Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:1981/6-299
K:1982/270
T:17.03.1982
  • MÜŞTEREK MÜLKİYETİN SONA ERMESİ
  • ÖNALIM HAKKI
ÖZET : Mücerret satış suretiyle ortaklığın giderilmesine ilişkin ilam ile müşterek mülkiyet sona ermez. ilam yerine getirilmedikçe her paydaş paydaşlıktan doğan haklarını kullanabilir.
Önalım [şufa] hakkı, taşınmaz malda pay sahibi olan kişiye, diğer bir payın üçüncü kişiye satılması halinde, o pay alıcıya neye mal olmuş ise o tutar ile ve belli bir süre içinde aynı koşullarla satın almak yetkisi veren ayni bir haktır. Anılan bu hak inşai bir hak olup kullanıldığı yolundaki tek taraflı irade açıklaması müşteriye ulaşmakla hukuksal sonuç doğurur. Yunan asıllı Yunan uyruklu davacının, 2.11.1964 gün 6/3801 sayılı kararname hükümleriyle temliki tasarruflarda bulunma hakkı önlenmiş olmakla önalım yoluyla da olsa, taşınmaz malda-n pay edinmesine yasal olanak yoktur.
(743 s. MK m. 628, 659)
Taraflar arasındaki "Şufa" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın reddine dair verilen 7.2.1979 gün ve 625 - 24 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 4.12.1979 gün ve 10013- 9843 sayılı ilamiyle, (... Davacı Eleni, davalılara 3.8.1978 tarihinde satılan 35/100 pay hakkında şuf'a hakkının tanınmasını istemiştir. Mahkemece Bakanlar Kurulu'nun 2.11.1964 tarih ve 6/3801 sayılı kararnamesi ile, Yunan uyrukluların Türkiye'de mal edinme olanakları kaldırıldığından, davanın reddine karar verilmiş ve hüküm davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Söz konusu 2.11.1964 tarihli kararname, Yunan asıllı olan Yunan uyrukluların memleketimizde serbest iradelerile mal edinmelerini ve temliki tasarrufta bulunmalarını önlemiştir. Kararnameden evvel Yunan uyruklular Türkiye'de mütekabiliyet şartile ve kanunların yasakladığı yerler dışında taşınmaz mal iktisap edebiliyorlardı. Bu iktisap hakkı, 1062 sayılı Kanuna göre, bir mukabele-i bilmisil tedbiri olarak zikredilen kararname ile önlenmiştir. Bu önleme yalnız, Yunan uyruklu şahısların kendi serbest iradelerile mal edinmeleri hakkındadır. Bu şahısların Türkiye Kanunlarının kendilerine bahşetmiş bulunduğu haklara göre, iktisap edecekleri taşınmazları kapsaması mümkün değildir. Kanundan doğan Şuf'a hakkının kararname kapsamına giren bir mal edinme ve temliki tasarruf olarak kabul olunması mümkün değildir. Zira davacı kanundan doğan ve yalnız kendinin kullanabileceği bir hakkı kullanmaktadır. Bunun aksini kabul etmek Medeni Kanunla konulmuş bulunan şuf'a hakkının tanınması hakkındaki kanun hükümlerinin, kararname ile değiştirilmesi olur ki, bu da kanunen tecviz edilemez. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün 13.12.1978 ve Dış İşleri Bakanlığı'nın Yunan münasebetleri Genel Müdürlüğünün 12.4.1979 tarihli yazılarında da, şufa hakkından doğan payın tescili hususunun kesinlikle kararname kapsamına girdiğini bildirmemeleri de bu görüşü teyit etmektedir. Kaldı ki, davacı esasen bu taşınmazda pay sahibidir ve bu payının olması sebebiyle şufa hakkını kullanmaktadır. Belirtilen nedenlerle şufa hakkı sebebiyle davacı adına hükmen tescil edilecek pay kararnamede yasaklanılan temliki tasarruf niteliğinde değildir.
Ayrıca davacının Yunan uyruklu olduğu taraflarca belirtilmiş ise de, Yunan asıllı bulunan Yunan uyruklu olduğu incelenmemiştir. Redde sebep olan Kararnamenin 7. maddesine göre, Yunan asıllı olmayan Yunan uyruklu kişilere kararnamenin uygulanması mümkün değildir.
Bu durumda, davaya bakılması gerekirken, kararnamenin kap. samına yanlış mana verilerek yazılı şekilde red kararı verilmesi usul ve kanuna aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden : Davacı vekili.
Dava, şufalı payın iptali ile davacı adına tescili isteminden ibarettir.
Davacı dava dilekçesinde; (... Yunan uyruklu olup Türkiye'de ikamet ettiğini, paydaşı bulunduğu 24 parsel sayılı taşınmazın satışı suretiyle ortaklığın giderilmesine ilişkin kesinleşmiş ilamın yerine getirilmesi, İstanbul 9. İcra Memurluğu'nun 1978/9 sayılı dosyası ile istenmiş ise de, paydaşların isteği üzerine satışın durdurulduğunu; paydaş Arati'nin taşınmazdaki payını davalıya sattığını öğrendiğini...) ileri sürerek, şufa hakkının tanınmasını ve şuf'alı payın iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar ise; (... Davacının Yunan uyruklu olduğunu, 2.11.1964 gün ve 6/3801 sayılı kararname hükümlerine göre Türkiye'de taşınmaz mal iktisap edemeyeceğinden, şuf'a hakkını da kullanamıyacağını... Bu nedenle, davanın reddi gerektiğini...) savunmuşlardır.
Yerel mahkeme, savunma doğrultusunda davanın reddine karar vermiştir.
Özel daire, metni yukarıya alınan ilamı ile kararı bozmuş; mahkeme, önceki kararında direnmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nda yapılan görüşmeler sırasında, (... Dava konusu taşınmaz malın satılarak ortaklığın giderilmesine ilişkin bulunan hükmün kesinleştiği anlaşıldığına göre, artık, ortaklığın devamından söz edilemiyeceği; paydaşların satış bedelinden kendi paylarına düşecek parayı istemeye hakları bulunduğu; kesinleşmiş mahkeme kararı. ile ortaklık sona ermiş olacağından, davacının şufa hakkı bulunmadığı...) ön sorunu, bir kısım üyeler tarafından ileri sürülmüştür.
Ancak, çoğunluk bu görüşe katılmamıştır. Şöyle ki;
MK.nun 628. maddesinde, (müşterek mülkiyetin) hangi hallerde sona ereceği, hiçbir kuşkuya yer vermiyecek şekilde açıkça gösterilmiştir. Bu maddeye göre; (müşterek mülkiyet; aynen taksim ile nihayet bulacağı gibi, bedeli hissedarlar arasında tevzi olunmak üzere pazarlık veya müzayede suretiyle bey'i ile ve hissedarlardan biri veya bir kaçı tarafından diğerlerine ait hisselerin iktisabı ile de nihayet bulur...).
Nitekim, MK.nun 623. maddesi de bilfiil taksimden söz etmektedir. Oysa, olayımızda bu hallerden hiç biri mevcut değildir.
Demek oluyor ki, mücerret satış suretiyle ortaklığın giderilmesine ilişkin ilam ile müşterek mülkiyetin sona erdiğini kabul etmek mümkün değildir. İlam infaz edilmedikçe, her paydaş paydaşlıktan doğan haklarını kullanabilir. Nitekim HUMK.nun 572. maddesi de bu görüşü doğrulamaktadır.
Durum bu olunca da, davacının şuf'a hakkının varlığını kabul etmek gerekir. 0 halde, işin esası incelenmelidir.
Bakanlar Kurulunun, 1062 sayılı Kanunun 1. maddesinin verdiği yetkiye dayanarak çıkardığı 2.11.1964 gün ve 6/3801 sayılı Kararnamenin 1. maddesi ile; (Yunan uyruklu şahısların Türkiye'deki gayrimenkulleri üzerinde mülkiyete ve mülkiyetin gayri ayni haklara ilişkin ve bu sonuçları doğurabilecek bilcümle temliki tasarruflarının durdurulması) öngörülmüş ve 7. maddesinde de; (Kararname hükümlerinin Yunan asıllı olmayan Yunan uyruklular hakkında uygulanmıyacağı) açıklanmıştır.
Görülüyor ki bu Kararname, Yunan asıllı olan Yunan uyruklu kişilerin Türkiye'de mal edinmelerini ve temliki tasarruflarda bulunmalarını önlemiş bulunmaktadır.
Olayımızda, davacı Eleni'nin Yunan asıllı ve Yunan uyruklu bir kişi olduğu konusunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Zira, davacı dava dilekçesinde Yunan uyruklu olduğunu açıkça belirtmiştir. Dilekçede, Yunan asıllı olduğu hususunda bir açıklama yok ise de, yargılama sırasında aksi iddia edilmediği gibi, temyiz safhasında da bu yolda bir iddiada bulunulmamıştır. 0 halde, davacının Yunan asıllı kişilerden olduğu kabul edilmelidir.
Bilindiği gibi, taşınmaz mal mülkiyetinin kanuni takyitlerinden olan şuf'a hakkı "bir taşınmaz malda pay sahibi bulunan kişiye, diğer bir payın üçüncü kişiye satılması halinde, o pay alıcıya neye mal olmuş ise, o miktar ile ve belli bir süre içinde, aynı şartlarla satın almak yetkisi veren" ayni bir haktır. Bu hak, inşai bir hak olup kullanıldığı yolundaki tek taraflı irade beyanının müşteriye ulaşması ile hukuki sonuç doğurur. Oysa, davacının temliki tasarruflarda bulunma hakkı, az yukarıda sözü edilen Kararname hükümleri ile önlenmiş bulunmaktadır. 0 halde, davacının şuf'a yoluyla da olsa taşınmaz maldan pay iktisap etmesine yasal olanak yoktur. Aksi halde, Kararnameye rağmen, Yunan asıllı ve uyruklu bir kişinin bazı temliki tasarrufları yapabilmesi sonucu doğar ki, bu da yasa koyucunun gerçekleştirmek istediği amaca ve kamu düzeni ilkesine aykırı düşer. Bu bakımdan, kanundan doğan şuf'a hakkının, Kararname kapsamına giren bir mal edinme ve temliki tasarruf olarak kabul edilemiyeceği yolundaki özel daire görüşü, kurulun çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
O halde, mahkemenin yukarıda açıklanan gerekçelere uygun düşen kararı doğrudur ve direnme kararı onanmalıdır.
Sonuç : Davacının temyiz itirazlarının reddiyle direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA) temyiz peşin harcından 500 lira temyiz ilam harcının mahsubuyla arta kalanın istek halinde davacıya geri verilmesine 17.3.1982 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini