 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1982/2232
K: 1982/2904
T: 17.06.1982
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Bursa An. 5. Hukuk Hakimliğince verilen 25/1/1982 gün ve 636/7 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalılar avukatı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 8/6/1982 gününde davacı avukatı Hüseyin Yıldız ile davalılar avukatları Hakkı Dağdeviren ve Fazıl Yalçın gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek kararın bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, yanlar arasında işyeri kirası konusundaki sözleşmenin 7. maddesinde "depozito adı altında ve kira bedelinin çok üstünde (550.000) lira hava parası alındığını, bu hükmün pey akçesi olarak kabul edilemiyeceği gibi, kamu düzenine aykırı niteliği nedeniyle de Borçlar Yasasının 19 ve 20 maddeleri ile 6570 sayılı yasanın 16. maddesi hükümlerine aykırı olduğunu bildirerek, sözkonusu paranın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, sözleşmenin yanların özgür iradeleriyle oluşturulduğunu, dava konusu paranın, davacının sözleşmeyle üstlendiği edimlerin güvencesi olarak ve sözleşme gereği verildiğini, işyerinin bulunduğu çarşıdaki milyarlık tesislerin olası hasar ve belirtilen giderlerin teminatı olarak tacir olan davacıdan sözleşme uyarınca depozito alındığını, ayrıca hak düşürücü sürenin de olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dava konusu paranın pey akçesi olarak değil, ilerde doğacak zarar ya da ödenmeyen karaya karşılık güvence alınmasının haksızlığını belirten herhangi bir yasa hükmü bulunmadığını, ancak, kira bedeline göre çok fazla olan bu paradan elinde tutan davacının yararlanacağı da gözetilerek, Medeni Yasanın 1. maddesinde öngörülen yetkiden de yararlanılarak, dava konusu paraya ilişkin hükmün Borçlar Yasasının 158. maddesindeki ceza koşulu teminata bağlanmış hali gibi kabul edildiği sözkonusu alacak ticari nitelikli olmadığı ve kira sözleşmesine dayalı bulunduğundan TTK.nun 24. maddesi hükmü engeli bulunmadığından B.K.'nun 161. maddesine göre indirim yapılabileceği ve indirimin hakkaniyete uygun olacağı gerekçesiyle, davacıdan alınan teminat uygun olacağı gerekçesiyle, davacıdan alınan teminat niteliğindeki paradan (400.000) lirasının % 5 faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Huküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
Dava konusu depozito, mahkemenin de kabul ettiği gibi, kiracının, kiralananı terk ettiği zaman kendisine geri verilmek koşuluyla, kiralananın hor kullanılması nedeniyle oluşacak zararın ya da yönetim giderleriyle, Belediye masraf ve vergilerinin güvencesi olarak alınmış bir paradır. Kira sözleşmesinin özel şartlar başlıklı bölümünün 7. maddesindeki, .... Bu depozito kiraya mahsup edilemez. Kiracı kiralananı terk ettiği zaman, depozito kendisine iade edilir. Bu depozitodan yönetim masraflarına iştirak bedelinden ödenmesi gereken miktar, kiralananda yapılan hasar, zarar ziyan, ödenmeyen mahalli Belediyeler vergisi karşılıkları ve emsali bedeller kesilir ve kesilen, eksilen depozito 15 gün zarfında kiracı tarafından tamamlanır. Bu tamamlamada gecikme akde muhalefttir. Akdin feshini gerektirir..." yolundaki hükümle (teminat akçesi) olarak kararlaştırılan paranın alındığı kuşkusuzdur.
Dava konusu güvence parasının dayanağı olan sözleşme hükmü tarafların serbest iradeleriyle oluşmuştur. (B.K. MD. 19) Anayasamızın 40 ve Borçlar Yasamızın 19. maddesi uyarınca tarafların serbest iradeleriyle oluşan bu teminat hükmünün geçersizliğine ilişkin olarak serbest iradeyi bozucu yasal nedenler de (Borçlar Yasası 20 - 31) dava konosu olayda sözkonusu olmadığına göre, geçerli kabul edilmesi zorunludur. Sözleşmeye aykırı davranışın yolaçacağı zararların ya da bir kısım masrafların güvencesi olarak, tarafların serbest iradeleriyle belirlenen teminat akçesi miktarının sınırlanmasına dayanak olabilecek herhangi bir hüküm yoktur. Teminat miktarının indirimi yönünden mahkemenin müdahalesinin de yasal dayanağı bulunmamaktadır.
Ayrıca, tacir olan ve TTK.'nun 20. maddesi hükmüyle öngörüldüğü gibi, ticaretine ait tüm davranışlarında basiretli bir iş adamı gibi davranmak durumunda olan davacının; ticari işletmesine ilişkin bir işyerinin kiralanması konusundaki sözleşmede öngörülen teminat aktinin miktarının yüksekliğini, sözleşmenin kurulduğu sırada gözetmesi gerekirdi. Aslında, başlangıçta yüksek gibi görülse de sözkonusu depozito; (sosyal - ekonomik) durum ve paranın satınalma gücündeki bilinen düşüş gözetildiğinde, işin özelliğine ve sağlanmak istenen güvence amacına da uygun niteliktedir.
Mahkemece davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, taraf vekilleri geldiklerinden ve aynı konuda benzer davaların duruşmalarının aynı gün yapıldığı da gözetilerek Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 4. maddesi uyarınca takdiren (2000) lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 17.6.1982 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.