 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1981/752
K: 1983/40
T: 26.01.1983
DAVA : Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Söke Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 11.7.1980 gün ve 1979/235, 1980/565 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 9.12.1980 gün ve 1980/9993-11679 sayılı ilamıyla; (... Taraflar arasındaki uyuşmazlık bağ arası birliğindeki 23 sayılı parsele ilişkindir. Davacı taraf; tapulama sırasında tapulamanın kesinleşmesinden önce bu taşınmazı davalılardan haricen satın aldıklarını öne sürerek adlarına tescilini istemişlerdir. Davalı Mustafa ve müşterekleri tapulama mahkemesinde cereyan eden davanın 23.6.1966 tarihli ikinci oturumundaki mevsuk beyanları ile; taşınmazı haricen davacıların murisine satıp zilyedliğini devrettiklerini belirtmişlerdir. Bu durumda taşınmaza ilişkin tapu kayıt örneği dairesinden istenmek, yargılama sırasındaki mevsuk beyanının ilgililerini bağlayacağı düşünülmek ve deliller bu dairede değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken, mahkemece bundan zuhul ve aksine düşüncelerle yazılı şekilde hükküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacılar vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : 1 - Davacılar Orhan ve arkadaşlarının miras bırakanı Melek'in, çekişmeli 23 parsel sayılı taşınmazı haricen satın aldığından bahisle müdahil olarak katıldığı tapulama mahkemesinin 1966/242 esasında kayıtlı davanın 23.5.1966 günlü oturumunda, davalılar, (... biz 23 parselde kayıtlı tarlayı Meleğe) bir ay evvel sattık. Zilyetliğini devrettik. Satışın kabulü ile nizalı parselin Melek adına tapuya tesciline muvafakat ediyoruz...) demişler bu sözlerini HUMK.nun 151. maddesine uygun biçimde imzaları ile belgelemişlerdir.
Tapulama mahkemesinin görevsizlik kararından sonra, asliye hukuk mahkemesinde açılan inceleme konusu davada yargılamaya gelen davalılar, tapulama mahkemesindeki kabullerinden caymışlardır.
Görülüyor ki, mahkeme ile özel daire arasındaki uyuşmazlık, davalıların görevsiz tapulama mahkemesindeki kabullerinin bağlayıcı nitelik taşıyıp taşımadığı konusunda toplanmaktadır. Yerel mahkeme, direnme kararında, görevsiz mahkemedeki kabulün davalıları bağlamayacağı görüşündedir.
HUMK.nun 92. maddesine göre kabul; davalının davacının netice-i talebini talep sonucunu kabul etmesidir. Olayımızda olduğu gibi görevli olmayan tapulama mahkemesindeki kabul de ilgilileri bağlar (Baki Kuru - HUMK. Ankara 1982, c: 3. s. 2631). 23 parsele revizyon gören 7.3.1955 günlü tapu kaydı davalılar adına değildir. Biran için yerel mahkemenin kabulü gibi taşınmazın aslının tapulu olduğunu kabul etsek bile, kabulün geçerli olmadığı söylenemez. Talep edilen hak gerçekte mevcut olmasa bile, kabul ile davalı lehine yeni bir hak doğar Kuru - age - 2623. Bu nedenle davalı tapulama mahkemesindeki kabulleri ile bağlıdırlar. Aşağıda açıklanacağı gibi asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunun belirlenmesi halinde bu kabule göre karar verilmesi gerekecektir. O halde bozma ilamının bu bölümüne ilişkin direnme yerinde değildir.
2 - Genel Kuruldaki müzakereler sırasında görev üzerinde durulmuştur. Görevsizlik kararı ile sonuçlanan tapulama mahkemesindeki davada Raşit'in itirazı üzerine mahkeme görevsizlik ve tesbit gibi tescile karar verildiği görülmüştür. Diğer taraftan tapu sicil muhafızlığının 4.3.1981 gün ve 399 sayılı yazısında, 23 parselin itirazlı olup kaydının gönderilmediği belirtilmiştir. Bu durumda bozmaya uyulan kısım hakkında inceleme yapacak dairece tapulama kesinleşip kesinleşmediği ve buna bağlı olarak olarak görev yönünün düşünülmesi gerekir.
Özel daire bozma kararında tapu kaydının celbedilmesi lüzumuna da değinilmiştir. Yerel mahkeme bozmanın bu bölümüne uymuştur. Bozmaya uyulan bölüm hakkında inceleme yapılırken davalılar adına tapu kaydı tesis edilip edilmediği, tapulamanın kesinleşip kesinleşmediği ve buna bağlı olarak görev yönünün de inceleneceği doğaldır. Bu nedenle genel kurul kararında görev yönünün bozma nedeni yapılmasına gerek yoktur.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda bir numaralı bentde yazılı sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince direnme kararının BOZULMASINA iki numaralı bentde yazılı sebeplerden dolayı inceleme yapılmak üzere dosyanın 8. Hukuk Dairesi'ne tevdiine, 26.1.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.