Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1982/2110
K: 1982/2353
T: 17.05.1982
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Karadeniz-Ereğlisi) Asliye Hukuk Hakimliği)nce verilen 4.3.1982 tarih ve 194/123 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı avukatı tarafından istenmiş ve dosyasının incelenmesinde duruşma için gerekli tebliğat giderinin yatırılmamış olması nedeniyle HUMK'nun 2494 sayılı Kanunla değiştirilen 438/1. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddile tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra; dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacılar vekili, davalı kooperatifin 22.2.1981 gününde yapılan genel kurul toplantısında, divan başkanlığına usulsüz ve üye olmayan kişinin seçildiğini, bir tutanak düzenlenmediğini, tutanağın sonradan düzenlendiğini, bir tutanak düzenlenmediğini, tutanağın sonradan düzenlendiğini ve gerçeği yansıtmadığını oyların sayılmadığını, gündem dışına çıkıldığını belirterek iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, genel kurul toplantısının, usulüne uygun şekilde yapıldığını iddiaların doğru bulunmadığını, davacıların üyelikten uzaklaştırıldıklarını ileri sürmüştür.
Mahkemece, iddia, savunma ve ilgili belgelere göre, Kooperatifler Kanunu gereğince, genel kurul toplantısında (kongre) başkanlığına seçilen kişinin kooperatif üyesi bulunmadığından, iptaline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yukarıdaki açıklamadan da anlaşılacağı gibi, dava, (kooperatif genel kurulu kararı)nın iptaline ilişkindir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53. maddesi hükmü, kimlerin hangi koşullar altında kooperatif genel kurul kararı aleyhine (iptal davası) açabileceğini ayrıntılı bir biçimde göstermiş bulunmaktadır. Buna göre, genel kurula iştirak etmiş olan ortağın, o toplantıda alınan bir kararın iptalini istiyebilmesi için, evvelemirde muhalefetini tutanağa geçirtilmiş veya oyunu kullanmasına haksız olarak müsaade edilmemiş olması, gerekir. Bu hal, bir dava koşulu olduğu için, açılan her iptal davasında öncelikle bu hususun araştırılması lazım gelir.
Herne kadar, bir kararın keenlemyekun olduğu veya (mutlak butlan) ile sakat bulunduğu iddiaları ile açılan davalarda bu koşulların aranmasına ihtiyaç yok ise de, olayımızda böyle bir halin mevcut olduğu söylenemez. Zira, davacılar açtıkları bu davada; (Kongre başkanlığına kooperatif ortağı olmayan birisinin seçilmesi, ikinci toplantı tarihinde yanlışlık yapılması, gündemde bulunmayan hususların müzakere edilmesi) gibi nedenlere dayanarak sözü geçen genel kurul kararının iptalini istemişlerdir. Mahkemece sadece, kooperatife ortak olmayan bir kimsenin genel kurula başkanlık etmesi hali iptal nedeni olarak kabul edilmiş ve buna göre hüküm kurulmuştur. Ne var ki, gerek dava dilekçesinde ileri sürülen ve gerekse mahkemece kabul edilen nedenlerden hiçbirisi, genel kurul kararının (mutlak butlan) ile sakat bir karar olmasını, ya da (keenlemyekun karar) sayılmasını gerektirmez.
Bilindiği gibi, kararın (hiç yok) bir karar keenlemyekun addedilebilmesi için, kararın oluşması bakımından yasanın öngördüğü şart ve koşullardan hiç birisinin mevcut olmaması gerekir. Diğer taraftan, mutlak butlandan) söz edebilmek için de kararın, gerek muhtevası ve gerekse esasa ilişkin unsurları yönünden kamu düzenine, Yasanın kesin surette emrettiği hukuk kurullarına veya (adaba) ve (ahlaka) aykırı yahut konusunun imkansız olması gerekir (BK. m. 19, 20).
Olayımızda sadece (ortak olmayan kimsenin kooperatif genel kuruluna başkanlık etmesi) hali söz konusudur. Oysa ne davalı kooperatif ana statüsünde ve ne de 1163 sayılı Kanunda, ortaklar dışından bir kimsenin genel kurula başkanlık edemeyeceğine dair herhangi buurucu bir yasa hükmü mevcut değildir. Aksine, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 98. maddesinin yaptığı yollama nedeniyle, Kooperatifler hakkında da uygulama olanağı bulunan TTK.nun 375. maddesinin son fıkrası, genel kurula başkanlık yapacak kimsenin esas sözleşme ile önceden tayin edilmesine olanak vermektedir. Bu olanak neticesidir. ki, pek çok anonim şirket sözleşmelerine; (genel kurula yönetim kurulu başkanı başkanlık eder) şeklinde hükümler bile konulduğuna rastlanmaktadır. Hatta, hizipleşme haline girmiş bu nedenle de çekişme içinde olan kooperatiflerin genel kurullarına, hariçten bir kimsenin başkanlık yapması, o genel kurulun daha verimli ve daha çbuk bir sonuç elde etmesini sağlar ve çıkması muhtemel olayları da yatıştırıcı bir şekle dönüştürür, şu halde, kooperatif ana sözleşmesine, konulacak bir madde ile başkanın ismen de tayini mümkün olacak, demektir. Bu şekilde tayin edilecek kişinin mutlaka ortak olması lazım gelir görüşü kabul edildiği taktirde, o kişinin ortaklıktan ayrılması ana sözleşme değişikliğini gerektirir ki, bu hem kooperatif faaliyetlerini engeller ve hem de kooperatifin gereksiz ve hatta lüzumsuz harcamalar yapmasına yol açar. Oysa, yasa koyucunun amacı, kooperatifleri engellemek değil, onların kuruluş gayelerini gerçekleştirebilmeleri için, faaliyetlerinin düzenli ve verimli bir biçimde devamını sağlamaktadır. Bu itibarla, bir kooperatif genel kuruluna ortakların dışındaki bir kimsenin başkanlık etmesi hali, yasal dayanağı mevcut olduğu takdirde ancak iptal davasına konu olar ki, böyle bir istemin incelenebilmesi için de, Kooperatifler Kanunun 53. maddesindeki koşulların olayda gerçekleşmiş olması gerekir. Dosyaya ibraz edilen (hazurun cetveli) ve genel kurul kararından anlaşıldığına göre, her üç davacı toplantıya iştirak ettikleri halde bu yoldaki muhalefetlerini tutanağa geçirtememişlerdir. Öte yandan, oy kullanmalarına (haksız olarak) müsaade edilmediği yolunda her hangi bir iddia da bulunmamışlardır. Hasıl olan bu duruma ve davada ileri sürülen iddiaların niteliğine göre açılmış olan bu iptal davasının koşullarının gerçekleşmediği sonucuna varılmış olduğundan, mahkemece davanın reddine karar verilmemiş olması bozma nedeni sayılmıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ve ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 17.5.1982 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini