 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1981/65
K: 1983/692
T: 17.06.1983
DAVA : Taraflar arasındaki "rücuan alacak" daasından dolayı yapılan yargılama sonunda (Bergama Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi)'nce davanın reddine dair verilen 10.4.1980 gün ve 81-143 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 3.6.1980 gün ve 3422-4067 sayılı ilamıyla; (...21 Teşrini evvel 1935 tarihinde kabul edilerek 2 Teşrinisani 1935 tarihinde Gazetede yayınlanan 2834 sayılı Yasadan sonra yürürlüğe giren ve daha özel nitelikte bulunan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 5. maddesinde, İş Mahkemelerinde bakılacak davalar bakınından yetkili mahkemelerin hangisi olduğu belirtilmiş ve ayrıca aynı Yasanın 15. maddesinde de bu konuda sarahat bulunmayan hallerde Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı gösterilmiş bulunmaktadır.
Bu durumda, yetkili mahkemenin belirlenmesinde daha önceki tarihli 2834 sayılı Yasanın 22. maddesi hükmüne dayanılamaz. Bu durumda mahkemece yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurul'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüdü:
KARAR :21 Teşrini evvel 1935 tarih ve 2834 sayılı Kanun, 2 Teşrinisani 1935 günü yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun 22. maddesi, "üçüncü şahıs ile tarım satış kooperatifleri veya birlikleri arasında çıkacak uyuşmazlıklar, o kooperatif veya birliğin yönetim merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemelerde görülerek hükme bağlanır" hükmü içermektedir. Bu hükmün, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa göre, özel bir yetki kuralı olduğundan kuşku yoktur. Bu özel yetki, dava çeşitlerine değil, davada taraflardan birinin tarım satış kooperatifi olmasına göre belirlenmiş, her çeşit dava için geçerli bulunmaktadır.
Ne var ki, zaman içerisinde, 30.1.1950 tarih ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu 4.8.1950 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun 5. maddesi, iş mahkemelerinin yer itibarile yetkisini belirlemiş, iş davalarının davalının ikametğahı mahkemesinde veya işçinin işini yaptığı işyeri mahkemesinde açılabileceği ve buna aykırı sözleşme de yapılamayacağı kuralını koymuştur. Bu madde, Hukuk Genel Kurulu'nun 27.3.1960 gün ve 193/192 sayılı Kararında da ifade edildiği gibi, kamu düzeni ile ilgilidir. İşçinin, işini yaptığı işyerinin bulunduğu mahkemede dava açabilmesi, işçiler yararına, işçileri korumak düşüncesiyle kabul edilmiştir. 29.6.1960 tarih 13/15 Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Sosyal sigortalar Kurumu, sigortalı işçi veya hak sahiplerinin ardası olduğundan, bu düşüncelerin, Sosyal Sigortalar Kurumu bakımından da geçerli olduğundan kuşku yoktur. Ardalık ilkesi Usul Hukukunda da geçerlidir.
Bu durum karşısında, 5521 sayılı Kanununun, iş davaları için özel yetki kuralları getirdiği kabul edilmelidir. 2834 sayılı Kanunun 22. maddesinin koyduğu, davada Kooperatif ve Birliğin taraf olmasına göre belirlenen ve her türden davayı içeren yetki kuralına kıyasla, iş davaları için belirlenen yetki, daha özel bir nitelik taşımaktadır. İş davaları genel dava kavramı içerisinde, daha özel bir yer işgal eder. O halde, 5521 sayılı Yasanın 5. maddesi, 2834 sayılı Kanunun 22. maddesine göre daha özeldir. Bir konuda, genel hükümle özel hüküm çatıştığında, özel hükmün uygulanacağı ortadadır. Öte yandan, 5521 sayılı Kanunun 5. maddesi, bir usul hükmüdür, derhal hükmünü icra eder. Anılan maddenin, iş davalarıyla sınırlı olarak, 2834 sayılı Kanunun 22. maddesini zimmen kaldırdığı da düşünülmelidir. Bu nedenlerle, davaya yetkinin 5521 sayılı Kanunun 5. maddesine göre saptanması zorunludur. Sigortalı, işini Bergama'da yaptığına göre, yetkili mahkeme Bergama İş Mahkemesidir. O halde yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde dava dilekçesinin yetki yönünden reddini içeren eski kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır ve hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı HUMK'un 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,istek olursa temyiz peşin harcının geri verilmesine 17.6.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.