 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E:1982/8473
K:1982/8212
T:22.06.1982
- SİCİLLERİN HUKUKSAL DEĞERİ
- HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
ÖZET : 766 sayılı Tapulama Km. 31/2, tapulamayla oluşturulmuş tapu sicillerine karşı açılacak iptal davalarında dayanılacak hakkın türünü sınırlandırmamış, genel bir tanımla (bu sicillerde belirtilen haklara tescilleri tarihinden itibaren on sene geçtikten sonra tapulamaya tekaddüm eden sebeblere dayanarak itiraz olunamayacağını ve dava açılamayacağını" ön görmüş, sicile geçmiş olan hakkın türü ne olursa olsun on yıl geçtikten sonra dava açılmasına izin vermemiştir.
(766 s. Tapulama K m. 31)
Taraflar arasında görülen davada; davacılar, paydaşı bulundukları 2087 sayılı parselin tapulama tesbiti sırasında, taşınmazın üzerindeki ev ve dükkanın ortak muris tarafından yapılmasına rağmen davalıya ait olduğuna dair tapuya şerh verildiğini ileri sürerek şerhin kaldırılmasını istemişlerdir.
Davalı, nizalı ev ve dükkanı kendisinin yaptığını ve davanın yasal süre içinde açılmadığını belirterek reddini savunmuştur.
Mahkeme, taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesi davası sonuçlanmadığı ve dolayısıyla davalının mal varlığında bir artış sağlanmadığı aynı zamanda 766 sayılı Yasanın 3 1/2. maddesinde belirtilen 10 yıllık sukutu hak süresinin geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir. Karar süresinde davacılar tarafından temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava konusu 2087 sayılı tapulama parselinde taraflar paydaştırlar. Sicilin beyanlar hanesinde (üzerindeki ev ve dükkanın davalı Havva tarafından 1965 yılında inşa edildiğine) ilişkin şerh mevcuttur. Davacılar, anılan ev ve dükkanın ortak miras bırakanlarınca yapıldığını ileri sürerek, mevcut şerhin iptalini istemişlerdir. Tapulama tesbiti 8.4.1969 tarihinde tescil edilmiş, bu dava ise on yıl geçtikten sonra 23.4.1981 günü açılmıştır.
Davada aydınlanması gereken konu; sicilin beyanlar hanesinde yazılı "şerh" hakkında 766 sayılı Yasanın 3 1/2. maddesinin uygulanıp uygulanamayacağından ibarettir.
Tapulamayla oluşturulmuş tapu sicilerine karşı açılacak iptal davalarında dayanılacak hakkın türünü, anılan yasa hükmü sınırlandırmamış, genel bir tanımlama ile "Bu sicillerde belirtilen haklara tescilleri tarihinden itibaren on sene geçtikten sonra, tapulamaya tekaddüm eden sebeblere dayanarak itiraz olunamayacağını ve dava açılamayacağını" öngörmüş ve sicile geçmiş olan hakkın türü ne olursa olsun, on yıl geçtikten sonra dava açılmasına izin vermemiştir.
Ortak taşınmaz üzerindeki binanın, paydaşlardan birine ait olduğu yolundaki kişisel hakkın tescili gerekmediğine ve bu nedenle davanın hak düşürücü süreye bağlı tutulamayacağına ilişkin itiraz, 3 1/2. maddenin varlık sebebine ve yasa koyucunun "tasfiye" amacına uygun değildir.
O halde, davanın reddine karar verilmesi salt bu gerekçelerle doğrudur. Temyiz itirazları yerinde değildir, reddiyle hükmün (ONANMASINA) 22.6.1982 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.