 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1982/3118
K: 1982/3560
T: 17.05.1982
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Davacı, davalının oğlu ile evlendiği sırada gelini niteliği ile cihaz karşılığı olarak 5.2.1979 günlü sözleşmeye üç adet Hamit beşibiryerdeyi vermeyi yükümlendiğini, ne var ki, bu yükümünü yerine getirmdiğini ileri sürerek karşılığı 195.000 liranın davalıdan alınması için istemde bulunmuştur. Davalı böyle bir belgeyi doğrulamakla birlikte başlık parası niteliğinde olduğunu, evlenmeyi sağlamak amacı ile verildiğini, o nedenlerle geçersiz bulunduğunu savunup davanın reddini dilemiştir. Mahkemece savunma doğrultusunda geçersizliğe dayalı olarak davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı yanca temyiz edilmiştir.
2 - Davanın dayanağını oluşturan 5.2.1979 gününü taşıyan belge dosyada olup davalı tarafından verildiğinde ve imzalandığında çözümü gereken bir uyuşmazlık yoktur. Öyle ki, savunmada böyle bir belgenin verildiği kabul edilmiştir. Mahkemece geçersizliğe dayalı olarak davanın reddine karar verildiğine göre, konunun bu yönden tartışılması gerekir.
Bir davada olguları belirlemek, hukuksal açıdan nitelemek ve de uygulanacak yasa hükümlerini arayıp bulmak hakimin doğrudan görevi gereğidir. (HUMK. md. 76) Davalı üç adet Hamit altın beşibiryerdeyi davacıya vermeyi 5.2.1979 günlü belge ile yüklenmiştir. Buna göre ortada bağışlama söz verisi bulunduğunun kabulü gerekir. BK. md. 238/1 uyarınca bağışlama yüklenimi (vaadi) ise, derhal yerine getirilmesi gerekli olmayan bir bağışlama sözleşmesidir. Burada sözleşmeden doğan borcun yerine getirilmesi, sözleşmenin kurulmasından sonraki bir zamana bırakılmıştır. Böyle bir sözleşmeyle borç altına girildiğinden, bağışlama yüklenimi (sözverisi) yanlızca borç doğuran nitelikte ve isteksel bir sözleşmedir ki, bağışlayan, bağışlanılan değeri bağışlanana geçirme borcunu yüklenmiş olur.
Bağışlama yükleniminde, yalnızca bir taraf borç altına girdiğinden sözleşmede bağışlayanın açıklamasının ve imzanın yer alması yeterlidir ki, burada tek taraflı biçim söz konusudur. Bağışlanılan kabulünün bir biçime bürünmesinde, zorunluk yoktur.
Bağışlama yükleniminin (sözverisinin) geçerliliği, yazılı olmasına bağlıdır (BK. md. 238/I). Somut olayda bu koşula uyulduğundan, biçim yönünden sözleşmenin geçerli olduğunda duraksamaya yer yoktur. Geçerli yolda kurulan bağışlama yükleniminin yerine getirilmesi, bağışlanılanın bağışlanana geçirilmesi için gerekli tasarruf işleminin yapılması ise olur. Bağışlayan, bundan kaçınırsa bağışlanan bu sözleşmenin yerine getirilmesi için dava açabilir.
Dosya içeriğine göre, savın dayanağını oluşturan bağışlama yükleniminin BK. md. 19 ve 20 ye aykırı düştüğü ve o nedenle geçersiz bulunduğu görüşü yasal dayanaktan yoksundur. Gerçekten evlenmelerde kayınpederin gelinine takı takması, armağan vermesi, yörsel gelener ve göreneğe de uygundur. Burada tüzel kurallara veya ahlaki veya kamu düzenine ya da kişilik haklarına aykırılık söz konusu olmadığı gibi sözleşmenin konusu da olanaksız değildir. Kısacası davalı kayınpederin, gelini davacıya karşı böyle bir bağışlama sözverisinde bulunmasının yukarıda anılan yasa hükümlerine aykırı bir yönü yoktur. Öte yandan, iradenin sakatlanmasından söz edilemiyeceği gibi BK. md. 31. maddedeki hak düşürücü sürede de davalı böyle bir sözleşmeyi yerine getirmemek yolundaki kararını davacı yana bildirmiş de değildir. Bundan başka davalı, bağışlama sözverisinden cayma ve bozmayı düzene koyan BK. md. 245'de sayılı nedenleri de kanıtlamamıştır.
Yukarıdan beri yapılan açıklamaların ışığında belirtmek gerekir ki, davalı bağışlama sözverisi ile bağlı olup bu sözleşme geçerli bulunduğundan, işin esasına girişilmesi ve böylece uyuşmazlık çözüme bağlanmalıdır. Yerel mahkemece tüm bu yönlerin gözetilmemesi bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Gösterilen nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 17.5.1982 gününde oybirliğiyle karar verildi.