Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1981/986
K: 1983/691
T: 17.06.1983
DAVA : Taraflar arasındaki "tesbit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kayseri İş mahkemesince davanın reddine dair verilen 12/12/1979 gün ve 1979/326-525 sayılı kararın incelenmesi davacılar tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 29/4/1980 gün ve 1980/1990-322 sayılı ilamı : (... Dava Emekli Sandığına tabi hizmeti ile Sosyal Sigortada geçen hizmet süresinin birleştirilmesi ve ölüm sigortasından aylık bağlanması istemine ilişkin olup yasal dayanağı 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 66/d maddesi ile 1214 sayılı yasanın 3. maddesidir. Anılan maddelerdeki uyuşmazlık belirgin biçimde aynı yasanın 134. maddesi hükmü gereğince iş mahkemelerinde veya görevlendirilmiş asliye hukuk mahkemelerinde çözümlenmesi gerekir. Öbür yandan davalı Emekli Sandığı davacıların miras bırakanı Mehmet Farsak'ın beyannamesi bulunmadınğından Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilecek hizmeti olmadığını ileri sürmüştür. Şu duruma göre davacılar miras bırakan Mehmet'in Yahyalı Fidanlık Müdürlüğünde 14/4/1957 ila 8/2/1961 tarihleri arasında çalıştığını ve emekli aidatının kesildiğini gösterir listenin düzenlendiğinin saptanması ve çalıştığı kurumca Emekli Sandığına beyannamesinin gönderilmesinin temini için önel verilmesi başka bir anlatımla idare ve yapısal olanaklardan yararlanmalarının sağlanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
KARAR : Davacılar murislerinin davalı kurumlara tabi hizmetlerinin tesbit ihya ve birleştirilmesi sonucu 506 sayılı kanun gereğince ölüm sigortası tahsis şartlarının var olduğu hususlarının ayrı ayrı saptanmasına karar verilmesini istemişlerdir.
Davacıların asıl amacının ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tesbiti olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Böyle bir isteğin yasal dayanağı 506 sayılı kanunun 66. maddesidir. Bu konuda bir karar verilebilmesi için ilk önce bir hizmet birleştirmesi gerekip gerekmediğini belirlemek zorunmu olacaktır.Bunun içinde 228 sayılı Kanunda yazılı sandıklarda geçen ayrı ayrı hizmetler olup olmadığının belirlenmesi icap eder. Bu isteğin yasal dayanağı da 1214 sayılı kanunun 3. maddesidir. Zira bu madde ile hizmetler birleştirilecek ve hizmet sürelerinin toplamı üzerinden son ayrıldığı kurumca kendi mevzuatına göre aylık bağlanacaktır. Son kurum Sosyal Sigortalar Kurumudur. Bu kurumun uygulayacağı mevzuat 506 sayılı kanundur. Öte yandan 1214 sayılı kanun 506 sayılı kanunun tamamlayıcısıdır. Birleştirilecek hizmetlerden bir kısmının T.C. Emekli Sandığına tabi olarak geçmesi anılan sandığın katılma payını T.C. Emekli Sandığına tabi olarak geçmesi anılan sandığın katılma payını S.S. kurumuna ödeyip ödememesi kanunla kurulu sandıklar arasındaki bir uyuşmazlık olup son sandığın hizmet birleştirmesine engel teşkil etmez.
Her iki sandıkta primi alınmış hizmet varsa son sandık hizmetleri birleştirmeye mecburdur. Sandıklardan birinde geçmiş hizmetin ihyasına ilişkin isteğin yasal dayanağı dahi yukarıda niteliği açıklanan 1214 sayılı konunun 10. maddesidir.
Şu halde; bu davada baskın yön ölüm aylığı bağlanması gerekip gerekmediğinin belirlenmesidir. İhya ve birleştirme bu asıl isteğe bağlı yan sorunlardır. Bu isteklerin tümü için 506 sayılı kanun madde 134 uyarınca iş mahkemeleri görevlidir.
Dava ekonomisine ilişkin olarak Anayasanın 141/3 maddesinde yer alan " davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir" hükmü dahi, yerel mahkemenin kabulünün aksine, davaların hak almayı geciktirecek ve zorlaştıracak biçimde parçalanmasına, davanın değişik kesimlerini değişik yargı yerlerinde görülmesi yollu bir görüşün kabulüne engel teşkil etmektedir.
Öte yandan davacıların miras bırakanın 1/4/1957-8/2/1961 tarihleri arasından Yahyalı Fidanlık Müdürlüğünde T.C. Emekle Sandığına tabi çalışmalarının ve bu dönemde emekli aidatının kesildiğinin saptanması mahkemenin görevidir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 379. maddesi uyarınca mahkeme eksik gördüğü tahkikatı bizzat ikmal ve itmam edebilir" Mahkeme yazılarını cevaplamak zorunludur. Engellemenin cezai ve hukuksal yaptırımları vardır. Kaldı ki T.C. Emekli Sandığı bu davada taraf olduğundan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 234 maddesine göre yön temince isticvap edilmesi ve isticvap konularına cevap vermediği takdirde ikrar etmiş sayılması olanağı da mevcuttur.
Herhalde T.C. Emekli Sandığının sözü edilen hizmet tesbitini engellemesi Danıştayın görevli kılınmasını gerektirmez ve yerel mahkemenin aksine bir görüşle görevsizlik kararı vermesi isabetli sayılamaz.
O halde mahkemece yapılacak iş; işin esasına girerek 1214 sayılı Kanunun 3; 228 sayılı Kanuna göre lehte hükümler içeren değişik madde 10;506 sayılı Kanun madde 66 çevresinde gerekli araştırma ve incelemeyi yapmak ve hasıl olacak sonuç uyarınca karar vermekten ibarettir.
Açıklanan gerekçelerle yerel mahkemenin görevsizlik kararında direnmesi usul ve kanuna aykırı olup direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararından ve yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı BOZULMASINA, davalı S.S. kurumuna yönelik temyiz itirazları yönünde oybirliğiyle davalı Emekli Sandığı Genel Müdürlüğüne yönelik temyiz itirazları yönünden ise oyçokluğuyla 17.6.1983 gününde karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Muris Mehmet Fersak'ın 11.4.1957 - 8.2.1961 tarihleri arasında T.C. Emekli Sandığına, 24.9.1962 - 23.9.1965 tarihleri arasında Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olarak çalışıp, 12.10.1965 tarihinde öldüğü, 228 sayılı Kanunun 3. maddesi gereğince hizmetleri birleştirilerek 506 sayılı Kanunun 66/D maddesi gereğince ölüm aylığı bağlanması için hak sahipleri tarafından Sosyal Sigortalar Kurumu aleyhine dava açıldığı, bütün yazışmalara rağmen T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünce "Sandığımız iştirakçilerinden iken vefat ettiği anlaşılan Mehmet Fersak'ın 228 sayılı Kanuna göre beyannamesi bulunmadığından Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilecek hizmeti bulunmamaktadır" şeklinde cevap verilmesi üzerine, T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü ve Sosyal Sigortalar Kurumu aleyhine, murisin Emekli Sandığına tabi çalışma süresinin tesbiti, ihya ve birleştirme sonucu 506 sayılı Kanunun 66. maddesi gereğince ölüm aylığı bağlama koşullarının gerçekleştiğinin saptanması için yine hak sahipleri tarafından bu davanın açıldığı, mahkemece, Danıştay'ın görevli olduğu görüşü ile dava dilekçesinin red edildiği ve bozma kararına karşı da direnildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Gerek Sosyal Sigortalar Kurumunun, gerekse mahkemenin sorması üzerine, T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünün - 228 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince 1 yıllık süre içinde beyanname verilmediğinden birleştirilecek hizmeti yoktur - şeklindeki cevabı idari bir işlem niteliğinde olup, açılan tesbit davası sonucu verilecek karar idari işlemin iptali sonucunun doğuracağından çözümlenmesi gereken sorun, bu uyuşmazlığın idari yargı yerinde mi, yoksa adli yargı yerinde mi çözümleneceği noktasında toplanmaktadır.
T.C. Anayasasının 142. maddesine göre "mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri işleyişi ve yargılama usulleri Kanunla düzenlenir. 2577 sayılı idari yargılama usulü Kanununun 2. maddesinde idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırları belirtilmiştir. İdari dava türlerinden bir tanesi de anılan maddenin 1. a bendinde yazılı olduğu gibi, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep. konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarıdır. 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin kuruluşu ve görevleri hakkındaki Kanunun 5. maddesinde idari mahkemelerin görevleri sayılmış olup, bunlar arasında iptal davalarında bulunmaktadır.
5521 sayılı İş Mahkemelerinin kuruluş ve görevleri hakkındaki Kanunun 1. maddesinde İş Mahkemelerinin görevleri "İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesi 5018 sayılı Kanunun 4. maddesinin (E) fıkrasına göre sendikaların açacakları ve bu sıfatla aleyhlerine açılacak hukuk davaları İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalar" olarak belirlenmiştir. Bazı kanunlar, o Kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların hangi yargı yerinde çözümleneceğine dair görevle ilgili hükümler getirmiştir. Örneğin; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 134. maddesine göre "Bu Kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemeler de görülür. Ne var ki gerek 228, gerekse bu kanunu değiştiren 2829 sayılı Kanunlarda hizmetlerin birleştirilmesinden çıkacak uyuşmazlıkların hangi yargı yerinde çözümleneceği konusunda özel bir görev hükmü bulunmamaktadır. Bu nedenle genel görev kurallarının uygulanması ve görevli mahkemenin genel görev kuralları ile saptanması gerekir.
228 sayılı Kanunun 3 ve bu kanunu değiştiren 2829 sayılı Kanunun 4 ve 8. maddelerine göre "Kurumlara tabi çeşitli işlerde çalışmış olanların hizmet süreleri, aynı tarihlere raslamamak kaydı ile; bu kanuna göre aylık bağlanmasına hak kazanıldığında birleştirilir. Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden ilgililere, son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde, fiili hizmet süresi fazla olan Kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu Kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanır"
5.12.1977 tarihli ve 4/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında açıklandığı üzere, mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgili olup kıyas veya yorum ile genişletilmesi, yahut değiştirilmeleri mümkün bulunmamaktadır. Şayet Kanunda açıklık yoksa görev Genel Mahkemelere aittir. 23.5.1980 günlü ve 11/20 Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi istisnai hükümlerin dar olarak yorumlanması yoruma ilişkin bir temel kuraldır. Şu duruma göre iş mahkemelerinin görevleri istisnai nitelik taşıdığı için görevlerinin geniş yoruma değil, dar yoruma tabi tutulması asıldır. (Yargıtay Kararı 8.12.1982 tarih, 4/4 sayılı)
O halde, görevli yargı merciinin belirlenmesinde bu ilkeler gözönünde tutulmalıdır.
Uyuşmazlık 506 sayılı Kanunun 66/D maddesinden değil, 228 sayılı Kanunun 3 ve bu Kanunu değiştiren 2829 sayılı Kanunun 4 ve 8. maddelerinden kaynaklanmaktadır. T.C. Emekli Sandığına tabi hizmet süresi bildirildiğinde veya bu uyuşmazlık çözümlendiğinde - Sosyal Sigortalar Kanununa tabi hizmet süresinde uyuşmazlık bulunmadığından - 506 sayılı Kanunun 66/D maddesi unsurları varsa Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanacaktır. Uyuşmazlık T.C. Emekli Sandığına tabi. 228 sayılı Kanunun 3 veya bu Kanunu değiştiren 2829 sayılı Kanunun 4 ve 8. maddesi gereğince birleştirilecek hizmet süresi bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır ve T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü ile hak sahipleri arasındadır. İlgilinin son ayrıldığı Kurum veya 2829 sayılı Kanunla yapılan değişikliğe göre son 7 yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan Kurum kendi mevzuatına göre aylık bağlayacak, diğer Kurumlarda, birleştirilen hizmet süreleri toplamına göre kendilerinde geçen hizmet süresiyle orantılı olarak bağlanan aylığa katılacaklardır. Anılan maddelere göre gelir bağlayacak T.C. Emekli Sandığı olması halinde 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre gelir bağlanacak, dava konusu olan uyuşmazlık 5434, 2577 sayılı Kanunlar gereğince idari yargı yerinde çözümlenecektir. Gelir bağlayacak Kurum. Sosyal Sigortalar Kurumu olması halinde aynı uyuşmazlığın bu defa İş Mahkemelerinde çözümlenmesi için görevle ilgili açık bir hüküm bulunması gerekir. Hizmetlerin birleştirilmesinden doğan aynı uyuşmazlığın bazan idari yargı yerinde, bazan İş Mahkemelerinde çözümlenmesinin kabulü anılan tevhidi içtihat kararına ve Mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgili olup kıyas ve yorumla genişletilmesi, yahut değiştirilmesi mümkün bulunmadığı, istisnai hükümlerin dar yorumlanması gerektiği ilkelerine açıkça aykırı olduğu ortadadır. Çapraz görev sisteminin kabulü için - Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü ile hak sahipleri arasında birleştirilecek hizmet bulunup bulunmadığının tesbiti davalarının aylık bağlıyacak Kurumun mevzuatına göre bazen idari yargı yerinde, bazen İş Mahkemelerinde görüleceği konusunda - açık cevaz aranır. İdari yargı yerinde görülecek bir davanın irtibat nedeniyle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 43 ve müteakip maddelerine dayanılarak İş Mahkemesinde görülmesi mümkün değildir. Hizmetlerin birleştirilmesinden doğacak uyuşmazlıkların hangi Kurum ile olduğu ve türüne göre görevli mahkemeler - görevle ilgili genel hükümler açısından - belirleneceğinden (örneğin Emekli Sandığı ile hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklarda, 5434 ve 2577 sayılı Kanunlar gereğince idari yargı yeri, Sosyal Sigortalar Kurumu ile hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklarda 506 sayılı Kanunun 134 ncü maddesi gereğince İş Mahkemeleri) yasa koyucu gerek 228 sayılı, gerekse bu Kanunu değiştiren 2829 sayılı Kanunda görevle ilgili hükümler getirmemiştir. Sosyal Sigortalar Kurumu ve Emekli Sandığı ile hak sahipleri arasındaki uyuşmazlığın aylık bağlayacak Kurum mevzuatına tabi olarak bazen idari yargı yerinde, bazen İş Mahkemelerinde görülmesinin hiç bir yasal dayanağı yoktur.
Davaların mümkün olduğu kadar çabuk sonuçlandırılması Anayasa buyruğudur. Ne var ki mahkemelerin görev ve yetkilerinin Kanunla düzenleneceği de bir Anayasa hükmüdür. Davaların en kısa zamanda sonuçlandırılması amacına yönelik olarak görev kuralları genişletilemez, değiştirilemez, geniş yorum yapılamaz.
Emekli Sandığı ile hak sahipleri arasındaki uyuşmazlık idari yargı yerinde çözümlendikten sonra idari yargı merciinin kararına göre Emekli Sandığına tabi birleştirilecek hizmet bulunup bulunmadığı ve Sosyal Sigortalar Kurumundaki hizmetleri ile birleştirilmesi halinde ölüm aylığına hak kazanıp kazanmadıklarının saptanması gerekir. Emekli Sandığı ile hak sahipleri arasındaki uyuşmazlık idari yargı yerinde giderilmedikçe mahkemeler idareyi bağlayıcı, bağlanacak aylığa katılmaya, muayyen bir eylem ve işleme zorlayıcı nitelikte karar veremez.
Uyuşmazlık 506 sayılı Kanundan değil, 228 sayılı Kanundan kaynaklandığından 506 sayılı Kanunun 134. maddesine dayanılarak Emekli Sandığı aleyhine açılan davaya adli yargı yerinde bakılamaz. 5521 sayılı Kanunda. Emekli Sandığı ile sigortalılar ve hak sahipleri arasında çıkan uyuşmazlıkların İş Mahkemelerinde görüleceğine dair açık veya üstü kapalı herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. 228 sayılı Kanunda da bu tür davalara İş Mahkemelerinde bakılacağına dair özel bir görev hükmü olmadığına göre, anılan tevhidi içtihat kararında belirlenen ilkeler dikkate alındığında, bu tür davalar da, İş Mahkemelerinin görevli olmadığı açık-seçiktir.
Bu nedenle mahkeme kararının Emekli Sandığı ile ilgili bölümü sonucu itibariyle doğru bulunduğundan Emekli Sandığı ile ilgili görevsizlik kararının onanması gerektiği görüşündeyim.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini