 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1981/94
K: 1983/1166
T: 16.11.1983
DAVA : Taraflar arasındaki tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İskenderun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 13.3.1980 gün ve 30-135 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay İkincie Hukuk Dairesi'nin 9.6.1980 gün ve 4598 - 4730 sayılı ilamıyla (... 1 - HUMK.nun 86. maddesi gereğince davacı davasını tenkis biçiminde islah etmiştir. Bu durumda, davacıya 17.6.1977 günlü oturumda, masraf yatırması için usulen mehil verilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken davacıdan olumlu veya olumsuz bir cevap alınmadan masraf yatırmadığından söz edilerek davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
2 - Davadan evvel satış yapılan kişinin, dava sırasında davacı tarafından davaya dahil edilmesi için yapılan tebligat yeni bir dava niteliğinde bulunmadığından davacıya adı geçenler hakkında yeni bir dava dilekçesi düzenleyerek tebliğ ettirmesi için mehil verilmesi gerekir. Bu yönün gözetilmemiş bulunması da bozmayı gerektirir.
3 - İddia olunan nitelikte davanın açılmasında tüm mirasçıların davaya katılmaları zorunlu bulunmadığından mahkemenin bu yöne ilişkin yanlış takdirine değinilmekle yetinilmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşündü:
KARAR : Özel daire bozma ilamında da açıkça vurgulandığı veçhile davacı, Usulün 83 ve onu izleyen maddelerinden yararlanmak suretiyle davasını ıslah ederek tenkis davasına dönüştürülmüştür. Usulün 86. maddesi hükmünce ıslahın geçerli olması için ıslah eden tarafın ıslah tarihine kadar olan dava giderleriyle diğer taraf için takdir olunacak zarar ve ziyanı davada mahkum edilmiş gibi derhal mahkeme veznesine ödemesi lazımdır; aksi halde ıslah yapılmamış sayılır. Ancak, ıslah edenin karşı tarafın zarar ve ziyanını ödeyebilmesi için, bunun karşı tarafça talep ve mahkemece de takdir edilmesi gerekir. Dava giderlerine gelince, bunların kapsamının neden ibaret olacağının, özellikle mahkemece belirlenmesi ve bu yönün kaleme bırakılmaması zorunludur. Usulün 86/1. maddesi hükmü bu masraf ve zararların derhal yatırılacağını bildirilmekte ise de mahkemenin öncelikle yatırılacak paranın miktarını tesbit etmesi ve bundan sonra da ıslah edene bu parayı yatırması için uygun bir süre vermesi gerekir. Anılan madde hükmünün, Yargıtay uygulamaları ve bilimsel görüşler doğrultusunda bu şekilde anlaşılması ve uygulanması zorunludur.
Temyize konu bu olayda, davacının davasını ıslah etmesini izleyen 12.10.1977 günlü oturumda, davalılar vekili çok açık bir şekilde davacının ıslah gününe kadar gerçekleşen masrafları mahkeme veznesine yatırması gerektiğini bildirmiştir. Bu durumda mahkemece, yukarıda anılan ilke ve istek doğrultusunda giderler tesbit edilip, yatırması için davacıya uygun bir mehil verilmesi ve hasıl olacak sonuca göre işlem yapılması gerekirken davalılar vekilinin sadece mahkeme giderlerini istediğinden, bunların ise davacının kaleme başvurması halinde kalemce tesbit edilebileceğinden söz edilerek bozma ilamının 1. ve 2. bentlerine karşı direnmek suretiyle davanın reddi cihetine gidilmiş olması usül ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü, ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA 16.11.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.