 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1982/6969
K: 1983/1836
T: 08.03.1983
DAVA : Taraflar arasındaki kadastro tahdidine itiraz davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hükmün; dairemizin 8.6.1982 gün ve 1982/2817-3700 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosya içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekilinin verdiği 30.6.1976 günlü dava dilekçesiyle müvekkilinin 24.2.1971 tarih 38 ve 39 sayılı tapuları kapsamlarında kalan taşınmazların kadastroca 5 parçaya bölünerek 3 ve 5 parsellerin müvekkili adına ve 1,4,49 sayılı parsellerin ise Hazine adına tahdit edildiğini kadastro tahdidinin yerinde olmadığını, 1.4 ve 49 parsellerin tapu kapsamlarında kaldığını beyanla müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davaya konu taşınmazlarda değişebilir ve genişletilmeye elverişli (ebel)sınırının bulunuşu nedeniyle miktara itibar edilir gerekçesiyle yapılan bozmaya uyularak mahkemece verilen karar dairece onanmıştır. Gerçekten scebel sınırı değişebilir ve genişletilemeye elverişli sınırlardandır. Ancak, karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen husus; taşınmazda ve tapu kaydında bulunan bazı özelliklerin varlığı halinde bunlara değer verilip verilmeyeceğine ilişkindir.
Olayımızda taşınmazlar Hazineye ait iken gerek borçlanma ve gerekse 2510 sayılı İskan Kanununa göre davacının bayilerine tahsis kararlarına dayanılarak tapular tesis edilmiştir. Bu tapu kayıtlarının muhtevaları aynı biçimde kalmak suretiyle tedavül etmiş ve en sonunda 24.2.1971 tarih 38 ve 39 numaralarını almışlardır. Bunlardan 38 sayılı tapu kaydı 20 zeytin ağacını havi tarla ve 39 numaralı tapu kaydı ise 35 zeytin ağacını havi tarla olarak verildikleri anlaşılmaktadır. Zeytin ağaçları ovada yetiştikleri gibi genelikle ekim ve dikime elverişli olmayan dağlık, taşlık ve arızalı yerlerde yetiştikleri ve temin ettikleri maddi geler nedeniyle bunların arzdan daha üstün tutulduktaları bir gerçektir.
Davacının dava dilekçesinde ve temyize başvuruşlarında tapu kayıtlarının tesisinde zeytin ağaçlarının varlığını dile getirmiş olduğu halde bu karar düzeltme aşamasına kadar gerek muhakeme ve gerekse temyiz incelemeleri sırasında tapu kayıtlarında belirtilen zeytin ağaçları hernasılsa maddi bir yanılgı sonucu hiç bir şekilde nazara alınmamıştır. Maddi yanılgının varlığı halinde usuli bir hakkın varlığından sözedilemeyeceğine (Yargıtay HGK. 15.3.1972 tarih, 1968/1-277 esas 176 karar; Yargıtay 7. HD. 3.4.1981 tarih, 3964, 4050 ve aynı dairenin 22.12.1981 tarih ve 11992, 13475 sayılı kararları ve Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nde bulunan bir dosya için İstanbul Üniversitesi medeni Usul Hukuku Profesörü İlhan E. Postacı oğlu tarafından verilen 3.4.1982 günlü hukuki mütalaa) ve davacının bayilerine yapılan tahsisin esaslı unsuru arzın metrekaresi olmayıp ağaçlarının adedi olduğuna göre tapu kaydının kapsamı; tahsisin temelini ve amacını oluşturan zeytin ağaçlarının sayısı esas tutularak saptanması gerekmektedir (Bu konuda Yargıtay 1. Hukuk Dairesi ve yargıtay 7. Hukuk Dairesi kararları birlik halindedir).
Açıklanan tüm bu hususlar muvacehesinde yapılacak iş; taşınmazın başında yapılacak bir keşifte uzman bilirkişi ziraat teknisyeni aracılığı ile tahsis kararlarına dayanılarak tesis edilen tapu kayıtlarının tesisi tarihinde var oldukları bildirilen 20 ve 35 olmak üzere toplam 55 zeytin ağaçının taşınmazlar üzerinde dağılım biçimi, aynı karekter ve yaşlarda olup olmadığını saptamak ve tapu kaydında gösterilen bu özelliğin korunması ve bir hakkın kaybına yer bırakmayacak biçimde sınırların belirlenmesinden ibarettir.
Davacının bayiine 20 ve 35 olmak üzere 55 adet zeytin ağaçlarına havi tarla teslim edilmiş ve bugüne dek tasarruf edilegeldiği saptanması halinde miktar fazlasının davacı adına tescili gerekirken tapu kayıtlarındaki bu özellik nazara alınmadan (Cebel) sınırın varlığı nedeni ile miktara itibar edilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile dairemizin maddi yanılgı sonucu onamaya ilişkin 8.6.1982 gün ve 2817-3700 sayılı kararının kaldırılmasına ve yukarıda açıklanan nedenlerle mahkeme hükmünün BOZULMASINA, 2613 sayılı Yasanın 38. maddesi hükmü karşısında yersiz alınmış olan harcın istek halinde yatırana iadesine, 8.3.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.