 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1982/487
K: 1982/479
T: 09.02.1982
DAVA : A. Cevdet vs. ile Paktaş Pamuk Tic. Ve San. A.Ş. arasında çıkan davadan dolayı (Adana 5. Asliye Hukuk Hakimliği)nce verilen 3.12.1980 gün ve 842/964 sayılı hükmü onayan dairenin 23.3.1981 gün ve 1339/1151 sayılı ilamı aleyhinde davalı avukatı tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, davalı şirketin TTK.nun 385. ve ana sözleşmenin 101. maddesine aykırı bir şekilde kar payı tam olarak dağıtılmadan ihtiyata ayrıldığını ileri sürerek bununla ilgili 31.4.1974 günlü genel kurul kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket vekili davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dairemizin bozma ilamına uyulduktan sonra davanın kabulüne karar verilmiş ve hüküm dairemizce onanmıştır. Davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere davacı ortak ile davalı anonim şirket arasındaki uyuşmazlık (kar payı) dağıtımı ile (ihtiyari yedek akçe) ayrılması diğer bir deyişle kar payı hakkındaki (müktesep hak) kavramı (TTK. m. 385) ile, şirket genel kurulunca kar payının bir bölümün (ihtiyari yedek akçeye) ayrılması hakkının kullanılmasından (TTK. m. 469/2) kaynaklanmaktadır.
Dairemizin önceki bozma ilamında da değinildiği üzere, davalı anonim şirket ana sözleşmesinin 101. maddesinde şirketin elde ettiği kar hakkında ne gibi işlemler yapılacağı, hangi oranlarda akdi ve fevkalade ihtiyat akçesi ayrılacağı ve kar tevziinde hangi oranların uygulanacağı gösterilmiş bulunmaktadır. Nitekim, mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan raporda ana sözleşmenin belirtilen maddesine göre, % 5 adi ve % 10 fevkalade ihtiyat akçeleri ayrıldıktan sonra şirket ortaklarına % 5 oranında ilk kar payı olarak 1.165.754,54 lira dağıtılması gerektiği anlaşılmaktadır. Davada iptali istenen genel kurul kararında ise ortaklara bu miktarın çok üstünde 9.000.000 lira kar payı dağıtılmasına karar verilmiş bulunmaktadır. Bu durumda ilk kar payı dağıtımına karar verildiğine göre, TTK.nun 385. maddesinde öngörülen (müktesep hakkın) ihlal edildiğinden söz edilemez. Zira, TTK.nun konu ile ilgili 492/2. maddesinde (şirketin devamlı inkişafı veya mümkün mertebe istikrarlı kar paylarının dağıtılması bakımından münasip ve faydalı olduğu takdirde umumi heyet kar payının tesbiti sırasında kanun ve esas mukavelede zikredilenlerden başka yedek akçeler ayrılmasına ve yedek akçelerin kanun ve esas mukaveleyle muayyen haddinin artırılmasına karar verebilir) hükmüne yer verilmekle, şirket ana statüsünde belli oranlar tespit edilmiş olsa bile, şirket genel kurulunun bu maddede belirtilen amaç ve koşullar dahilinde ihtiyari yedek akçenin artırılmasına yetkili olduğu açıkca kabul edilmiş bulunmaktadır. Mahkemece hükme dayanak yapılmış olan bilirkişi kurulu raporunda kar bakımından müktesep hakkı şirket ana sözleşmesinde belirtilen ikinci kar payını da kapsayacak şekilde geniş yorumlanması TTK.nun 469/2. maddesine aykırı olduğu gibi Dairemizin bu konuda kökleşmiş içtihatlarına (TD. 6.1.1966 tarih 965/2583 E. 966/57 K. 11 HD.nin 22.1.1976 tarih ve E. 975/5897 K. 976/321, 11 HD.nin 21.5.1981 tarih, E. 981/2004, K. 980/2507 sayılı kararları) da aykırı bulunmaktadır. Ne varki, anonim şirketler de, TTK.nun 469/2. maddesinde öngörülen bu hakkını (keyfi) bir şekilde kullanma yetkisine sahip bulunmamaktadırlar. Anılan maddede bu konuda genel kurulca karar alınırken gözönünde tutulacak ana ilkeler (şirketin devamlı inkişafı ve mümkün mertebe istikrarlı kar payı dağıtımı) olarak gösterilmiştir. Şirket genel kurulunda bu yönde karar alınırken bir gerekçe gösterilmeye lüzum yoksa da, bu yolda alınan genel kurul kararının TTK.nun 381. maddesine göre açılan iptal davasında davalı şirketin hangi gerekçeye dayandığını açıklaması ve bu konudaki (ispat külfetinin) de davalı şirkete yükletilmesi gerekir. Nitekim doktrinde de bu husus açıklıkla kabul edilmiş bulunmaktadır (Prof. Ü. Tekinalp Anonim Ortaklığın Bilançosu ve Yedek Akçeleri, İstanbul 1979 sh. 343. Prof. H Arsalnı, Anonim Şirketler İstanbul, 1961, C. III, sh. 105-106).
Bütün bu açıklamaların ışığı altında mahkemece yapılacak iş; davalı şirkete TTK.nun 469/2. maddesindeki amaçla hakeret ettiği konusundaki (ispat külfeti) kendisine yükletilerek ve bu konudaki delilleri toplandıktan sonra, gerekirse yeni bir bilirkişi kurul aracılığıyla gerçekten kar payından bir bölümünün ihtiyari yedek akçeye ayrılması kararının (şirketin inkişafı veya mümkün mertebe istikrarlı kar payı dağıtmaya) yönelik olup olmadığı (makul ve objektif ölçüler) içinde değerlendirildikten sonra hasıl olacak sonuç dairesinde TTK.nun 381. maddesi çerçevesi dahilinde genel kurulun bu yöne ilişkin kararının iptali gerekip gerekmeyeceğine karar vermekten ibarettir. Dairemizin önceki bozma ilamında değinilen (davalı savunması) üzerinde gereği gibi durulmadan ve hukuki mütalaa açısından yetersiz olan bilirkişi raporuna dayanılarak ve dava dilekçesindeki talebi de aşar bir şekilde (HUMK.nun 74) talep edilmediği halde bakiye 9.608.356.89 liranın da kar payı olarak dağıtılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Mahkeme kararının yukarıda gösterilen gerekçelerle bozulması gerekirken her nasılsa onandığı anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülen karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yerinde görülen karar düzeltme isteminin kabulüyle mahkeme kararını onanmasına dair dairemizin 23.3.1981 tarih ve 1981/1339, 1981/1151 K. sayılı kararının kaldırılmasına ve hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının ve tashihi karar peşin harçlarının isteği halinde temyiz edene iadesine 9.2.1982 tarihinde oybirliği ile karar verildi.