 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1982/756
K: 1982/1095
T: 16.03.1982
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul As. 2. Ticaret Mahkemesince verilen 6.11.1981 tarih ve 624/609 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 16.3.1982 gününde davacı avukatı Pekcan Türkeş ile davalı avukatı Tarık Karadeniz gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilince davalıya satış esaslarını gösterir sirküler hükümlerine göre satılan bahçe malı tabir edilen defolu mamüller ile ikinci kalite mal bedellerinden dolayı bakiye 342.714,30 lira alacaklı olduğu halde davalının tüm malların bahçe malı olarak teslim edildiğini savunarak borcu kabul etmediği gibi, icra takibine de itiraz ettiğini ileri sürerek alacağın icra inkar tazminatıyla birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, müvekkiliyle davacı arasında sadece bahçe malı alım-satımı konusunda anlaşma olduğunu ve müvekkiline teslim edilen 3 parti malın da mu nevi'den olduğunu, davacının üçüncü parti malı ikinci kalite gibi fatura etmesi üzerine buna itiraz edilip tesbit yaptırıldığını, müvekkilinin bahçe malı)'ndan dolayı bakiye 117.585 lira borçlu bulunduğunu kabul ederek fazla talebin reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, toplanılan delillere ve davalı tarafından yaptırılan delil tesbiti sırasında alınan bilirkişi raporuna ve davacı tarafından gönderilen üçüncü parti malın tip numaraları bahçe malı tipine uyduğu görüşüyle davanın, davalı tarafın kabulü gereğince 117.585,12 liralık bölümünün kabulüne, fazla talebin ise reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere taraflar arasındaki dava, tacir olan davacı ile davalı arasında aktedilen alım-satım sözleşmesinden dolayı davacının satıcının mal bedeli tahsiline ilişkin bulunmaktadır.
Dosyaya ibraz edilmiş bulunan dava konusu porselen satışı nedeniyle davacı tarafından düzenlenip davalıya gönderilmiş bulunan üçüncü parti mal ile ilgili 20.9.1978 tarihli fatura ve irsaliye belgelerinde malın önceki partiler hilafına defolu mal şeklinde değil, ikinci kalite mal olduğu açıkça yazılı bulunmakta, mal bedeli de ikinci kalite mal fiyatı üzerinden hesaplanmış bulunmaktadır. Malın ikinci kalite mal olduğu davalı alıcının imzasını havi irsaliye belgesinde de yukarıda değinildiği veçhile açıkça yazılı bulunmasına nazaran, davalının kendisinin talep ettiği mal niteliğinde olmadığını veya bu niteliğin irsaliye ve faturaya yanlış edildiğini T.T.K.25/3 maddesinde belirtilen süreler içinde ileri sürülmediği gibi, irsaliye belgesi ile aynı tarihi taşıyan faturaya da T.T.K.nun 23/2. maddesinde belirtilen (8) günlük süre içinde itiraz edildiği de davalı tarafından ispatlanabilmiş değildir. Kaldıki davalının siparişi dışında gönderilen malı kabul etmeyerek davacı satıcıya iade etmesi gerekirdir. Davalı alıcı bu yönden de basiretli bir tacir gibi T.T.K.20/2 davranmamıştır. Malın teselllüm tarihi olan 20.9.1978 tarihinden çok sonra 19.12.1978 tarihinde tek yanlı olarak yaptırılan delil tespiti sonucu alınan bilirkişi raporuna itibar edilmesi doğru olmadığı gibi, malın kalitesi ile illgili olmayan tip numaralarının, aynı olduğundan dava konusu malların da defolu olduğu şeklinde belirtilen mahkeme görüşünde de isabet bulunmamaktadır.
Bu durumda fatura ve irsaliye belgelerinde açıkça ikinci kalite olarak yazılan malları tesellüm ettikten sonra yasal süresi içinde itiraz etmeyen ve malı iade imkanına sahip olduğu halde bunu da yapmayarak temellük eden davalının fatura ve irsaliyelerde nitelikleri gösterilen mal bedelinden sorumlu tutulması gerekirken, aksine düşünceyle yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve 5000 lira duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 16.3.1982 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.