 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1982/2820
K: 1982/2734
T: 07.06.1982
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi)nce verilen 26.3.1982 tarih ve 211/1411 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı, davalı şirketin % 20 hissedarı bulunduğunu, 31.12.1980 tarihli bilanço ile kar zarar cetvelinin tetkikinde şirket sermayesinin 2/3'nün ziyana uğradığının görüldüğünü belirterek, TTK.nun 434. maddesi uyarınca şirketin tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap vermemiş, duruşma sırasında genel kurulunca sermaye artırımına karar verildiğini ve bununla ilgili işlemlere başlanıldığını beyan etmiştir.
Mahkemece, TTK.'nun 324,434 ve 436. maddeleri dayanak yapılarak, şirket sermayesinin 2/3'nün kaybı halinde dava açmak yetkisinin, şirketin yetkili organları, alacaklılara ve ilgili bakanlığa verilmiş olduğu, şirket ortaklarının dava açma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
TTK.nun 324/2. maddesi hükmüne göre, esas sermayenin 2/3'nün kaybedilmiş olması halinden şirket genel kurulu bu sermayenin tamamlanmasına veya kalan 1/3 sermaye ile yetinilmesine karar vermediği takdirde şirket feshedilmiş sayılır.
Bu madde hükmü aynı Yasanın 434. maddesi ile karşılaştırıldığında, şirket sermayesinin 2/3'nün karşılıksız kaldığının anlaşılması halinde şirketin kendiliğinden ve otomatikman münfesih sayılamıyacağı anlaşılmaktadır. ancak umumi heyet toplanmaz ve kaybedilen sermaye hakkında bir karar alınmaz ise, bu takdirde pay sahibine şirketin münfesih olduğunun tesbiti yolunda dava hakkı tanımak lazım gelir. Fakat olayda, şirketin TTK.nun 324. 391 392. maddeleri gereğince ve şekiline uygun olarak şirket sermayesinin artırılması yoluna gittiği ve davacı hariç diğer pay sahiplerinin 1/4 sermaye paylarını ödedikleri anlaşılmaktadır. Davacı da, işbu genel kurula iştirak etmiş ancak karar muhalif kalmıştır. Ortada sermayenin artırılmasına dair genel kurul kararı mevcut iken ve binnetice aynı kanunun 434/3 bendinde gösterilen sermayenin 2/3'nün kaybı durumu ortadan kalmış iken davacının artık 434. maddeye dayanarak dava açması sözkonusu olamaz. Davacı olsa olsa ve şartları varsa, sermayenin artırılmasına ilişkin genel kurul kararının iptalini isteyebilir. Bu nedenle ve gerekçelerle davanın reddine ilişkin mahkeme hükmü sonucu itibariyle yerinde görüldüğünden onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının reddi ile sonuç itibariyle doğru olan hükmün ONANMASINA, 500 lira temyiz ilam harcından peşin harcın mahsubu ile davacıdan alınmasına 7.6.1982 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.