 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1981/717
K: 1984/157
T: 29.02.1984
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ŞEREFLİKOÇHİSAR Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 1.2.1980 gün ve 506-731 sayılı ilamıyla; (...Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliler mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına ve bozma gereklerine uygun inceleme yapıldığına göre, 1415 parsele ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile bu parsel hakkındaki hükmün ONANMASINA, 1434 numaralı parsele yönelen temyiz itirazlarına gelince: Bu parsel, 15,8.1955 tarihinde tapulama yoluyla Hazine adına tescil edilmiştir. 16.8.1965 tarihinde (O.O.) tarafından açılan dava tarihine göre Tapulama Kanunun 31/2. maddesindeki 10 senelik hak düşürücü süre geçmiş olduğu gibi, müdahil (H.YO.)'ın davası müstakil bir dava olması itibariyle açıldığı 1971 tarihine göre de bu süre fazlasıyla geçmiş bulunduğundan, bu parsel hakkındaki davanın anılan madde uyarınca reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yolunda hüküm tesis edilmiş olması isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; Mahkemce önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı Hazine vekili Avukat (M.G.)
Hukuk Genel Kurulunca direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 24.10.1983 gün ve 1983/8-3 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, tapulama tutanaklarının kesinleşme ve kütüklerin düzenlenmesi biçimi, 766 sayılı Tapulama Kanunun 26, 27 ve 30. maddelerinde gösterilmiştir. Anılan hükümlere göre, otuz günlük askı ilan süresi içinde itiraz edilmemesi halinde tapulama tesbitleri kesinleşir. Tapulama müdürü, sürenin bitimini takip eden günün tarihini koyarak tutanakları tasdik eder.
Özel Daire bozma ilamında da işaret edildiği veçhile, dava konusu taşınmaza ilişkin tesbit tutanağı, 13.7.1955 gününde askıya çıkarılmıştır. Esasen bu konuda bir uyuşmazlık da söz konusu değildir. Tapulama Yasasının 26.maddesinin son fıkrasında, (Bu Kanunda yazılı müddetlerin hesabında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükmünün uygulanacağı) belirtilmiştir. Usulün 161. maddesine göre gün olarak tayin olunan maddelerde ilk gün hesaba katılmaz; müddet son günün tatil saatinde biter.
O halde, tutanak 13.7.1955 gününde askıya çıkarıldığına göre, Tapulama Yasasının 26. maddesindeki otuz günlük askı ilan süresi 14.7.1955 gününde başlıyacak ve otuzuncu günün hitamı olan 12.8.1955 Cuma günü mesai saati sonunda bitecektir. O tarihlerde Cumartesi günleri de resmi daireler mesai yaptığı cihetle, tapulama müdürü, 27. madde hükmünce (tutanağı itirazda bulunulmadığını gözetip) 13.8.1955 Cumartesi günün tarihini atarak tutanağı tasdik etmekle yükümlüdür. Tapulama Müdürünün şu veya bu nedenle tasdik tarihinde hataya düşmesi ve olayımızda olduğu gibi tutanağın altına hatalı bir şekilde 15.8.1955 tarihini atarak, tutanağı bu tarihte kesinleştirmesi sonucu etkilemez. Bu durumda kuşkusuz, tescil tarihi olarak, onay tarihi değil; Kanunun öngördüğü biçimde yazılması gereken tarih kabul edilmek gerekir. bu yön yukarıda anılan İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulanmıştır.
O halde, Tapulama Yasasının 31/2. maddesinde yer alan on yıllık hak düşürücü sürenin, tutanağın kesinleşme tarihi olan 13.8.1955 tarihine göre geçtiği gözetilerek Özel Daire bozma ilamı doğrultusunda davanın reddine karar verilmek gerekirken, eski hükümde direnilmiş olması Usul ve Yasaya aykırıdır ve hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararını yukarda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.k.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 29.2.1984 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.