 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1982/6572
K: 1983/1124
T: 14.02.1983
DAVA : Davacı Satılmış vekili tarafından, davalı Mehmet ve arkadaşları aleyhine 27.9.1979 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sebebiyle ferağa icbar istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda,, davanın reddine dair verilen 31.3.1982 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
KARAR : 159 sayılı parselde 1/14 pay sahibi olan Hüseyin, bu payının yarısını 4.10.1962 günlü senetle davacıya satış vaadinde bulunmuş, sözleşmede bakiye borcun 30.8.1962 gününe kadar ödeneceği yazılı olmakla beraber bu süre geçmiş olmasına rağmen fesih yoluna gidilmemiş, bakiye borçtan davacı 10.9.1963 günlü senetle ibra edilmiştir. Yine sözleşmede, satışı vaadedilen pay üzerindeki tasarrufun alıcıya bırakıldığı açıklanmış ve nitekim 159 sayılı parselin belirli bir kesimi teslim edilmiş ve davacı tarafından kullanılagelmiştir.
159 sayılı parsel paydaşlar arasında sonradan taksim ve ifraz görmüş, 637 ve 664 sayılı parseller müstakillen Hüseyin adına tescil edilmiştir. Davacı, satışı vaad edilen payın tamamı için elinde bulunan 637 sayılı parselin kendi adına tescili istemi ile 25.5.1973 gününde bir dava açmış, mahkemece davacının bu iki parselin herbirinden yarı pay isteyebileceği gerekçesi ile 637 parselin 1/2 payının davacı adına tesciline 21.12.1976 gününde karar verilmiş, hüküm kesinleşmiştir. Davacı bu defa, 664 parselin de yarı payının tescili isteği ile eldeki davayı ikame etmiş, dava, zamanaşımı yönünden reddedilmiştir.
1 - Davacı önceki davada alacağının bir kısmını değil tamamını istemiş zamanaşımı kesmiştir. Satıcı adına iki parselin tefrik edilmiş olması nedenile parsellerden biri için 1/2 paya hükmedilmesi diğer yarı paya ilişkin hakkına halel getirmeyeceği gibi zamanaşımı süresi içinde alacağın istenmediği de söylenemez. Önceki dava ile alamadığı yarı hakkı için umudunu yitirmemiştir ki zamanaşımı söz konusu olsun. Öte yandan, 159 sayılı parselden bir kısım yer fiilen davacıya bırakılmış ve davacı da o yeri kullanagelmiş bulunduğuna, hukuken de sözleşmeden doğan hakkına kavuşacağı inancı içinde hareket ettiğine göre verilen güven bir tarafa bırakılarak zamanaşımı def'inde bulunmak iyiniyet kuralları ile de bağdaşmaz. Böyle bir def'i yasal himaye görmez. 1/4 pay için satıcı adına iki parselin oluşturulması bu durumu etkilemez.
Bu hususlar gözönünde tutulmadan zamanaşımından bahisle mahkemece davanın reddi doğru görülmemiştir.
2 - Satış bedeli sözleşmede kararlaştırılmış ve satıcı bu bedelle taşınmazın mülkiyetini devretmeyi yükümlenmiştir. O halde, satış vaadi sözleşmesine dayalı tescil davasında dava değeri sözleşmede yazılı bedel olmak gerekir. Bu husus nazara alınmadan davacıya fazla vekalet ücreti yükletilmesi de doğru değildir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 14.2.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.