 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1982/3701
K: 1982/3867
T: 13.10.1982
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Bursa As. 1. Hukuk Hakimliğince verilen 1.6.1982 tarih ve 203/430 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı ve ihbar olunanlar avukatı tarafından istenilmekle, dava HUMK.'nun 2492 sayılı Kanunla değişik 438/1. maddesi hükmü gereğince miktar veya değer sözkonusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı taraf, anonim şirketin yönetim kurulu üyelerinin seçiminin ve şirketin temsil biçiminin tescil ve ilanı hakkındaki isteğin, TTK.nun 378/1. maddesine aykırı bir surette, davalı tarafından reddedildiğini belirterek, davalı ticaret sicil memurluğu işleminin iptali ile 22.2.1982 günlü olağanüstü genel kurul toplantısında seçilmiş, yönetim kurulu üyelerinin tescili ile 26.2.1982 günlü yönetim kurulu kararı gereğince de yönetim kurulu üyeleri arasında yapılmış olan iş bölümünün ve şirketin temsil şeklinin tescil ve ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 22.2.1982 günlü olağanüstü genel kurul toplantısında, ana sözleşmenin 22. maddesi gereğince % 67 çoğunlukla yönetim kurulunun seçilmediğini, çoğunluk olayların bu madde karşısında yeterli olmadığını, bu durumun, diğer hissedarlar tarafından sicil memurluğuna ihbar edildiğini, bu nedenle tescil ve ilanın yapılmadığını ileri sürmüştür.
Mahkemece, iddia, savunma ve ilgili belgelere göre, şirket ana sözleşmesinin 22. maddesinin, Türk Ticaret Kanununun 378/1. maddesine aykırı bulunduğu, bu hükmün amir bir hüküm olduğu, mevcut oyların çoğunluğu ile alınan kararların geçerli sayılacağı, Türk Ticaret Kanunun 381. maddesine göre genel kurulun iptali için dava açılmadığı, davalının tescil ve ilan zorunluluğu bulunduğu gerekçeleriyle isteğin kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı ve davanın ihbar olunduğu hissedarlar vekilleri temyiz etmiştir.
1 - Davaya müdahale etmek isteyen ortak İ.Ö. ve arkadaşlarının (dokuz ortak) talebi mahkemece usul hükümlerine uygun bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiş ve adı geçenlerce bu karar temyiz edilmiş bulunmaktadır.
Müdahale istemi reddedilen kişi veya kişilerin temyiz hakkı olduğu öğreti ve uygulamada yerleşmiş bir biçimde kabul edilmektedir. (Y.H.G.K. 11.11.1981 gün ve 1980/11-2571 Esas, 1980/933 Karar sayılı kararı, Yargıtay kararları Dergisi Cilt 8 Nisan 1982 sayı 4 sh. 470 ve d).
Ancak müdahale etmek isteyenlerin sıfatlarına bakılacak olursa, bunların genel kurul kararına itiraz etmiş bulunan ortaklar olduğu anlaşılmaktadır.
Bir davaya müdahale için sadece hukuki yararı olması yeterli olmayıp, hakkı veya borcu davanın neticesine bağlı olması lazımdır. (HUMK. md. 53).
Oysa müdahale isteyenlerin hak veya borçlarının işbu sicil memurunun kararına vaki itiraz davası sonucuna bağlı olduğu kabul edilemez. Müdahale isteyenlerin TTK.nun 381. maddesi hükmü gereğince bağımsız olarak iptal davası açmak olanakları vardır. Aksi kabul edilirse, ortakların, TTK.nun 381. maddesi yoluna başvurmadan aynı sonucu elde etme ve anılan maddede öngörülen süre ve teminat gösterme şartlarından kurtulma neticesi doğabilir.
Diğer yandan TTK.nun 36/2. maddesine göre mahkemece dinlenecek 3. kişiler, sicil memurunun kararı ile hakları ihlal edilen kişilerdir. Oysa, sicil memurunun kararı müdahale etmek isteyenlerin haklarını ihlal etmiş olmayıp aksine onların görüşüne uygun bir karardır. Bundan başka Ticaret Sicili Nizamnamesinin TSN 44/3. maddesi de, sicil memurunun kararı veya muamelelerinden menfaatine halel gelenlerin umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurabileceğini öngörmüştür. Yukarıda belirtildiği gibi sicil memurunun kararıyla müdahale isteyenlerin menfaatlerine bir halel gelmemiştir. O esasen bu madde de 3. kişilere karara karşı dava açmak hakkı vermekte olup, kararın ve sicil memurunun yanında davaya müdahale hakkı vermemektedir.
Bu neden ve gerekçelerle müdahale etmek isteyenlerin taleplerinin reddinde bir usulsüzlük bulunmadığından müdühale etmek isteyenlerin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2 - TTK.nun 36/1. maddesi hükmüne göre sicil memurunun kararlarına karşı ilgililer mahkeme nezdinde itiraz edebilirler. TSN'nin 31/3. maddesi gereğince hükmi şahıs tacirlere ilişkin işlerde (ilgililer) tabiri şirketin yetkili organ veya temsilcilerini ifade eder. Oysa işbu itiraz davasına bakıldıkta, itiraz edenler arasında, şirketin kendisi dışında, yönetim kurulu üyesi sıfatiyle iki ortağın da itiraz edenler arasında olduğu görülmektedir. Oysa, yukarıda anılan maddeleri hükümleri gereğince bunların (ilgili) sıfatı ve binnetice itiraz hakları bulunmadığından bu iki gerçek kişinin (M.G.) ve (F.Y.) sicil memurunun kararına karşı vaki itirazlarının bu nedenle reddi gerekirken bunların isteklerinin reddedilmemesi bozmayı gerektirmiştir.
3 - A) Mahkeme, sicil memurunun kararının iptaline ilişkin kararının ana gerekçenin şirket ana sözleşmesinin 22. maddesindeki (genel kurul kararlarının hazır bulunan hissedarların temsil ettikleri sermaye miktarının ) 67'sine sahip hissedarının o husus lehine oy vermeleri ile alınabileceği) hükmünün TTK.nun 378/1. maddesindeki amir hükme aykırı olduğu, yönüne dayandırmıştır.
TTK.nun 378/1. maddesi iki yönlüdür. maddedeki "kararlar mevcut reylerin ekseriyetiyle verilir" hükmü, daha az bir oy çoğunluğu ile karar verilemeyeceği bakımından emredici bir hükümdür, ancak, oy nisabının, ana sözleşme ile daha ağırlaştırılmasına bu hüküm engel değildir. Öğreti de bu görüştedir. (Prof. Dr. Oğuz İmregün, kara Ticaret hukuk Dersleri, 1981, sh. 333; Prof. Dr. Hayri Domanıç, Anonim Şirketler, 1978, sh. 614). Esasen bu konuda kaynak kanun durumu da bulunan İsviçre Borçlar Yasasının 703. maddesi bu olanağı "Kanun veya ana sözleşmelerde aksine hüküm yoksa gerek seçimlere gerekse diğer konulara ilişkin kararlar mevcut olayların salt çoğunluğuyla verilir" hükmüyle açıkça tanınmıştır. Bu nedenlerle TTK'nun 378/1. maddesindeki oy nisabının ağırlaştırılmasına ilişkin ana sözleşme hükmü geçerlidir. ve mahkemenin aksine görüşü yerinde değildir.
B) Mahkemenin ikinci gerekçesi, TTK.nun 381. maddesi hükmü gereğince iptal edilebilir bir genel kurul kararını, süresinde iptal davası açılmazsa, kararın kesinleşeceğinden de bahisle, sicil memurunun tescilden kaçınamayacağıdır.
Genel kurul toplantısı ve alınan kararların tarihi 22.2.1982'dir. Sicil memurunun tescili red kararı ise 1.3.1982'dir. TTK.nun 381'e göre üç aylık iptal davası süresi 22.5.1982 tarihinde bitecektir. Sicil memuru ana sözleşmeye aykırı, ancak kanuna uygun tescili gerekli bir kararla karşılaştığı zaman ortakların ve 3. kişilerin yararlarını karşılaştırarak takdir hakkını kullanacak veya tescil edecek ya da tescil isteğini reddedecektir. Aynı görüşte; DR. Erdoğan Moroğlu (Anonim Ortaklıkta Genel Kurul kararlarının hükümsüzlüğü, 1967, sh. 144). Olayda, sicil memuru, ana sözleşmenin geçerli olan 22. maddesindeki oy nisabına aykırı seçim sonuçlarını tescil ettiği takdirde, tescil edilen yönetim kurulu şirket adına bir takım fiili ve hukuki işlemlere girişebilecek ve sonuçta bu genel kurul kararı iptal edilirse ilgililer ve 3. kişiler zarara uğramak tehhikesi ile karşı karşıya kalabileceklerdir. Bu itibarla sicil memurunun takdirini yerinde kullanarak tescil isteğini haklı nedenlerle reddettiğinin kabulü ile mahkeme hükmünün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 numaralı bentteki nedenlerle müdahale talebinde bulunanların temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 ve (3/A ve B) numaralı bentlerde gösterilen nedenlerle de hükmün temyiz eden Ticaret Sicil Memurluğu yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz eden Ticaret Sicil Memurluğuna iadesine ve 500 lira ilam harcından peşin harcın mahsubu ile davaya ihbar olunandan tahsiline 13.10.1982 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.