 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1982/1728
K: 1982/1939
T: 07.10.1982
DAVA : Taraflar arasındaki davanın (Kırklareli Asliye Hukuk Hakimliği)nce görülerek 462.000 liranın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine dair verilen 23.3.1982 tarih ve 14/113 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu ve gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, 10.1.1980 tarihinde harcı alınmış olan dava dilekçesinde: Müvekkilinin, davalı ile arsa parselasyonu ve satışı için anlaşıp mukavele yaptıklarını, üzerine düşeni yerine getirdiğini, mukaveleye konu olan gayrimenkulün gayretleri sonucu 4.620.000 liraya istimlak edildiğini, davalının talimatı ile satışı beklettiğini, idarenin satın alması mümkün olmadığı için istimlak yoluna gittiğini, davalının ücreti tam vermek istemediğini, yeni ücret teklif ettiğini ihtarnameye verdiği cevapta ise, ücretin % 1 civarında olacağını bildirdiğini, bu sebeble ve mukavele gereği % 10 üzerinden, 462.000 liranın tahsili için dava açmak zarureti olduğunu iddia ederek, 462.000 lira mühendislik ücretinin, kanuni faiz masraf ve ücreti vekaletle birlikte, tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, süresinde verdiği 25.1.1980 günlü cevap dilekçesinde: Müvekkili ile davalı arasındaki anlaşmanın, taşınmazın parselasyonunun yapılmasını, davacı tarafından müşterilerin teminini ve satış işlerinin yapılmasını kapsadığını, istimlak nedeniyle satış yapılamadığını, anlaşmanın geçerliliği kalmadığını, istimlak işlemlerinin davacı tarafından yapıldığı iddiasının kanunun açık hükmüne göre, mahkemenin takdirine bırakıldığını, anlaşma uyarınca bir an için davacının hak sahibi olduğu düşünülse bile ancak, % 1 dolaylarında komisyon ücreti alabileceğini, ihtarnameye cevaplarında bu hususu belirtmeye çalıştıkları, % 1 hisse vermeyi teklif ve kabul etmediklerini, talep edilen miktarın anlaşma hükümlerine aykırı olduğunu, zira bu miktarın, komisyon satış bedelinden tüm masrafları çıkarıldıktan sonra kalan miktar olması gerektiğini, kaldıki, anlaşmanın müvekkilinin rızası dışı bir işlemle ortadan kaldırıldığını, savunarak haksız ve yersiz açılmış olan davanın reddi ile masraf ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesini dilemiştir.
Mahkeme sözleşmeye, parselasyon krokisine 10.4.1978 tarihli davalı mektubuna, ihtarnamelere, istimlak kararı ve eklerine tanık beyanlarına dayanarak davacının parselasyonu yapıp, kazıklarını çaktığını, satışa arzettiğini, bu sırada Toprak Su Müdürlüğü'nün talip çıkarak taşınmazı istimlak ettiğini, istimlakın, davacının girişimleri ve işlemlerini takibi sonucu olduğunu kabulle, istem gibi 462.000 liranın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar vermiştir.
Karar, 21.4.1982 tarihinde harcı alınmış olan dilekçe ile davalı vekilince süresinde temyiz edilmiştir.
Yanlar arasında, sözleşmenin yapıldığı, parselasyonun tamamlanıp, arsaların satışa çıkarıldığı ve satış yapılmadan, söz konusu arsaların istimlak edildiği konusunda bir anlaşmazlık yoktur.
Davacı, yapılan sözleşmenin, geçerli olduğunu, iddia etmekte, davalıda, istimlak nedeniyle, geçerliliğini yitirdiğini, savunmaktadır.
İstimlak, bir gayrimenkulün malikinin rızasına bakılmaksızın elinden alınmasıdır.
Tek taraflı ve zorlayıcı bir tasarruftur. Bu nedenle yanlar arasındaki anlaşmayı etkilemiştir. Esasen satışa geçilmeden istimlak yapılmamıştır. Satış yapılamadığına göre sözleşm hükümlerinin tümünün geçerliliğinden söz edilmesi ve bunlara dayanılmasıda düşünülemez. Ancak davacı yanca davalıya ait gayrimenkulün parselasyonu yapılıp tamamlanmış ve bu parseller satışa da çıkartılmıştır. Bu nedenle davacının yaptığı işin karşılığını ve varsa masraflarını talep etmek hakkı doğmuştur. İstimlak sebebiyle satış yapılamadığına göre anlaşmanın 6. maddesi uyarınca istimlak bedelinin % 10'nu davacı isteyemez ise de, yaptığı işin karşılığı ile varsa masraflarını istemekte haklıdır. Bu duruma göre, mahkemece anlaşma konusu gayrimenkulün parselasyonunun kaça yapılabileceği ve ayrıca davacının varsa masrafları saptanarak bulunacak miktara hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde istem gibi karar verilmesi yanlıştır.
Yukarıdan beri açıklanan nedenlerle, noksan araştırma, dayanaksız ve yanlış yorum ve kabul ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve kanuna aykırı bulunduğundan, karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda yazılı sebeplerle kararın davalı yararına (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının davalıya geri verilmesine, 7.10.1982 gününde oybirliğiyle karar verildi.