yararların indirilmesi, Zararın hesaplanması evresiyle ilgilidir. Borçlar Kanununun 43. ve 44. maddeleri gereğince, kusur müzayaka durumu, hal ve mevkiin icabı ise tazminatın belirlenmesi evresiyle ilgilidir. (Bkz. Çenberci, İş Kanunu Şerhi 1978 sh. 870).
Zarardan indirilecek bir yarar olduğunda (Örneğin, zarara uğratılan ya da tahrip edilen eşyaların paraya çevrilebilme olanağı bulunan enkaz ve kalıntıları, aracın onarımı süresince benzin ve giderlerinin yapılmaması, hastane giderlerinden düşülmesi gereken normal olarak yapılan yeme ve içme giderleri, vergi yararları, tarladaki ekinin tahrip edilmesinde yetiştirme, biçilme, taşıma giderleri, hayvanın öldürülmesinde derisi gibi) bunun zarara ilişkin olması nedeniyle tazminatın belirlenmesiyle ilgili kusurdan önce uygulanmasında kuşku yoktur (Bkz. Karahasan, age, Sh. 824-829).
Üzerinde durulması gereken yön, olayımızda olduğu gibi, Sosyal Güvenlik Kurumları tarafından yapılan ve halefiyet ve rücu hakkı dolayısıyla hak sahiplerine yaptıkları ödemeler oranında haksız eylemden sorumlu olan kişilere başvuracakları gelire ait peşin sermaye değerleri de, yukarıda özet olarak değinilen yararlardan olup olmadığıdır. Çünkü o yararlardan ise, zarardan indirilecek ve tazminata ilişkin kusur ise daha sonra uygulanacaktır. Oysa bunların denekleştirmede gözönünde tutulacak bir yararo lmadığı açıktır. (Bakınız Karahasan, age, sh. 831, Akünal, age sh. 65; Çenberci, age, sh. 871). O halde, bu yardımları bir yarar olarak görüp, zararın belirlenmesiyle ilgili olduğundan öncelikle uygulanması görüşüne katılmak mümkün değildir.
Üzerinde durulması gereken diğer bir yönde, Sosyal Güvenlik Kurumları tarafından yapılan bu ödemelerin, kusur indiriminden önce yapılmasının mümkün olup olmadığıdır. Bu konuda bir sonuca varabilmek için, herşeyden önce bu tür davaların dayandığı hukuki esasın tesbiti gerekir. Gerek öğretide, gerek uygulamada bu tür davaların dayandığı hukuki esasın sosyal güvenlik kurumlarınca sağlanmış olan haklar dışındaki zararın ödetilmesi olduğu kabul edilmektedir. (Bkz., Çemberci, age, sh. 874 1444 g; Karahasan, age, sh. 830. Akünal, age, sh. 66). Zarar gören, haksız eylem sorumlusuna karşı, ancak sigorta tazminatı ile karşılanmayan zarar için tazminat davası açabilir. Bu bakımdan da sosyal güvenlik kurumlarınca bağlanan gelire ait peşin sermaye değerinin, kesin olarak belirlenmiş ve son şeklini almış tazminat miktarından en son düşülmesi gerekir (Bkz. Çenberci, age, sh. 877).
Zarar, bir malvarlığının, zararlandırıcı eylemden sonraki durumu ile bu eylem yapılmasa idi gösterecek olduğu durum arasındaki farktır. Tazminatın amacı ise zarar görenin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi karşılamak olup, zenginleşmeyi sağlamak değildir. Diğer deyişle zarar miktarı, tazminat için tavanı oluşturur. Eğer yerel mahkeme ve çoğunluk görüşü kabul edilirse, bu tavan aşılmış olacak, zarar görenin zenginleşmesine yol açılacaktır ki, tüm zarar ve tazminat hukukuna ters düşen bir sonuca varılmış olur.
Bu bakımlardan çoğunluğun (2/b) bendinde indirimdeki sıraya ilişkin görüşüne iştirak edemiyorum. Kararın yukarıda gösterilen indirim sırası belirtilerek bozulması gerektiği görüşündeyim.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini