 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1982/4489
K: 1982/6624
T: 08.11.1982
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı ile ortak taksi alarak 610.000 lira borçlandıklarını, davalının bu borçtan hiç bir ödeme yapmadan bir suç nedeniyle hapse girdiğini, 17 adet bono bedeli 370.000 lirayı kendisinin ödediğini, kalan borcun ise taksinin icra vasıtasıyle satışı sonucu ödendiğini ileri sürerek, davalı hesabına ödemiş olduğu 218.000 liranın davalıdan alınmasını istemiştir.
Davalı, davacının sadece 60.000 lirayı şahsen ödediğini, bunun 30.000 lirasını vermeyi kabul ettiğini diğer bölümün taksinin kazancı ile ödendiğini savunmuştur.
Davacı, iddiasını ispat için satıcıya ödediği 310.000 liralık 13 adet bono ile, yine tarafından verilen 60.000 liralık bonoya ilişkin alacaklı (H.S.)'nın imzaladığı 21 Ağustos 1980 günlü yazıyı ibraz etmiştir. Tarafların ortak olarak çalıştırmak amacı ile birlikte satın aldıkları taksinin bakiye borcu için davacının 60.000 lirayı şahsen ödemiş olduğunu davalı yanda kabul ettiğinden, uyuşmazlık, 13 adet bono muhteviyatı 310.000 liranın alacaklıya şahsen davacı tarafından mı, yoksa davalının savunduğu gibi, taksinin çalıştırılması sonucu elde edilen kazançtan mı karşılanmış olduğu konusundadır.
Bonoları, davacı ve davalı borçlu olarak birlikte imza etmişlerdir. Türk Ticaret Kanunu'nun 690 ve 636. maddeleri gereğince senetlerde yazılı borçtan taraflar müteselsilen sorumludurlar. Borçlar Kanunu'nun 146. maddesinde, borcun mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça, müteselsil borçlulardan her biri alacaklıya yapılan ödemeden eşit hisseyi üzerlerine almağa mecbur olduğu ve hissesinden fazla ödemede bulunanın fazla için diğerlerine rücu hakkını haiz bulunduğu hükmü yer almıştır. Borç, taraflar arasındaki ortaklığa ilişkin olduğundan davacı ve davalının sorumlulukları eşit olmak gerekir. Ödenmiş senetler davacı elindedir ve onun tarafından mahkemeye sunulmuştur. Alacaklı hem bonoları davacıya iade etmiş, hem de senet arkalarına borcun davacı tarafından ifa edildiği hakkında makbuz niteliğinde açıklama yazmıştır. Borçlar Kanununun 87/2 ve 88/3 ve Türk Ticaret Kanununun 639 ve 690 ncı maddelerine göre geri verilmiş senetler ve alacaklının imzaladığı makbuz, borcun davacı tarafından ödendiğini ispat eden delillerdir. Alacaklı makbuz verdiği halde, aksini ileri sürüyorsa bu iddianın yazılı belge ile ispatı gerekir. Bu nedenlerle davada bonoların ortak taksinin kazancı ile ödenmiş olduğu savunmasını ispat külfeti davalı yana düşmektedir. Dava konusu adi ortaklıkta, akit ortağın davalı olduğu konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Davalı cevap layihasında, şoför aracılığı ile taksiyi çalıştırdığını kabul ettiğine göre, bonoların ortaklık kazancından ödendiğini ve bakiye kazancın pay edildiğini kanıtlamakla yükümlüdür. Davalı cevap layihasında, şoför aracılığı ile taksiyi çalıştırdığını kabul ettiğine göre, bonoların ortaklık kazancından ödendiğini ve bakiye kazancın pay edildiğini kanıtlamakla yükümlüdür. Davalı böyle bir savunmayı miktar itibariyle tanıkla ispat edemez, Bu konuda bir belgeye de dayanmamıştır. Cevap layihasının 3 numaralı bendinde bonoların taksinin gelirinden ödendiği ve bonoların davacının eline geçiş şekli hakkında yemin teklifi hakkını saklı tuttuğunu bildirmiştir. O halde mahkemenin davalıya yemin teklifine hakkı olduğunu davalıya hatırlatması ve sonucuna göre, 30.000 lira dışında ibraz edilen 310.000 liralık senetlerin yarısını teşkil eden 155.000 lirayı da davacıya ödemesi gerekip gerekmediğini karara bağlaması gerekirken, alacaklının tanık olarak makbuz münderecatına ters düşen ifadesine dayanarak 30.000 lira dışında kalan isteği red etmesi usul ve yasaya aykırıdır. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
SONUÇ : Kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 8.11.1982 gününde oybirliğiyle karar verildi.