 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1982/3388
K: 1982/3772
T: 25.05.1982
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
DAVA : 1 - Davacı, davalının kendisinden 15 gün içinde ödenmek üzere borç aldığını ve ödünç verilen para ödenmediği için icra koğuşturmasına giriştiğini, ne var ki davalı borçlunun itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline, 250.000 lira alacağının % 15 icra inkar tazminatı ile birlikte ödetilmesine karar verilmesi için istemde bulunmuştur. Davalı, davacıdan ödünç aldığını kabul etmekle birlikte henüz vadesinin gelmediğinin ileri sürüp davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, istem doğrultusunda karar verilmiş, hüküm davalı yanca temyiz edilmiştir.
2 - Dava, ödünç olarak alınan 250.000 liraya ilişkin icra koğuşturmasında yapılan itirazın iptali ile bu alacağın % 15 icra inkar tazminatı ile birlikte ödetirilmesi istemine ilişkindir.
Yanlar arasıda ortaya çıkan uyuşmazlık, borcun ödeme gününün gelip gelmediğinin "muaccel olup olmadığının" belirlenmesi ile çözüme bağlanabilir. Davanın dayanağını oluşturan 7.10.1980 günlü belgeye göre, "stad sineması koltukların yapılması için (M.D.)'den 250.000 lirayı nakden aldım. Emekli sandığı ilk istihkaktan 15 gün içinde aldığım parayı (M.D.)'a iade etmeyi taahhüt ediyorum. "Mahkemece sava uygun olarak borç için 15 günlük vadenin saptandığı benimsenmiştir. Oysa yukarıya olduğu gibi geçirilen ve borç ikrarını taşıyan bu belge içereği, savı ve mahkemenin kabulünü doğrulamamaktadır. Gerçekte de bir belgeden anlam çıkartırken tümünün gözetilmesi ve değerlendirilmesi zorunludur. Yukarıda anılan ve davada dayanılan borç senedinde ödeme gününün " vadenin" davalının emekli sandığındaki hakedişini almasından 15 gün içinde borcun ödeneceği belirtilmek yoluyla saptandığında asla duraksama söz konusu değildir. Eğer 15 gün içinde 250.000 liranın ödeneceği öngörülmüş olsaydı belgeye "emekli sandığı ilk istihkaktan" sözlerinin yazılmasına gerek bulunmazdı. Bu belgenin bütününde, davalının emekli sandığına yaptığı iş nedeniyle alacağı "ilk istihkaktan" başlayarak 15 gün içinde borcun ödeneceğinin yükümlendiği anlamı açıklık ve seçiklikle çıkmaktadır. Öyleyse davacının giriştiği icra koğuşturması günde davalının emekli sandığından alması gereken bir hakedişi gerçekleşip gerçekleşmediği ve tutarı soruşturulup buna göre borcun ödeme gününün gelmiş olup olmadığı, "muaccel bulunup bulunmadığı" belirlenmeli ve böylece varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Yerel mahkemenin tüm bu yönleri gözetmemesi, belgeyi değerlendirmede yanılgıya düşmesi bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 25.5.1982 gününde oybirliğiyle karar verildi .