 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1982/2669
K: 1982/3053
T: 24.06.1982
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 9. Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 21.10.1981 tarih ve 52-604 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı avukatı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 22.6.1982 gününde taraf avukatları tebligata rağmen gelmediklerinden tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, nakliyat anbarı sahibi davacıyla, kamyon sahibi davalı arasındaki 26.4.1979 günlü taşıma sözleşmesi uyarınca davalıya teslim edilen eşyaların, aracın trafik kazası sonucu devrilmesi nedeniyle tümüyle hassara uğradıklarını bildirerek tesbit bilirkişisince saptanan 113.000 liralık zararın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, yetki itiraziyle birlikte, ceza dosyasında da saptandığı gibi olayda vekiledenin hiçbir kusuru bulunmadığını bu nedenle TTK.781/1 maddesi uyarınca sorumlu olamıyacağını, hasarlı eşyanın kayıtsız ve koşulsuz biçimde mahkeme tesbiti de yaptırılmaksızın alındığını TTK.nun 788 maddesi uyarınca dava hakkının düştüğünü, kaçak nitelikli eşya hakkında tazminat istenemiyeceğini tesbit raporunu kabul etmediklerini, raporun yetersiz olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, taşıma sözleşmesi hükümlerine göre davalının her halde hasardan sorumlu olacağı Hurda haline gelen eşyaların koşulsuz biçimde teslim alınmasının dava hakkını düşürmiyeceği gerekçesiyle, tesbit bilirkişisince saptanan 113.000 liranın tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1.26.4.1979 günlü sözleşme ve teslimat fişi içeriklerine göre taşınan malın gönderen ve alıcısı dava dışı üçüncü kişilerdir. Nakliye anbarı sahibi olan davacı taşıma konusu malların maliki değildir. Hasara uğrayan malın, İzmirdeki gönderici tarafından, Ankaradaki alıcıya taşınması için davacıya teslim edildiğini; davacının ise taşınmak üzere tesellüm ettiği bu malları ara taşıyıcı sıfatıyla davalıya taşıttığı anlaşılmaktadır.
TTK'nun 787/2. maddesi hükmüne göre, taşıyıcının ara taşıyıcıya rücu davası açabilmesi, dava açan taşıyıcının bu sebeple tazminat ödemiş olması ya da bu yüzden aleyhine dava açılması koşuluna bağlanmıştır. Bu koşullar yerine gelmeden rücu hakkı doğmıyacağı anılan madde hükmünde açıklandığına göre, bu husus aktif dava ehliyetinin bir şartı olmakta ve bu nedenle de husumeti ilgilendirmesi bakımından yargılamada ileri sürülmese bile mahkemece resen, nazara alınması gerekmektedir. O halde, mahkemece öncelikle bu husus üzerinde durularak dava tarihinde anılan koşulların yerine gelip gelmediği araştırılmadan davacının dava hakkı şartları sanki mevcutmuşcasına işin esasına gerilerek davanın sonuçlandırılması yerinde görülmemiş ve hükmün bu yönden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
2 - Yukarıda açıklanan bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, yan vekilleri gelmediklerinden davalı yararına duruşma vekillik ücreti takdirine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 24.6.1982 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.