 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1981/9-929
K: 1983/1044
T: 28.10.1983
506/m.26,73
Taraflar arasındaki "maddi ve manevi tazminat" davasıdan dolayı yargılama sonunda ( Bakırköy İş Mahkemesi )nce davanın reddine dair verilen 24.10.1980 gün ve 1978/545-1980/503 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 30.1.1981 gün ve 1980/15671- 1981/1200 sayılı ilamıyla; ( .. Miras bırakanın iş kazası sonucu ölümü nedeniyle açılan maddi, manevi tazminat davası mahkemece kusurun tamamının miras bırakanda olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Bilirkişi raporlarında esas itibarıyla miras bırakanın olay sırasında iş emniyeti görevlisi olduğu noktasından hareketle kusurlu bulunmuştur. Gerçekten miras bırakana bu nedenle kusur izafesi isabetlidir. Ancak, olay sırasında miras bırakanın üzerine çıktığı kamunda mekanizmasında İş Kanununun 73 ve İş Güvenliği Tüzüğü hükümleri uyarınca alınması gereken tedbir bulunup bulunmadığı, varsa bunların alınıp alınmadığı yeterince araştırılmıştır. Bu yönden gereken araştırma ve inceleme yetkili bir kurula incelettirilerek varılacak sonuç uyarınca karar verilmek gerekirken eksik inceleme ile yetinilmesi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle; yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
KARAR : Dosya arasındaki belgelere ile tanık anlatımlardan davacıların murisinin, davalıya ait işyerinde trafo bakım işi yapılmakta iken iş emniyeti görevlisi olarak bulunduğu, bakımı yapılan trafoya 5 metre kadar mesafede bulunan ve daha önce bakımı yapılan diğer bir trafo yanına giderek onun yağ kaçırıp kaçırmadığını kontrol etmek istediği sırada cerayana kapıldığı ve hastaneye götürülmekte iken yolda öldüğü anlaşılmaktadır. İş Kanununun 73. maddesi gereğince her işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve güvenliğini sağlamak için gerekeni yapmak, bu husustaki şartları, araçları noksansız bulundurmakla yükümlüdür. Bunun yanısıra da, işçiler bu yoldaki usuller ve şartlara uymak zorundadırlar. Sözkonusu trafo bakım işinin ağır ve tehlikeli işlerden olduğu kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde ortadadır.
İş Kanununun 73. maddesi gereğince alınması gereken asgari önlemlerin neler olduğu İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü'nde gösterilmiştir.
HUMK.nun 286. maddesi gereğince bilirkişinin rey ve mütalaası, hakimi bağlamaz. Aynı Kanunun 284. maddesi gereğince hakim, gerçeğe ulaşmak için gerek görürse, önceki ya da yeniden seçeceği bilirkişiden tekrar inceleme isteyebilir. Bilirkişi incelemesinde olaya etkili bütün unsurlar dikkate alınmak gerekir. Oysa mahkemece yaptırılan inceleme sırasında davacıların murisine ait işyeri şahsi dosyası getirilip, murisin eğitim durumu, şimdiye kadar çalıştığı yer ve işler, iş için gerekli eğitim yapılıp yapılmadığı, sorunun olup olmadığı saptanmamış; raporda mücerret kuvvetli akım elektrik dağıtım tesisatının bakım ve işletmesine dair talimatname, elektrik tesislerinde Emniyet Yönetmeliği ve İş Güvenliği Tüzüğü'ne uygun olarak bakım işleminin yapıldığı belirtilmiştir. Bilirkişi raporu davacıların itirazlarını ve bilhassa Adli Tıp Meclisi'nin 25.2.1980 tarihli mütalaasında yer alan "...olayı müteakip hemen gerekli ciddi tıbbi tedavinin tatbiki halinde ölümün önlenebilmesinin de mümkün olabileceği; işyerinde ciddi tedbirler alınması ve buralarda gerekli sağlık ekip ve malzemesi bulundurulması gerektiği.." yönündeki görüşleri karşılayacak güç ve açıklıkta değildir. Rapor, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü'nün 105. maddesi yönünden de bir bulguyu tesbit etmediği gibi, bu yönde bir tartışmayı da taşımamaktatır. Oysa olayda özellikle üzerinde durulacak yön sözkonusu iş yerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği tüzüğü'nün 105. maddesinde gösterilen tedbirlerin alınması gerekip gerekmediği; alınsaydı, bunun olaya etki derecesidir. ki, bu da özel tıbbi bilgiyi gerektirecek bir olgudur. Bu yön yalnızca elektrik, makina mühendisi ve iş güvenliği uzmanından kurulu bilirkişi kurulunun uzmanlıkları dışında olan bir konudur. Bu dahi bilirkişilerin mütalaalarına itibar edilmemesi gerektiğini ortaya koyar.
Şu halde; davacıların murisine ait işyeri şahsi dosyası getirtilip, durumu açıklığa kavuşturulmalı, olayın özelliği de dikkate alınarak ilkyardım konusunda bir tıp uzmanı, bir iş güvenliği uzmanı ve bir de elektrik mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulundan kanun ve tüzüklerin koydukları emredici tedbirlerle, bunların dışında kalıp, gerekli olan sair tedbirlerin neler oldukları Yargıtay denetimine de imkan verecek şekilde açıkça tesbit olunduktan sonra, bunların işverence etkisiz şekilde alınmış olup olmadıkları, özellikle yukarıda denildiği gibi, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü'nün 105. maddesinde gösterilen hususlar, Adli Tıp Meclisi mütalaası da dikkate alınarak tartışılmak suretiyle, olayda davalıya atfı kabil bir kusurun veya kaçınılmazlık halinin bulunup bulunmadığı yönünden rapor alınıp, işverenin kusursuz ( tehlik ) sorumluluğu da dikkate alınarak, sonucu çevresinde bir karar verilmek gerekirken, davanın reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır, bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, yerel mahkemenin direnmeye ilişkin kararının yukarıda gösterilen sebeplerle HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.10.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.