 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1982/4028
K: 1982/4182
T: 27.10.1982
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Kuşadası As. Hukuk Hakimliğince verilen 23.4.1982 tarih ve 115/86 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 26.10.1982 gününde taraflar ve avukatları tebligata rağmen gelmediklerinden tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı kooperatifin ortağı bulunan müvekkiline kur'a çekiminde (2766) pasel sayılı taşınmazı isabet ettiği halde bilahare yapılan (28.6.1981) tarihli genel kurul toplantısında bir kısım parsellerin yeşil alan dahilinde kaldığı gerekçesiyle kur'a çekiş işleminin iptaline karar verildiğini oysa, alınan bu kararın çoğuluk oyuna dayanmadığı gibi gündemde de bu konu yer almadığını, kararın kötü niyetle alındığını ileri sürerek mezkur genel kurulda alınan bu kararın iptaliyle, belirtilen parselin müvekkilesi adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, bedeliyece bir kısım parselin inşaat ruhsatı verilmesi nedeniyle ve yasal zorunluluk doğduğu için bu yola girildiğini, çoğunluğun oyu ile iptal kararı alındığını, bu yola gidildiğini, çoğunluğun oyu ile iptal kararı alındığını, konunun gündemde de yer aldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanılan delillere göre, amacı ortaklarına müstakil bir araç temin etme amacında olan davalı kooperatifin, belediyenin aldığı karar üzerine amacını gerçekleştirmek amacıyla kur'a çekiş işlemini çoğunluk oyuyla iptalinde gerek yasaya gerekse iyi niyet kurallarına aykırılık bulunmadığı görüşü ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yukarıda açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, mahkemece dava konusu genel kurulda, kur'a çekimişinin iptali kararının iyi niyete dayandığı gibi, gerekli çoğunluğun da bu yönde oy kullandığı görüşüyle davanın reddine karar verilmiş bulunmaktadır. Oysa, dava konusu 28.6.1981 tarihli genel kurul toplantı tutanağının incelenmesinde, gündemin (5) numaralı maddesi gereğince, kısmen yeşil alana kaldığı anlaşılan iki parselin durumu görüşülürken, genel kurul oyuna iki öneri sunulduğu, bu önerilerden ilkine, yani söz konusu ikiparselin kooperatifçe satın alınmasına dair teklifte (9) evet oyu kullanıldığı, ikinci öneri şekli olan kur'anın tamamının iptaline ilişkin teklifin oylanmasında ise, (14) evet oyu kullanıldığ ve sonuçta ikinci önerinin oy çokluğuyla kabul edildiği divan başkanlığınca açıklanmış bulunduğu görülmektedir. Yine, genel kurul zaptından (33) kooperatif ortağından (12)si vekaleten olmak üzere (28) ortağın genel kurul toplantısına katıldığı anlaşılmaktadır.
Kooperatif genel kurulunda alınan bir kararın varlığından bahsedilmek için o genel kurulun belli bir nisapta toplanması ve alınan kararın da yasa ve ana sözleşmede öngörülen oy çoğunluğunun sağlanmasına bağlı bulunmaktadır. 1163 sayılı Yasanın 51/1. maddesinde genel kurulda karar alınmasında oyların yarıdan bir fazlasına itibar edileceği hükme bağlandığı gibi, aynı yasanı 98. maddesi kooperatif şirketlerde de uygulanması gereken TTK.nun kararların (muteberli şartları) ile ilgili 378/1. maddesi hükmüne göre de kararların mevcut reylerin eseriyetiyle verileceği açıklanmış bulunmaktadır. Yine gerek Türk Ticaret Kanunu gerekse, 1163 sayılı Kooperatifler Yasası sistemine göre, çekimser oylar ise red alamında kabul edilip sayımda bu yönde değerlendirilmeleri gerekir. Açıklanan şu yasa hükümlerine göre, dava konusu genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde, toplantıya katılan 28 ortaktan ilk öneriye (9) oy evet çıkıp geri çekimser kaldığını alaşılmasına, ikinci öneride ise (14) evet oyu çıkıp bakiyesini yine çekimser kalmalarına nazaran genel kuruluda oya sunulan her iki öneri de, gerekli asgari (15) oy sağlayamadığından reddolunmuş sayılmaları icap etmektedir. Divan Başkanlığının ikinci önerinin kabul edildiği etmektedir. Divan Başkanlığının ikinci önerinin kabul edildiği şeklindeki beyanını yukarıdaki açıklama karşısında hiçbir hukuki bağlayıcılığı yoktur. O halde, kur'anın iptali hakkında usulüne uygun bir şekilde alına genel kurul karar ortada mevcut bulunmadığına nazaran, davacının öncelikle bu talebinin kabulü ile bunun sonucuna göre de tescil talebinin de incelenip hasıl olacak neticeye nazaranbir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmediğinden karar davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarını kabulüyle hükmün bozulmasına ve davacı vekili duruşmaya gelmediğinden lehine duruşma vekillik ücreti tayinine yer olmadığına ve ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 27.10.1982 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.