 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1982/6981
K: 1982/7580
T: 09.06.1982
DAVA : Taraflar arasındaki davada, davacı ortak miras bırakanın dava konusu 12 parsel sayılı taşınmazını borcundan dolayı üçüncü şahsa vefa şartı ile temlik ettiğini, miras bırakan borcunu ödediği halde tapu şeklen Yusuf üzerinde kaldığını, bu arada davalının kayıt maliki ile anlaşarak 400.000 liraya taşınmazı satın aldığını ileri sürerek muvazaa nedeni ile tapunun iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme, muvaza iddiasını kanıtlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar vermiştir. Karar süresi içinde taraflarca temyiz edilmekle dosya tetkik edildi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre, davacının temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Davalının temyizine gelince; tarafları ortak miras bırakanı babaları Şükrü dava konusu 95 ada 12 parsel sayılı taşınmazını 18.11.1967 tarihinde 81 bin lira bedel karşılığı vefa hakkı ile davanın bayii Yusuf Şenyürek'e temlik etmiştir. Satışa ilişkin akit tablosunda satış bedeli 81.000 liranın 1.11.1968 tarihinde satıcı tarafından alıcıya ödendiği takdirde satıcının taşınmazı geri alabileceği, alıcının da geri verme zorunluğunda olduğukararlaştırılmış ve bu husus sicilin şerhler hanesine kaydedilmiştir. Muris Şükrü 1978 yılında vefat etmiştir. Sonradan Yusuf 22.1.1980 tarihinde taşınmazı 400.000 lira bedelle davalıya satış yolu ile devir ve temlik etmiştir. Bilindiği üzere vefa kadim bir kimseye sattığı bir şeyi bedeli karşılığında ve tek taraflı irade ile geri satın almak imkanını verir. Bu hak kurucu nitelikte yenilik doğurucu bir haktır. Hakkın sahibi olan muris Şükrü sağlığında ve süresi içinde bu hakkını kullanmamıştır. Davacı, miras bırakanı babası Şükrü'nün satış bedeli 81.000 lirayı sağlığında ödediğini, davalı ile bayii arasındaki satışın kendisinden mal kaçırmak amacına yönelik olup muvazalı olduğunu ileri sürerek iş bu davayı açmıştır. Olayda davacı satış bedeli 81.000 liranın muris tarafından ilk alıcı Yusuf'a ödendiğini isbat edemediği gibi Yusuf ile davalı arasındaki satışından muvazaa ile illetli olduğunu isbat etmiş değildir. Ayrıca davalının satış bedeli 81.000 liranın murisi tarafından adı geçen Yusuf'a ödendiğini bildiği halde taşınmazı iktisap ettiği hususunda kanıtlanmamıştır. Davalı ile bayii arasındaki satışta satış bedelinin gerçek değerinden düşük gösterilmesi davalı ile bayii arasındaki satışın muvazaa ile illetli olduğunun kanıtı sayılamaz. Gerek bu yönler itibari ile gerekse vefa hakkını düzenleyen MK.nun 660. maddesinin son fıkrası hükmü gözönünde tutularak davanın reddi gerektiği düşünülmeden yazılı olduğu üzere kabulüne karar verilmesinde isabet yoktur. Davalının yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile hükmün yukarda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA 9.6.1982 tarihinde oybirliği ile karar verildi.