Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1982/987
K: 1982/1660
T: 05.07.1982
DAVA : Yıldız ile Lütfi arasında çıkan davadan dolayı (İstanbul 12. Asliye Hukuk Hakimliği)nce verilen 20.4.1981 gün ve 674/309 sayılı hükmü onayan dairenin 24.12.1981 gün ve 2202-2660 sayılı ilamı aleyhinde davalı tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Taraflar arasında kurulan 12.2.1974 tarihli sözleşme ile davacı belli edilen koşullar içinde davalı firma adına plak doldurmayı yüklenmiştir. Davacı, üç yıl için düzenlenen sözleşme gereğince kendisine her yıl altı plak okutulması ve bunlar için sözleşmede öngörülen reklam ve pankart yapılmadığını öne sürerek sözleşmenin fesihini dava etmiştir.
Sözleşmenin 3. maddesinde her yıl altı plak olmak üzere davacının toplam onsekiz plak okuması, davalı firmanın ise bu miktarda plak okutmak zorunluğu getirilmiş, 4. madde gereğince de senede okunacak üç plağın her birine karşılık davacıya 20.000 lira ödenmesi öngörülmüştür. Davacı sanatçıya sözleşme tarihinde 270.000 lira peşin ödendiği 13. maddede yazılıdır.
Sözleşmenin yapıldığı tarihten iki sene sonra 16.3.1976 tarihinde taraflarca düzenlenen (sözleşme) başlıklı belgede, davacınına esas sözleşmenin yukarıda anılan 3. maddesinde yer alan plak cinsinden yalnız üç adet plak okuduğu yazılı olup, bu hususta taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Oysa bu süre içinde davacının aynı türden oniki plak okuması 12.1.1974 tarihli Sözleşmenin 3. maddesi hükmü gereğidir. O halde, uyuşmazlığın çözümlenmesi için herşeyden önce davacının ilk iki sene zarafında üçüncü madde kapsamına giren türden dokuz adet eksik plak okumasının nedenleri üzerinde durmak, karşılıklı edimleri içeren sözleşmenin yerine getirilmesinde hangi tarafın temerrüde düştüğünü saptamak gerekir.
Sözleşmenin 12. maddesinde (Plaklara okunacak eserler sanatkar ve firma tarafından müştereken beğenilip tespit edilecektir) hükmü yazılıdır. Davalı firmanın davacıya gönderdiği 28.11.1974 tarihli ihtarnamede firmalarının bu konuda yatırımlar yaparak büyük risk altına girdiği halde beğenilen eserlerin hiçbiri için davacının muvafakatının alınamadığı, kendisine çok eserler dinlettikleri kaydedildikten sonra (bütün uğraşmamıza rağmen size eser beğendirmenin çok güç hatta imkansız olduğu kanaatına vardığımızdan mukavelenin 12. maddesine rağmen bütün yetkiyi size bırakıyoruz. Kendiniz eser bulun okuyun. Ancak beğendiğiniz eserleri okumadan önce bestekar ile firmamız piyasa değeri üzerinden anlaşmak ve devam ettirmek hususundaki irade ve arzusunu davacıya iletmiş ve ek süre tanıyarak ihtarda bulunmuştur.
Davacınına gönderdiği 16.12.1974 tarihli mukabil ve cevabi ihtarnamesinde okunacak eserlerin tasvip ve muvafakatları alınmak üzere davalının uygun göreceği eserlerin yazılı olarak bildirilmesi konusunda ısrar edilmiştir.
Görülüyor ki, davalı firmaya sözleşmenin 12. maddesi ile okunacak eserlerin (müştereken beğenilip tespit) edilmesi yolunda tanınmış olan haktan vazgeçerek eserleri seçme hakkını davacıya bıraktığı halde davacının sözleşmenin 12. maddesinin aynen uygulanmasında direnmesi, hakkın sırf başkasını zarara uğratmayı hedef aldığından, yasal olarak korunamıyacağı gibi, sözü edilen ihtarların çekildikleri tarihte plağa alındıkları ihtarnameler kapsamından ve 16.3.1976 tarihli belgeden anlaşılan ve sözleşmenin 3. maddesinde belirtilen türden üç adet plak dışında aynı türden eserleri okumağa yanaşmamak suretiyle davacının temerrüde düştüğünün kabulü gerekir.
Davacının bu yoldaki temerrüdü gerek davacı tanıklarınına gerekse davalı tarafındana gösterilen tanıkların sözleri ile de doğrulanmıştır. Mahkemece tanık beyanlarının davalının temerrüdüne kanıt gösterilmesi, takdirde bir yanılğı olarak değerlendirilmiştir.
Gerçekten, davacı tanığı Ali davacının bir süre herhangi bir yerde çalışmayıp dinlendiğini, müzik çekildikten sonra dahi davacının gelip okumadığını söylemiş, yine davacı tanığı Salih davalının davacıdan olana bir kısım alacağını sildiğini, buna karşılık davacının gelerek plaklarını okumasını istediğini, davalının bir plak çekip muziklerini hazırlattığını ve banda aldığını, eğer davacı gelip okusaydı banttaki müzikle plağı birlikte çekilecekti, ancak davacı okumadığı için plağın öylece kaldığını, bunu bildiğini ifade etmiştir. Davalı tanıkları Muhtes, Abdullah ve Arif beyanlarında davacının temerrüdünü açıkca bildirmişlerdir. Davalı vekili ayrıca yapılan reklamlarla ilgili fatura, gazete küpürü ve pankart ibraz etmiştir.
Öte yandan, davacının okuduğu plak adedinin sözleşmede kararlaştırılan değerini aşacak miktarda kendisine ödeme yapılmış ve davalı firmaca davacıya 6.12.1974 tarihinde tebliğ edilen ihtarnamenin 2. maddesinde ihtarname tarihine kadar okunması gereken plakların tamamlanması halinde bedellerinin ödeneceği teklif edilmiştir.
Anılan bu deliller ve dosyadaki belgeler karşısında fesih hakının davacıya ait olduğu kabul edilemez. Karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde akdin ifasını talep eden kimse, akdin koşullarına ve niteliğine göre bir önelden yararlanma hakkına sahip olmadıkça öncelikle kendi borcunu yerine getirmek yada ifasını teklif etmek zorundadır (BK.nun m. 81). Olayda davacının böyle bir tutum içine girmediği, aksine yukarıda açıklandığı üzere sözleşme ile yüklendiği edimi yerine getirmekten kaçındığı açıktır. Bunun ötesinde davacının temerrüde düşürmek için davalıya gönderdiği ihtardan sonra BK.nun 106. maddesine uygun biçimde ek süre tanımadan 23.6.1976 tarihli ihtar ile davacının sözleşmeyi fesh etmesi de yasaya aykırıdır.
Tüm bu yönler gözönünde tutulmaksızın dava aynen kabul edilerek yazılı olduğu şekilde sözleşmenin feshine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün davalı yararına bozulması gerekirken zuhulen onanmış olduğundan davalının karar düzeltme istemi yerinde görülmüştür.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dairemizin 24.12.1981 tarihli ve 2202/2660 sayılı onama kararı kaldırılarak hükmün davalı yararına BOZULMASINA, davalı duruşmada vekile temsil edilmediğinden lehine vekalet ücreti takdine yer olmadığına, davalının ödediği temyiz peşin ve tashihi karar peşin harçlarının istek halinde iadesine, 5.7.1982 gününde oybirliği ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini