 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1982/2655
K: 1982/3009
T: 22.06.1982
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Mersin 1. Asliye Hukuk Hakimliği)nce verilen 27.10.1981 tarih ve 804/630 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalılar avukatı tarafından istenmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, davalılardan Abdo'ya ait ve diğer davalı yönetimindeki kamyon 525 torba P.V.C plakstik hammadde tormasının Mersin'den Bağdat'a nakil için teslim edildiğini ancak davalıların 100 adet torba malı zimmetlerine geçirerek mahalline teslim etmediklerini ileri sürerek malın bedeli olan 400.000 liranın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, öncelikle yetki itirazında bulunmuş esasa ilişkin savunmasındaysa malın ihtirazı kayıt ileri sürülmeden alıcısı tarafından tesellüm edildiğini, davacının TTK.'nun 788. maddesine göre dava hakkı düştüğünü ayrıca gümrük beyannamesinde tüm malın değeri 150.000 lira olarak gösterildiğini, bir kısım mali için 400.000 lira tazminat istenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, yetki itirazı reddolunduktan sonra toplanılan delillere ve belgelere dayanılarak 389.900 lira tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline, fazla talebin ise reddine karar verilmiştir.
Karar davalı vekili temyiz etmiştir.
1 - Dosya kapsamından davacının taşıma sırasında zayi olduğunu ileri sürdüğü malın maliki olmadığı, davacıya malın satıcısı yurtdışındaki firma tarafından malın alıcısı olan Bağdat'taki firmaya taşınması için teslim edildiği, davacının ise taşınmak üzere tesellüm ettiği bu malı ara taşıyıcı sıfatı ile davalıya taşıttığı anlaşılmaktadır.
TTK.nun 787/2. maddesi hükmüne göre, taşıyıcının ara taşıyıcıya rücu davası açılabilmesi, dava açan taşıyıcının bu sebeble (tazminat) ödemiş olması veya bu yüzden aleyhine (dava açılması) koşuluna bağlanmıştır. Bu koşullar yerine gelmeden (rücu hakkı) doğmayacağı anılan madde hükmünde açıklandığına göre, bu husus aktif dava elhiyetinin bir şartı olmakta ve bu nedenle de (husumeti) ilgilendirmesi bakımından yargılamada ileri sürülmese bile mahkemece resen nazara alınması gerekmektedir. O halde, mahkemece öncelikle bu husus üzerinde durularak dava tarihinde bu koşulların yerine gelip gelmediği araştırılmadan davacının dava hakkı şartları sanki mevcutmuşcasına işin esasına girilerek davanın sonuçlandırılması yerinde görülmemiş ve hükmün bu yönden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
2 - Yukarıda açıklanan bozma sebeb ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 5.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 22.6.1982 tarihinde oybirliği ile karar verildi.