 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1982/450
K: 1982/731
T: 23.02.1982
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 2. Ticaret Mahkemesince verilen 20.11.1981 tarih ve 433/655 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı avukatı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 23.2.1982 gününde davalı avukatı Turan Bakır gelip davacı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı kooperatifin üyesi olduğunu ve bu hususun kesinleşmiş önceki mahkeme ilamıyla sabit olduğu halde 2.7.980 günlü olağan genel kurul toplantısında müvekkilinin oy kullanmasına imkan verilmediğini ve bu genel kurul toplantısında yönetim kurulunca usulsüz yapılan kura çekimi işleminin iptali gerekirken bu konuda bir karar alınmadığını ileri sürerek bu genel kurul kararının iptaliyle genel Kurulda karara bağlanması engellenen kura çekiminin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, genel kurul toplantı tarihinde davacının ortak olduğu ilişkin kararın kesinleşmemiş olduğunu, esasen davacının ortaklık yükümlülüklerini yerine getirmediğinden genel kurula katılmasının mümkün olmadığını, kura işlemlerinin genel kurul gündeminde yer almadığını ve bu işlemde de bir usulsüzlük bulunmadığı savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanılan delillere göre, davacının üyeliğinin devam ettiğine dair mahkeme kararının toplantıdan önce kesinleştiği halde toplantının usulüne uygun olarak daavacıya tebliğ edilmesi hususu 1163 sayılı yasanın 51. maddesine aykırı olduğu görüşüyle genel kurul kararının iptaline karar verilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere davacı vekili bu dava ile, davalı kooperatifin ortağı olan müvekkilinin 2.7.980 günlü olağan genel kurul toplantısına usulüne uygun bir şekilde çağrılmadığını ve sözü edilen toplantıda yönetim kurulunca usulsüz olarak yapılar kur'a çekim işleminin iptali gerektiği halde bu konuda bir karar alınmadığını ileri sürerek bu genel kurul toplantısı ve toplantıda alınan kararların iptalini talep ve dava etmiştir.
Herne kadar, toplanılan delillere ve taraf vekillerinin beyanlarına göre, davacı ortağın davalı kooperatifçe genel kurul toplantısına ana sözleşmenin 25. maddesinde belirtilen usule uygun bir şekilde toplantıya çağrılmamışsa da 160 ortaklı bir kooperatifte ortaklardan sadece birinin usulüne uygun olarak çağrılmamış olması, o ortakla 1163 sayılı Kanun 53. maddesi ilk fıkrası ve ilkbendi hükümleri gereğince genel kurulda alınan kararların kanuna, ana sözleşme hükümlerine ve iyiniyet esaslarına aykırılık iddiassıyla iptal davası açabileceği hakkı tanınmış olup, bunun dışında bir ortağın toplantıya usulüne uygun olarak çağrılmamış olması o genel kurul kararının mutlaka iptali için başlı başına bir neden olarak kabul edilmemiştir. Nitekim, incelenen genel kurul toplantı zabtından toplantıya katılan 67 ortağın (kahir) ekseriyetiyle kararların alındığı anlaşılmakta olup, davacının çoğunluğun aksine oy kullanması halinde de sonucu etkileyemeyeceği görülmektedir.
Bunun dışında, davacının talepleri arasında yer alan yönetim kurulunca yapılan kur'a çekim işlemini usulüne uygun olmadığı nedeniyle genel kurulca iptal edilmesi gerkirken bu yönde bir karar alınmadığı iddiasına gelince, dosya kapsamından iptali istenen 2.7.980 günlü olağan genel kurul toplantı gündeminde bu konunun genel kurulca karara bağlanacağına ilişkin bir maddenin bulunduğu ileri sürülmediği gibi, genel kurul toplantı zabtından da gündemde yer almayan bu husus tartışma konusu dahi yapılmadığı görülmektedir. 1163 sayılı kanunu 46. maddesi hükmüne göre, gündemde yer almayan hususların genel kurul toplantısında karar bağlanması mümkün bulunmadığına nazaran, genel kurul kararının bu yönden de iptalinin istemi yasaya aykırı olup reddi gerekirdi.
Yukarıda açıklanan hususlar nazara alınarak davanın reddine karar verilmek gerekirken, 1163 sayılı yasanın 53. maddesine yanlış anlam verilerek davacı ortağın genel kurul toplantısına çağrısının usulüne uygun olmayışı, genel kurul kararının iptali için tek ve mutlak sebep kabul edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde görülmediğini hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMNASINA, ve (5000) lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 23.2.1982 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.