 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1982/1007
K: 1982/1562
T: 08.04.1982
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Konya Asliye 2. Hukuk Hakimliğince verilen 3.12.1981 tarih ve 176-690 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 6.4.1982 gününde davalılar avukatı Kemal Şükrü Onsun gelip davacı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı ara taşıyıcıların kusurları nedeniyle ilk taşıyıcı olan davacı şirketin, taşınan malı sigorta eden şirkete kesinleşen dava nedeniyle 558.585 lira hasar bedeli ödemek zorunda kaldığını bildirerek, bunun tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, olayda vekiledenlerinin hiçbir kusuru bulunmadığını zarara yoldaki bozukluğun neden olduğunu sigortanın açtığı davayı izlemeyen kanıt sunmayan ve temyizden vazgeçen davacının bu hile ve ağır kusuru nedeniyle HUmK.nun 51. madesi uyarınca rücu hakkını yitirdiğini ayrıca bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu ve hasar miktarının gerçeği yansıtmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, HUMK.nun 51. maddesi uyarınca ihbar edilenin katılmaması halinde ihbar edenin davayı izleme zorunda olduğu ihbar yapsa bile davayı ağır kusuru nedeniyle kaybedenin rücu hakkı bulunmadığı davacı aleyhine taşıyıcı sıfatıyla açılan davanın izlenmediği gibi temyiz isteminden de vazgeçildiğinin anlaşıldığı bu ağır kusuru nedeniyle davacının rücu isteminde bulunamıyacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı şirket vekilince temyiz edilmiştir.
Sigortacı tarafından halefiyet nedeniyle açılan dava, ilk taşıyıcı davacı şirketçe ara taşıyıcı olan davalılara ihbar edilmiştir. Ancak taşınan eşyanın hasarına neden olan davalılar dava konusu hasarın TTK.nun 781. maddesinde öngörüldüğü biçimde ve "kendi kusurundan doğmayan bir sebepten ileri geldiği" konusundaki kanıtlarını sözkonusu davanın davalısı ilk taşıyıcıya vermiş değillerdir. Nitekim temyiz konusu olan bu davada da davalılarca anılan yasa hükmünde sözü edilen kurtuluş kanıtı getirebilmiş de değillerdir. O halde ara taşıyıcı olan davalılar TTK.nun 781/1 maddesi hükmü uyarınca eyşanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim olunduğu tarihe kadar geçen müddet içinde uğradığı zarardan esasen sorumlu olacağına göre; ilk taşıyıcının aleyhine açılan davayı izlememesi ve temyiz isteminden vazgeçmesi sözü edilen sorumluluk açısından sonucu etkiler nitelikte değildir. Bu nedenle anılan davanın ilk taşıyıcı olarak davacı şirketin ağır kusuru yüzünden sorumlulukla sonuçlandığı ve rücu hakkının bulunamıyacağını kabul doğru görülmemiştir.
Mahkemece, işin esasına girilerek davalıların sözkonusu hasardan dolayı sorumlu olacakları miktarın saptanarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı şirket yararına BOZULMASINA davacı şirket vekili gelmediğinden davacı yararına duruşma vekillik ücreti takdirine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 8.4.1982 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.