 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1982/1909
K: 1982/3674
T: 22.04.1982
DAVA :( H) ve ( M.O.) ile S ve (H.D.) arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının müdahil davacılar C, E ve arkadaşları ile yapılan muhakemesi sonunda davanın reddine dair verilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki davacılar tarafından istenilmekle; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1 - Resmi vasiyetnamenin noter veya sulh hakimi tarafından düzenleneceği yolundaki hüküm MK. m. 979, bu tür vasiyetin daha sağlıklı olması amacı ile sevk olunmuştur. Ancak kanunda gerek noterin, gerekse sulh hakiminin bu yoldaki bir arzuyu yani, resmi vasiyetnameyi, başlıkllı antetli kağıda yazması zorunluğu öngörülmemiştir. Zaten böyle bir şekil şartını gerekli kılmak için makul bir sebep de yoktur. Onun için olayda olduğu gibi noterin olması, geçerliğini etkilemez. Muhteva, noterin davaya konu resmi vasiyeti düzenlediğini hiç bir şüpheye yer vermeyecek şekilde göstermektedir. Onun için bu yöne değinen temyiz itirazı yerinde değildir.
2 - MK. nun 481. maddesinde, vasiyet taniklarının el yazısı ile şerh vermek suretiyle onaylamaları öngörülmüş, böylece elyazısı ile, kendilerine düşen görevi yerine getirmeleri ifade edilmiştir. Nevar ki 28.11.1945 günlü 13/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, işbu hükmü, amacına göre yorumlayıp,. özellikle kolaylık sağlamak için,. elyazısı ile şerh yerine noterin tanık beyanlarını aynen tutanağa geçirip imza ettirmesini mümkün kılmıştır. Olayda tanıklar, kanunda yazılı şekle uyarak, el yazısı ile şerh vermişlerdir ki bunu, geçerliliği bozan bir durum olarak ileri sürmek doğru değildir. Çünkü İçtihadı Birleştirme kararı kanun hükmünü ortadan kaldırmamış, ki kaldıramaz, aksine, bir kolaylık sağlamıştır. Şu halde tanık dilerse elyazısı ile şerh verebileceği, dilerse notere yazdırıp imza eder. Olayda tanıklar, birinci yolu seçmişlerdir. Bu bakımdan yapılan işlemde vasiyeti geçersiz kılan bir durum yoktur. Bu itibarla anılan konuya ilişen temiyiz itirazları da yersizdir.
3 - Herne kadar 1512 sayılı Noterlik Kanununun 75. maddesinde, mühür kullanan kişinin, ayrıca parmak izinin de alınması öngörülmüş ise de, dava konusu vasiyetname, 1512 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 5 Mayıs 1972 tarihinden önce olmak üzere 23.2.1955 gününde düzenlenmiş olup o tarihte yürürlükte olan 3456 sayılı Noterlik Kanununun 38. maddesinde böyel bir hüküm yoktur. Her işlem yapıldığı tarihteki şekillere tabidir. Kaldı ki Medeni Kanun, Noterlik Kanununa göre daha özel olduğu için, onun uygulanması zorunludur. MK. nun 418. maddesinde böyle bir şekle yer verilmemiştir. Şu durumada bu yönle ilgili temyiz itirazı da yerinde değdir.
4 - Vasiyetnamede tanıklar elyazısı ile şerh verdiklerine göre suret çıkarılırken bunun daktilo ile yazılması ve böylece asıl ve suret arasındaki fark bulunacağı tabiidir. O halde bu konudaki temyiz itirazı da yerinde değildir.
SONUÇ : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle Kanunun gerektirici sebeplere ve özellikle yukarıda yazılı gerekçelere göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanununa uygun olan hükmün ONANMASINA ve onama harcının temyiz edene yükletilmesine 22.4.1982 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.