Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1982/10599
K: 1982/11360
T: 08.12.1982
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 16206 Lira 50 kuruşun faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine fazla isteğin reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı Belediye avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine gereği konuşuldu:
KARAR : Davada davacı Belediye; 1977 yılına kadar sorumlu muhasebecileri olan davalının, görevli bulunduğu dönem içerisinde usulsüz işlem ve ödemeler yaparak idareyi zarara uğrattığını iddia ve sonuç olarak 610.509.10 TL.nın davalıdan tahsilini dava ve talep etmiştir.
Mahkemece delillerin toplanılmasından sonra bilirkişi incelemesine gerek görülmüştür. Yapılan bilirkişi incelemesi sonunda düzenlenen 17.7.1982 tarihli raporda toplam 62.897.75 TL.nın davalıdan tahsili gerektiği 175.158,35 TL.. ile ilgili miktarın ise eksik belgelerin davalı tarafından ibraz edilmesi kaydıyla reddi gerekeceği açıklanmıştır.
Yargılamanın son oturumunda dosyanın bilirkişiden geldiği görülmekle raporun birer örneği taraf vekillerine elden tebliğ edilmiş, davacı vekili raporu kabul etmediğini açıklamış, davalı vekili ise bir diyeceği olmadığını bildirmiştir. Bundan sonra da davanın kısmen kabul ve kısmen reddine ilişkin kısa karar tethim edilmiştir.
Yerel Mahkemece, bilirkişi raporu değerlendirmeye tabi tutulmuş ve kararda yazılı gerekçelerle sonuç olarak 16.06.50 TL.nın davalıdan tahsili hükme bağlanmıştır.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 2494 sayılı Kanunla değişik 275. maddesi uyarınca hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konuların dışında kalan ve çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerekmektedir. Başka bir deyimle hakim özel ve teknik bilgisinin yetmediği hallerde bilirkişiden kendisine yardımcı olmasını ister. O halde hakim önce kendi özel ve teknik bilgisinin o davada yeterli olup olmadığını takdir edecek; ayrıca davanın karara bağlanabilmesi için gerçekten özel ve teknik bir bilginin gerekli olup olmadığını inceliyecek ve sonunda davanın gerektirdiği ve fakat kendisinin bu özel ve teknik bilgiye sahip olmadığı kanısına varırsa, işte o zaman bilirkişiye başvurmak zorunda kalacaktır. (BK. Prof. Dr. Baki Kuru; Hukuk Muhakemeleri Usulü. 4. Baskı 1980, Cilt II. sayfa 1805-1807).
Nitekim mahkemece de bu konu araştırılarak ve takdir edilerek bilirkişi incelemesine gerek görülmüştür. Ne varki hakim; bilirkişi raporunun düzenlenmesinden sonra adeta bu takdirinden geri dönercesine ve kendisini bilirkişi yerine koyarcasına bazı zarar kalemleri ile ilgili görüş açıklamış, bilirkişinin olumlu yada olumsuz düşünce açıkladığı bazı zarar kalemlerine hiç temas etmemiş, bilirkişi raporunda öngörülen bir kısım zarar kalemleri ile ilgili eksik belgelerin tamamlatılması yoluna gitmemiş ve neticede kendince benimsediği bir zarar miktarına dayalı olarak hüküm tesis etmiştir.
Şüphe yokki, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 286. maddesi uyarınca bilirkişi mütalaası hakim için bağlayıcı değildir. Diğer taraftan hakim bilirkişi raporunu yeterli görmemekle beraber, raporda yazılı olan özel ve teknik bilginin, kendisinde başlangıçta noksan olan özel ve teknik bilgiyi sağladığı ve şimdi dava için gerekli özel ve teknik bilgiye sahip olduğu kanısına varabilir. Bunun dışında hakim gerekmediği halde bir hukuki sorun hakkında bilirkişiye başvurmuş ise böyle bir bilirkişi raporunun hakimi bağlamıyacağı açıktır. Oysaki olayımız bütün bunlardan farklı olarak ve tamamen usulsüzlük iddialarına konu muhasebe işlemlerinin ve kayıtlarının araştırılmasını gerektiren bir bilirkişi incelemesi söz konusudur. H.U.M.K.nun 286. maddesi hükmünü bilirkişi raporunu beğenmeyen yada yetersiz bulan hakimin kendisini bilirkişi yerine koyarak zarar miktarını tayin edebileceği biçiminde anlamak uygun görülemez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, raporun yetersiz görülen yönleriyle ilgili olarak bilirkişinin yeniden düşüncesine başvurmak uygulamada yerleşmiş deyimi ile ek rapor almak, böylece çelişen hususları gidermektir. Nihayet bundan da sonuç alınamazsa ya da alınmayacağı düşünülüyorsa yeni bir bilirkişi kurulunun oluşturulması sağlanmalıdır.
Bütün bunlardan daha önemli olarak mahkemece H.U.M.K.nun 282. ve özellikle 2383. maddeleri hükümlerine uygun hareket edilmemiştir. Hakimin raporda noksan ve müphem gördüğü hususların tamamlanması ve açıklanması cihetine gitmediği açıktır. Bilirkişinin teftiş raporuna da dayanarak çok sayıda zarar kalemleri ile belgelerin eksik olduğu ve tamamlatılması gerektiği düşüncesine rağmen hüküm yerinde sadece birkaç zarar kalemine ilişkin belgenin dosyada bulunduğunun açıklanmasıyla yetinilmesi yeterli ve inandırıcı bulunmamaktadır. H.U.M.K.nun 282. maddesi taraflara, uygulamada "bilirkişi raporuna itiraz" biçiminde adlandırıldığı üzere rapordaki noksan ve müphem cihetler hakkında bilirkişiden izahat alabilme hak ve yetkisini tanımış ve böyle bir hakkın kullanılabilmesi için de asgari bir haftalık bir süre öngörmüştür. 610.509.10 TL.nı kapsayan bir zarar iddiasıyla ilgili ve muhasebe kayıtlarına dayalı bir uyuşmazlıkta taraflardan duruşmada kendilerine elden tebliğ edilen rapora karşı hemen beyanda bulunmalarını istemek adil ve hakkaniyete uygun olmadığı kadar, savunma hakkını da aynı zamanda kısıtlayıcı bir tutumdur.
Bütün bu nedenlerle kanun ve usul hükümlerine aykırı ve aynı zamanda eksik incelemeye dayalı kararın bozulması gerekli görülmüştür.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 8.12.1982 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini