 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1982/15310
K: 1983/1400
T: 15.02.1983
DAVA : Taraflar arasındaki davada; davacılar, tapulu taşınmaz 919 ada 1 ve 2 parsel olarak davalı Hazine adına tesbit ve tescil edildiğinden kayıtların iptalini, adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalı, tesbit ve tescilin doğru olduğunu, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Krokide sarı ve yeşil ile işaret olunduğu üzere; 914 ada 28 parselden 4060 m2. 29 parselden 88.400 m2. yere ait kaydın iptaline, 2/8 payın davacılar adına 6/8 payında davalı Hazine adına tesciline, fazla istek ile 919 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki isteğin reddine ilişkin kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle dosya incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacılar miras bırakanları Ralii Veledi Dimitri adına kayıtlı 3 Haziran 1275 tarih, 259 nolu Temessükdade senedi kapsamında kalan taşınmazlarının kadastroca 919 ada 1 ve 2 parsel numaraları altında senetsizden Hazine adına tesbit ve tescil edildikten sonra, 2 parselin yine davalı Hazine namına 914 ada 28 ve 29 parsellere ifraz gördüğünü ileri sürerek kadastro tesbitinin düzeltilmesi suretiyle Hazine üzerindeki kayıtların iptali ile adlarına tescilini istemişlerdir. Davacıların kayıt maliki Ralli Veledi Dimitri'nin mirasçıları oldukları 8.2.1949 tarihli veraset belgesi ile kanıtlanmıştır. Davacıların dayandıkları ve tapuda intikal gördüğü anlaşılan 3 Hacedden Dimitri ve Tohari Taşocağı, Hiristo Taşocağı, Tarafeyni Dağ ve Ocak'ı Mezkürün Meydanı'nı sınır okumak suretiyle bir bab Taşocağı gediği için tesis edilmiş olup miktarı yazılı değildir. Belirtildiği üzere sınırlar değişebilir niteliktedir. O halde sözü edilen kayda tesisindeki amaca uygun olarak bir bab taşocağı ve ocağın meydanını kapsayacak yeterlikteki yer ile sınırlı olmak üzere muhteva tayin edilmesi nizalı 2 parselden ifrazen teşekkül eden 914 ada 28 ve 29 parsellerin bu muhteva içerisinde kalıpa kalmadığının kesinlikle tesbit olunması zorunludur. Mahkemece bu yönün düşünülmemesi doğru olmadığı gibi ayrıca savunma gereğince olayda 221 sayılı Yasanın uygulama yeri bulunup bulunmadığı üzerinde durulmamış olması da doğru değildir. O halde, açıklanan ilkeler doğrultusunda inceleme ve soruşturma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden zuhul edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davalı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerden ötürü HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.2.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.