Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1981/89
K: 1982/523
T: 26.05.1982
DAVA : Taraflar arasındaki "tapulama tesbitine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Mersin Tapulama Mahkemesi)nca davanın reddine dair verilen 18/1/1980 gün ve 63-21 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 29/4/1980 gün ve 4947-5306 sayılı ilamıyla; (...Nizalı 57 sayılı parselin krokisinde yeşil boya ile taranmış olan bölümün, davacının dayandığı ve dava dışı olan 226, 227 ve 225 sayılı parsellere de revizyon gören tapu kaydının kapsamında kaldığı yönünde bir uyuşmazlık bulundığı gibi; bu yön mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi düşüncesi ile saptanmıştır. Uyuşmazlık, davacı tarafın davalıya yaptığı tapu dışı satışın geçerli olup olmadığı yönünde toplanmıştır. tapu kaydının maliki olan davacının miras bırakanı Abdülkadir, Medeni Kanunun yürürlüğe girdiği günden sonra ölmüştür. Davacıdan başka mirasçıları da vardır. Ölüm gününe göre terekesi mirasçılarına iştirak halinde geçmiştir. İştirak halinde paydaşlardan bir kısmının yaptığı satışa değer verilemez. Dayanılan satış vaadi senedinde davacı paylaşmadan söz etmemiş, nizalı parselde miras bırakanı Abdülkadir'den gelen payını davalı tarafa sattığını iddia etmiştir. Davalı taraf ise, Abdülkadir'in ölümünden sonra mirasçıları arasında tapu dışı paylaşma yapıldığını ve nizalı parselin davaya konu edilen bölümü ile diğer bir kısım taşınmazların satıcı olan davacının payına isabet ettiğini savunmuşlardır. Mahkemece ortak miras bırakandan kalan diğer taşınmazlara ait tapulama tutanakları getirtilmemiştir. 225, 227 ve 226 sayılı parselin tesbitleri paylaşmaya göre yapılmış ise de; yapılan bu tesbitlere karşı diğer paydaşlar tarafından tapulama mahkemesinde dava açılmıştır. Hal böyle olunca paydaşlar tarafından açılan o davaların sonucu beklenmek ve sonucuna göre bir karar verilmek gerekir. Mahkemece bu yön gözetilmeden ve paylaşmanın yapılıp yapılmadığı kesinlikle saptanmadan satın alamaya değer verilerek parselin temyize konu edilen bölümünün davalı taraf adına tesciline karar verilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR: 1) Gerek özel daire bozma ilamında ve gerekse direnme kararında dava konusu taşınmazın davacı ile davaya dahil olmayan diğer paydaşlar arasında iştirak halinde mülkiyet şeklinde bulunduğu benimsenmiştir.
Gerçekten, dava konusunu oluşturan taşınmazın davacının miras bırakanı İsa oğlu Abdülkadir adına 13/2/1951 tarih ve 15 numara ile tapuda müseccel bulunduğu ve tapuda malik görülen Abdülkadir'in 1953 yılında (yani Medeni Yasanın yürürlükten sonra) öldüğü ve geriye davacıdan başka eş emine ile oğlu Razaman'ın kaldığı dosya münderecatı ile anlaşılmaktadır.
Bilindiği gibi; iştirak halinde mülkiyet, aralarında bir ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir eşyaya birlikte malik olmaları durumudur. Bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği ve özellikle eşya üzerinde ortakların doğrudan doğruya hakları yoktur; mülkiyet ortakların bütününe (tümüne) aittir. İştirak halindeki mülkiyette ortaklık tasfiye oluncaya kadar hak sahibi olan, kurulan ortaklıktır. Ortaklardan herbirinin ise ayrı birer mal sahibi niteliği yoktur. Diğer bir ifade ile bu tür mülkiyette mülkiyet hakkı, ortaklar yönünden bir bölünmeye konu olmadan bütün olarak ortakların hepsine aittir. Birliği meydana getiren kişilerin hepsi bir arada hak sahibi durumundadır; bu mülkiyette malikler paydaş değil ortaktır; çünkü, maliklerin belli mülkiyet payları ayrılmış değildir. MK.nun 629. maddesinde deyimini bulan ve (...ortaklardan her birinin haklarının o eşyanın bütününe yaygın olaracağına...) ilişkin kural bu görüşün dayanağını teşkil eder. Bu özelliğin doğal sonucu ise şudur: İştirak halindeki mülkiyete konu olan hak ve malları kullanmak, bunlardan yararlanmak, yönetmek, hak ve malları başkasına devretmek, bunalar üzerinde hak kurmak, bunlar için dava açmak gibi hukuki tasarruflarda bulunmak yetkisini ya yasa yada ortaklar arasındaki anlaşma belirler. Şayet yasa veya anlaşmada ortaklık adına hareket etmek yetkisini kime ait olacağı tesbit edilmemiş, belirlenmemiş ise az yukarıda sözü edilen tasarruflar yönünden, ortakların oybirliği ile karar almaları, birlikte hareket etmeleri gerekir.
Nitekim MK.nun 581. maddesinde (birlikte hareket etme zorunluğu) açıkça vurgulanmış, bu suretle ortaklardan birinin yalnız başına tasarrufi işlemlerde bulunması önlenmiştir. O halde, terekeye ait bir hakkın tümü bir paydaş (ortak) tarafından dava konusu yapıldığı zaman ya ortakların tümünün muvafakatının sağlanması ya da MK.nun 581. maddesi hükmünün uygulanması, yani davanın atanacak bir mümessil marifetiyle yürütülmesi için davacıya olanak sağlanması (önel verilmesi) gerekir. Bu yön mahkemelerce ve Yargıtay'ca re'sen gözetilecek konulardandır. Bu yön tamamlanmadan davaya devam olunması mümkün olmadığından direnme kararı yukarda anılan nedenlerle bozulmalıdır.
2) 1. bentde gösterilen bozma nedenlerine göre, işin esasının bu aşamada inclenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının birinci bentte gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, işin esasının ikinci bentde gösterilen nedenlerle şimdilik incelenmesine gerek bulunmadığına 26.5.1982 gününde oybirliği ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini