 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
E: 1982/8529
K: 1982/3056
T: 13.04.1982
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından temyiz olunması üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 7.12.1981 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1- Merci kararının ve bunun taalluk ettiği için niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı yapılmasına HUMK hükümleri müsait olmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi:
2- Davacı Yusuf Armutçu, Trabzon İcra Memurluğu'nun 980/2565 sayılı dosyası ile Hasan Topsakal aleyhine icra takibi yaptığını, davalı Şahin Seydioğlu'nun borçludan hiçbir alacağı bulunmamasına rağmen 980/2474 ve 2481 sayılı dosyalarla takip yaparak kesinleştiğini (20.000.000) TL tutarlı bu alacağın memurlukça birinci sıraya alınması nedeniyle kendisine ödenecek para kalmadığını, Şahin Seydioğlu'nun başkalarına borçlu olup, borçlarını ödeme kudretine sahip olmadığı halde (20.000.000) TL borç vermesinin mümkün olmadığını, işini kaybetmiş işsiz bir kimse olduğunu, borçlanmanın muvazaaya müstenit olduğunu beyanla sıra cetvelinden çıkarılması talebinde bulunmuştur.
Davalı, alacağının gerçek alacak olduğunu, alacağı olduğu borçlunun senet vermeyeceğini, asıl davanın (4.000.000) TL'lık senedinin uydurma senet olduğunu dermeyanla davanın reddini istemiştir.
980/2274 ve 2481 sayılı dosyaların alacaklısı Şahin Seydioğlu, borçlusu Hasan Topsakal olup nakten verilen para için ilamsız takip yapılmış, alacaklı takibin açılması anında borçlunun hazır olduğunu, borcu kabul edeceğini bildirmiş, borçlu da borcu kabul ettiğini beyanla süre beklenmeksizin takibin kesinleşmesine ve haciz konulmasına muvafakat etmiştir.
Satışı yapılan mahcuz mal üzerinde birden çok haciz bulunup da satış tutarı tüm alacakları ödemeye yetmediği takdirde İİK'nun 100, 101, 268. maddelerine göre iflas davasında da iflas idaresine 206. maddeye göre cetveli düzenlenir.
Gerek hacizde (m. 142) ve gerekse iflasta (m. 235) her alacaklı diğer alacaklının alacağının esasına ve miktarına karşı alacağına itiraz davası açabilir.
Haciz yolu ile takipte davacı davayı kazandığı takdirde evvela davacının alacağı ödenir, artan kısım davalıya bırakılır. İflasta ise davalıya sıra cedveline göre ayrılan paydan önce davacının alacağı ödenir. Artan olursa diğer alacaklılara sıralarına göre dağıtılır.
Haciz yolu ile yapılan takipte borçlunun itirazı halinde iflasda da alacağın iflas idaresine kabul edilmemesi durumunda alacaklı alacağının varlığını isbat zorundadır. Sıra cedveline itiraz davası açılması halinde isbat külfeti durumu değişmez. Yani isbat yükü davası alacaklıya değil alacağına itiraz edilen davalı alacaklıya aittir.
Aksi halin kabulünde borçlunun itiraz etmmemesi, alacağın iflas idaresince kabulü isbat külfeti kuralını değiştirmiş, olumsuzun isbatı kararı kabul edilmiş olur. Bu yüzden davalının temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak davanın kabulünde sıra cetvelinin iptaline değil de davacının alacağının (dava giderleri de dahil olmak üzere) davalı alacaklıya ayrılan paydan ödenmesine karar vermek gerekir.
SONUÇ : Özetlenen şu duruma göre, sıra cedvelinin iptaline karar vermek isabetsiz ise de bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden duruşma yapılmasını gerektirdiğinden karardaki (icra memurluğunun 19.2.1981 tarihli derece kararının iptaline) şeklinde olan kısmın silinerek yerine (davacının alacağının davalıya ayrılan paydan öncelikle ödenmesine) sözleri yazılmak suretiyle kararın HUMK'nun 438. maddesi gereğince düzeltilmesine, kararın düzeltilmiş bu şekliyle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), temyiz sebepleri varit görülüp merci kararı düzeltilerek onandığına göre onama harcı alınmasına mahal olmadığına, 13.4.1982 gününde, oybirliğiyle karar verildi.