 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1982/3574
K: 1982/4844
T: 11.05.1982
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 41410 liranın faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine fazla işteğin reddine ilişkin hükmün süresi içinde davalı TCDDY, İşletmesi Genel Müdürlüğü avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra, dosya incelendi gereği konuşuldu:
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir yolsuzluk görülmemesine göre davalı TCDD. Yolları'nın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı 27.07.1979 günü Şefaatli İlçesi içindeki ve istasyonun yanındaki demiryolu üzerindeki temzemin geçit üzerinde trenin buğday yüklü bulunan römorkuna çarparak zarar verdiğini ve Orta Anodolu'da hasadın ve römorkun kazanç sağlayacağı bir dönemde o sezon bu römorkun yokluğu nedeniyle 60.000 lira kazanç kaybına uğradığnı ileri sürmüştür. Dosyada mevcut 30.12.1981 günlü Yüksek Ziraat Mühendisi Aytekin tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda da; kar mahrumiyetinin, yani römorkun iş yapmaması sonucu zararın 35.000 TL. olacağı belirtilmiş ve mahkemece bu miktar hükme esas alınmıştır.
Bilindiği gibi kardan yoksun kalma, zarar görenin malvarlığı aktifinin çoğalmamış ya da pasifinde azalma olanağının yitirilmiş olmasıdır. burada zararı, mal varlığının olaydan sonraki durumuyla, çoğalma ihtimali tahakkuk etseydi arzedeceği farazi durum arasındaki fark teşkil eder. Hakim, bu farkı tesbit ederken her olayın özelliğini gözönünde tutmalı ve BK.'nun 42. maddesinin 2. fıkrasından yararlanmalıdır. Diğer deyişle hadisenin mutad ceryan tarzına ve halin hususi icaplarına göre, onu, adalete tevfikan tayin etmelidir. hakim ve takdir hakkını kullanırken dar bir zihniyetle hareket etmemeli ancak davacı tarafından ileri sürülen pek mübalağalı karları da kabul etmemelidir. Pek tabi ki, hayatın olağan akışına ters düşen istisnai haller gözönünde tutulmayacaktır. Diğer deyişle olay gerçekleşmesi mümkün olmayan kazançlarınelde edilmesine vesile ittihaz edilmemeli; ancak zarar göreni de normal olarak elde edebileceği kazançtan mahrum edecek şekilde değerlendirilmemelidir.
Bu bakımdan davacının kar mahrumiyetine dayanarak gösterdiği olgular bir bir tesbit olunmalı, bunlara ilişkin deliller ve karşı deliller sorulup toplanmalı, bunların gerçekleşme ihtimali üzerinde titizlikle durulmalı, hasara uğrayan römorkun davacının mali imkanları da nazara alınarak gerçek tamir süresi, tamiri mümkün değilse yenisinin alınabilmesi için geçecek normal sürec veya alınma için gerekli paranın başka işte çalıştırılması halinde getireceği kazanç gibi zararı bulmaya yarayan tüm unsurlar olayın özelliği gözönünde tutularak saptanmalı ve gerektiğinde bilikişi görüşü de alınarak sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemenin yukarıda belirtilen ilkeleri taşıdığı belli olmayan, Yargıtay'ca denetime elverişli bulunmayan bilirkişi raporunda belirtilen miktarı hükmüne aynen esas alması usul ve yasaya aykırıdır.
3- Kabul bakımından da, zarar toplamı 72.820 lira olup, davalının % 50 kusurlu olması nedeniyle 36.410 liraya hükmedilmek gerekirken 41.410 liraya hükmedilmesinde de isabet bulunmamaktadır.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda ikinci ve üçüncü bentlerde gösterilen nedenlerle davalı yararına (BOZULMASINA), diğer temyiz itirazlarının ise birinci bentde gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11.05.1982 gününde oybirliğiyle karar verildi.