 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1982/674
K: 1982/1018
T: 11.03.1982
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara As. 1. Hukuk Hakimliğincve verilen 18.11.1980 tarih ve 307/737 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla bazı nevakısın ikmali için dosya mahalline iade edilmişti. Bu kere ikmalen gelmekle duruşma için tayin edilen 9.3.1982 gününde davacı asil Sıdıka Mimaroğlu ile davalı asil Serpil Bozer gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf asiller dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştır. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, vekiledenin "Meydan Gazetecilik ve Neşriyat Ltd. Şti."nin Ankara Pazarlama acentesi olan davalının satış elamanı olduğunu, gerçekleştirilen satış sözleşmeleri nedeniyle hakedilen prim alacağı için girişilen takibe haksız biçimde itiraz edildiğini bildirerek, itirazın iptaliyle 88.135 liranın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, satış elemanlarının sözleşme bağıtlanmasıyla değil, acentece bu sözleşmenin uygun görülüp kitap teslimiden sonra prime hak kazandıklarını, bu konuda hakedilen tüm primlerin ödendiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dosya içeriği ve bilirkişi raporu dayanak yapılarak kanıtlanmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1 - Davacıya, gezici satış memuru olarak, davalı adına sattığı kitapların mitarı bakımından iddiasını kanıtlama olanağı tanınması gerekir. Dava dilekçesinde, davalıhnın defter kayıt ve belgelerine de dayanılmıştır. HUMK.nun 304. maddesiyle anılan yasanın 303. maddesi yollamasıyla TTK.nun 84. maddesi hükümleri ve yerleşmiş Yargıtay inançlarına göre örneğin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2.12.1972 gün E.1970/T-591, K.1972/975 sayılı kararında kabul edildiği gibi tacir sıfatını taşımayan davacının, tacir olan davalı tefterlerine, kanıt olarak dayanma olanağı vardır. Davalı defterlerindeki kayıtlar yazılı kanıt niteliğinde bulunduğundan, davacı yararına kesin kanıt oluşturacaktır. Bu nedenle davacı defterleri üzerinde uzman bilirkişi incelemesi yaptırılmaması doğru değildir.
2 - Benzeri olaylarda, gezici satış memurunun alıcının sözleşmeyi imzaladığı anda mı, yoksa kitapların teslim edilip bedel ya da ilk taksidinin alınması anındamı primi hak kazanacağı konusunda yerleşmiş bir teamül bulunup bulunmadığının 5590 sayılı yasanın 5/g maddesi hükmü uyranıca Ticaret Odasından sorulması gerekirdi. Bu yerden olumsuz yanıt alınması halinde sözü edilen konuda ayrıca bir bilirkişiden mütalaa alınması zorunlu iken, noksan araştırmayla yazılı şeklide hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
3 - Ayrıca, mahkemenin kabul şekline göre, de dava dilekçesinin kanıtlar bölümünde, "vs. tüm delail" denildiğine göre, davacının davalıya ant yöneltme hakkının bulunduğunun anımsatılmaması da yerinde değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, davacı kendisini vekille temsil ettirmediğinden yararına duruşma vekillik ücreti takdirine yer olmadığına, ödendiği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 11.3.1982 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.