Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1982/1247
K: 1982/1407
T: 01.04.1982
DAVA : Alet Mak. Ticaret ve San. A.Ş. ile Ticaret Bakanlığına İzafeten İstanbul Muhakemat Müdürlüğü arasında çıkan davadan dolayı İstanbul As. 3. Ticaret Mahkemesince verilen 12.6.1981 gün ve 116/230 sayılı hükmü onayan dairenin 21.12.1981 gün ve 5495/5541 sayılı ilamı aleyhinde davalı avukatı tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekilleri, müvekkilleri şirketin ana sözleşmesinin 5. maddesine göre, on yıl olan müddetinin 2.1.1977 tarihinde sona ermesine rağmen bu süreden sonra da tüm faaliyetlerine devam ettiğini, böylece şirketin muayyen olmayan bir müddet için tecdit edilmiş sayılacağını, 3.5.1978 tarihli dilekçe ile davalı Bakanlığa baş vurularak şirketin müddetinin (30) yıl uzatılmasına dair ana sözleşmenin 5. maddesini değiştiren tadil tasarısı için ön müsaadenin verilmesi istenildiği halde, sürenin bitiminden evvel talepde bulunulmadığı gerekçesiyle davalının bu istemi reddettiğini, bunun üzerine 8.6.1978 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısı ile şirketin müddetinin (30) yıl süreyle uzatılmasına oybirliğiyle karar verildiğini, ancak davalı bakanlığın temdit kararının onaylaması talebini de, 9.8.1978 gün ve 21156 sayılı işlemiyle reddettiğini, bu işlemin iptali için Danıştay'a yapılan başvurunun da adli yargının görevine girdiğinden bahisle Danıştay 12. Dairesince reddolunduğunu belirterek davalı bakanlığın işleminin yasalara uygun olmadığından iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap layihasında, davacı şirketin esas mukavelesinde yazılı müddetinin sona ermesiyle TTK.nun 434/1. maddesi uyarınca kendiliğinden infisah ettiğini, bu süreden sonra vakiolan süre uzatımı değişikliğine müvekkili bakanlıkça müsaade verilmemesinin kanuna uygun olduğunu, sürenin bitiminden sonra anonim şirket mevzuunu teşkil eden muamelelere devam suretiyle zımnen temdit edilemeyeceğini ve kollektif şirketler hakkınhdaki 189. madde hükmünün anonim şirketlere tatbik olunamayacağını, ayrıca umumi heyetin de mukavelede tayin edilen sürenin bitiminden sonra uzatma kararı veremeyeceğini, diğer taraftan bakanlıkça ön müsaade verilmeden yapılan toplantının da TTK.hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporu, ticaret sicil dosyası ve toplanılan deliller dayanak yapılarak davacı şirketin kuruluşundan beri ticari faaliyetinin fiilen ve hukuken devam etmekte ollduğu, BK.nun 536. maddesine göre müddeti sona eren şirket zımnen devam etmekte ise, şirketin süresi muayyen olmayan bir müddet için tecdit edilmiş sayılacağı ve ayrıca davacı şirketin herhangi bir tasfiye yapmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm, Dairemizin 21.12.1981 gün ve 81/5495-5541 sayılı kararıyla ve statüde yazılı sürenin bitiminden sonra üçüncü kişiler bakımından herhangi bir zararın söz konusu olmardığının bilirkişi incellemesiyle anlaşılmış olduğu, şirketçe aradaki bu süre içinde faaliyete devam edilmesine göre, Ticaret Bakanlığının şirketin münfesih sayılmasına ilişkin dava konusu kararın üçüncü kişiler zararına bir sonuç doğurma olasılığı bulunduğu ve genel kurul kararıyla şirketin süresinin uzatıldığının kabulüne ilişkin mahkeme yaklaşımının doğru görüldüğü; gerekçesiyle onanmıştır.
Davalı Bakanlık vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Belirli bir süre ile kurulan Anonim Ortaklıklarda, bu sürenin bitimi TTK.nun 434. maddesinin 1. bendi uyarınca infisah nedeni sayılmıştır. Anılan yasa hükmü uyarınca, esas sözleşmede öngörülen sürenin dolmasıyla anonim ortaklık kendiliğinden sona erer. Sürenin dolmasına karşın faaliyete devam edilmesi, sürenin uzatılması ya da şirketin belirsiz süreli duruma gelmesi sonucunu doğuramaz. Ticaret Yasamızın kollektif şirketler hakkındaki 189. maddesi hükmünün sermaye şirketi ollan anonim ortaklıklara uygulanması olanağı yoktur. Yasa koyucu, anonim ortaklıklar için anılan madde hükmüne benzer bir düzenlemeyi öngörmüş değildir. Şirketin süresi uzatılmak isteniyorsa esas sözleşmede belirtilen süre bitiminden önce TTK.nun esas sözleşmenin değiştirilmesine ilişkin 386 ve onu izleyen maddeleri uyarınca sözleşme değişikliğine gidilerek ortaklığın süresi uzatılmalı ve bu karar yine sözleşmedeki süre bitmeden Ticaret Bakanlığına tastik ettirilerek tescil ve ilan edilmelidir. (Halil Arslanlı, Anonim Şirketler sh.168.169). Aksi halde sürenin dolmasıyla Anonim şirket kendiliğinden ve yasa uyarınca sona ereceğinden ve bunun sonucu olarak da tasfiye haline girmiş olacağından (TTK.438,439) fiilen işlere devam edilse bile, sürenin uzatılması ya da belirsiz süreli duruma dönüşmesinden söz edilemez. (Prof. Oğuz İmregün Anonim Ortaklıklar İstanbul 1974 sh. 351,352; İsmail Doğanay "Türk Ticaret Kanunu Şerhi" Ankara 1981 C.2.sh.990, Doç.Dr.Fahiman Tekil, Şirketler Hukuku 976, Cilt iki sh. 646-649. Kaldıki tasfiye haline giren bir anonim ortaklık, TTK.nun 439 ve 440. maddeleri amir hükmü gereği pay sahipleriyle olan münasebetlerinde dahi, ancakk tasfiye gayesiyle sınırlı olarak hükmü şahsiyetini muhafaza eder ve bu amaçla faaliyetini devam ettirir.
Davacı şirketin 13.12.1966 tarihinde ticaret sicilline tescil edilen esas sözleşmesinin 5. maddesi hükmüne göre, ortaklığın süresi 10 yıl olarak belirlenmiştir. Anılan sürenin 14.12.1976'da dolmasına karşın, söz konusu esas sözleşme hükmü değişikliğine gidilmemiştir. Bu süreden sonra ve 8.6.1978 günlü olağanüstü genel kurul kararıyla süre uzatımına gidilmişse de; açıklandığı gibi, süre bitiminden sonra uzatım kararı alma yasal olanağı yoktur. Böyle olunca TTK.nun 434/b.1 maddesi hükmünce davacı şirketin kendiliğinden sona ermiş olduğu kabulü zorunlu ve bu nedenle hükmün bozulması gerekirken hernasılsa onandığı anlaşılmakla davalı Bakanlık vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ : DAvalı bakanlık vekilinin karar düzeltme isteminin HUMK.nun 440. vd. maddeleri hükümleri uyarınca kabulüne ve Dairemizin 21.12.1981 gün ve 1981/5495-5541 sayılı onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ödediği temyiz peşin ve tashihi karar harcının isteği halinde karar düzeltme isteminde bulunana iadesine, 1.4.1982 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Gerçekten, TTK'nun 434/b.1 hükmüyle; belirli süreli anonim ortaklıklarda bu sürenin bitimi infisah nedeni sayılmıştır. ayrıca, kollektif şirketler için öngörülen ve faaliyetin sürdürülmesi halinde ortaklığın belirsiz süreli biçime dönüşeceğine ilişkin kural, anonim ortaklıklar için söz konusu edilmiş değildir. Ne varki, süre bitimini de kendiliğinden sona erme nedeni sayan TTK'nun 434. maddesi hükmünün, buyurucu (emredici) nitelikli bir kural olduğu öne sürülemez. Şirket süresinin esas sözleşmede gösterilmesi gerekmez. TTK'nun 279/b.8 ve 300/b.3 maddeleri hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden çıkan sonuç budur. (Prof. Dr. Tuğrul Ansay "Anonim Şirketler Hukuku" Ankara, 1975 sh. 45, 48; Ord. Prof. Dr. Halil Arslanlı "Anonim Şirketler" İstanbul 1961, sh. 167) Ayrıca, süre hakkındaki esas sözleşme hükmü, pay sahibine kazanılmış hak da sağlamaz. (Ord. Prof. Dr. Halil Arslanlı sh. 168) Kendiliğinden sona erme nedenlerini sayan TTK'nun 434. maddesi hükmüne karşın, anılan yasanın 435 ve 436. maddelerinde, aynı olgulardan bazılarının fesih istemine konu edildiği görülmektedir. Paydaş sayısı ve sermaye kaybına ilişkin infisah nedenlerinin, söz konusu maddelerde fesih nedeni olabileceği kabul edilmiştir. Nitekim bilimsel öğretide de, anılan hükmün buyurucu nitelikli bir kuralı içerdiği ileri sürülmüş değildir. (Bkz. Ord. Prof. Dr. Halil arslanlı, sh. 169; Prof. Dr. Tuğrul Ansay, sh. 281; Prof. Dr. Hayri Domaniç "Anonim şirketler" İstanbul 1978 sh. 1188, 168, 169; Prof. dr. Reha Poroj Prof. Dr. önal Tekinalp-Prof. Dr. Ersin Çamoğlu, "Ortaklıklar Hukuku" İstanbul 1976 sh. 110, 111, 153; Prof. Dr. Oğuz İmregün sh. 351, 352; Dr. Jur. Necati Tüzün, "Anonim Şirketler" Ankara 1962 sh. 44).
Bu yaklaşımın doğal sonucu olarak, öğretide de baskın biçimde kabul edildiği gibi; esas sözleşmede öngörülen sürenin geçmesine karşın, faaliyetini normal olarak sürdüren bir şirketin devamına karar verilebilmelidir. Yeterki, infisah üçüncü kişilerin zararına sonuçlar doğurmamış ve özellikle eylemli tasfiyeye başlanmamış olsun. (Ord. Prof. Dr. Halil Arslanlı, sh. 169; Poroy-Tekinalp-Çamoğlu, sh. 153; Prof. Dr. Tuğrul Ansay sh. 281; karşı görüş Prof. Dr. Oğuz İmregün sh. 351, 352; Doç. Dr. Fehiman Tekin "Şirketler Hukuku" 1976 C. 2.-istanbul sh. 646 vd. ; İsmail Doğanay "Türk Ticaret Kanunu Şerhi" Ankara 1981 C. 2. sh. 990)
Bilimsel Öğretide, belirli süreli şirketin bu süre sonunda tasfiyeye girmeksizin faaliyetlerine devamn etmesi halinde TTK'nun 1 ve 138. maddeleri yollaması ile Borçlar Yasasının 536/2. maddesi uyarınca ortaklığın belirsiz süreli duruma geleceği de öne sürülmektedir. (Prof. Dr. Hayri Domaniç sh. 1188, 1189, 168).
Gerçekten, tasfiyeye girmeksizin faaliyetini normal biçimde sürdüren bir anonim or9taklığın, esas sözleşmede öngörülen süre bitiminden önce oluşturacağı sözleşme değişikliği ile süresini dilediğince uzatabileceğinin tartışmasız biçimde kabul edilmesinde sakınca görmeyen bir yaklaşımın, söz konusu sürenin bitiminden sonra aynı biçimde oluşturalacak süre uzatımı değişikliğini sakıncalı bulmasının dayanağını bulmak güçtür.
Uzman bilirkişilerin doyurucu gerekçeye dayalı ve yeterli nitelikli raporlarında belirtildiği gibi; davacı şirket süre bitiminden sonra da faaliyetini normal biçimde sürdürmüş ve tasfiyesi söz konusu olmamıştır. Ayrıca, ortaklık ya da üçüncü kişiler açısından hiç bir zararlandırıcı olgu bulunmadığı gibi; kazanılmış hakları zedeleyici bir durum bulunmadığı da saptanmış durumdadır. Eş anlatımla, davacı ortaklığın devamının üçüncü kişilerin zararına olduğunu öne sürme olanağı yoktur. Şirketin ortadan kalktığını kabulde kamu yararı olduğu da söylenemez. Oysa, üretim faaliyvetini sürdüren ve bunda ortaklar ya da üçüncü kişilerin hukukunu zedeleyen herhangi bir sonuç doğmayacağı da saptanan bir ortaklığın devamında, ülke ekonomisi açısından da yarar bulunduğu açıktır.
Sözleşmede öngörülen sürenin bitiminden sonra normal faaliyet sürdürüldüğüne göre, ortadan kalkmayı kabul, üçüncü kişilerin zararına bir sonuç doğurması olasılığını da beraberinde getirecektir.
Açıklanan nedenlerle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz. Karar düzeltme isteminin reddi gerektiği görüşündeyiz.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini