 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1982/2149
K: 1982/2439
T: 03.05.1982
DAVA : Davacı, trafik kazasında ölen sigortalı işçinin hak ve sahiplerine yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, gerçekleşen Kurm zararı 106.404.05 TL.'nın davalılardan Ali'den tahsili ile davacı kurum'a edinmesine ve diğer davalı hakkındaki davanın da reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmü dayandığı gerektici nedenlere göre, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı Kurum, Bağ-Kur sigortalısı Halil'in davalılardan Turizm ve Tanıtma Bakanlığı'na ait olup, diğer davalı Ali yönetimindeki kamyonun çarpması sonucu ölmesi nedeniyle Kurumca yapılan giderler ile bağlanan gelire ait peşin sermaye değerlerinin adı geçen dayvalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, kamyon sahibi Bakanlığın olayda suç sayşılır bir eylemi olmaması nedeniyle hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
Olayda önemli olan hukuksal sorun, 1479 sayılı Yasanın 63. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmesi durumunda adam kullanan kimsenin de sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Bu durumda ise, öncelikle Kurumun rücu hakkının dayandığı temel ilkenin saptanması gerekir. Gerçekten Kurum'un bu tür davalardaki rücu hakkı, ardalık (haleflik) esasından kaynaklanmaktadır. 31.03.1954 gün, 17/10: 29.06.1960 gün, 13/15 ve 17.01.1972 gün, 2/1 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararlarında da açıkca belirtildiği gibi, ardıl (halef) yerine geçtiği kişinin hak ve yetkileriyle donatılmış olarak, yaptığı ödemeleri isteyebilme hakkına sahiptir. Bu olayda Bağ-Kur sigortalısının adam kullanana BK.'nun 55. maddesi gereğince başvurma hakkı bulunduğuna göre Kurumun bu sınır içerisinde ve anılan madde çevresinde kullanılan adamın eyleminin suç niteliğini taşıdığı durumlarda, yapmış olduğu yardımların tutarını bu maddeye dayanarak istemesine engel bir hak olmamak gerekir. Aksinin kabulü prim ödemek suretiyle bir katkısı olmayan kullandığı adamın faaliyetinden yararlanan adam kullananları nedensiz zenginleştirme sonucunu doğurur.
Diğer yandan, 1479 sayılı Yasanın 63. maddesinin Hükümet gerekçesindeki, üçüncü bir kimsenin suç sayılır davranışı sonucu Kurumca yapılacak yardımların özel hukuk hükümlerinin sağladığı imkanlardan yararlanarak rücu edilmesi öngörülmüş ve madde buna göre kaleme alınmıştır. Şeklindeki açıklık dahi Kurum'un özel hukuk hükümleri içerisinde rücu alacağnıın bulunduğunun kanıtıdır. BK.'nun 55. maddesinin ise, özel hukuk hükümlerinde olduğu açıktır.
Bu nedenle, mahkemece bu maddi ve hukuki olgular ve amaca göre yorum gerektiği ilkesi gözönünde tutulmaksızın, maddenin hukuk tekniği bakımından başarılı olduğu iddia edilmeyerek yazılış biçimine dayanılarak yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozna nedenidir.
3- Davada, sigortalının kızı Sevim'e bağlanan gelirlerin peşin sermaye değeri de rücuan istenildiğine göre bu konuda olumlu olumsuz bir karar verilmemesi de kezalik usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün, yukarıda gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA) 03.05.1982 gününde oybirliğiyle karar verildi.