Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1981/440
K: 1983/133
T: 16.02.1983
DAVA : Taraflar arasındaki "ödence" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 3. Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 19.2.1979 gün ve 1976/378-53 sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27.11.1979 gün ve 1979/4030-5444 sayılı ilamiyle; (...Davalı T.M.O. 3461 sayılı yasayla kurulan ve 440 sayılı Yasaya tabi sermayesinin tamamı devlete ait bir kamu iktisadi teşebbüsüdür. Kamu iktisadi teşebbüsleri, 440 sayılı Yasanın 1/1 maddesi gereğince "ticari esaslara göre faaliyet gösteriler". Yine aynı yasanın 1/2 ve 3461 sayılı kuruluş Yasasının statü bölümünün ilk fıkrasına göre davalı T.M.O. "özel hukuk hükümlerine" tabidir. Görevi itibariyle de geniş miktarda hububat vs.nin alım satımını yapmaktadır. O halde davalı T.M.O. T. Ticaret Yasasının 12/1, 14/1 ve 21/1. maddeleri gereğince tacir niteliğini haiz bir kuruluştur. Bu durumda da ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi davranması gereklidir. (TTK.20/2).
Sözleşmenin 5. maddesindeki, ödemenin açtırılacak gayrikabili rücu bir akreditifle yaptırılacağı hususundaki hüküm, bir taliki şart değil, davalı T.M.O.'nin yüklendiği bir vacibeden ibarettir. Uluslararası ticarette ödemelerin genellikle gayrikabili rücu ve teyidli akreditifle yapıldığı bilinen bir husustur. Diğer yandan yabancı firmanın Türk Mevzuatını bildiği veya bilmesi gerektiği de kabul olunmaz. Ancak, bu mevzuatı bilmesi gereken davalı T.M.O.'nin buna uygun tedbirleri alması gerekirken, almadığı, döviz tahsisini sağlayamamasından anlaşılmaktadır. Borca konu olan şey hakkında ithal, ihraç, ticaret yasağı konması bir hukuki imkansızlık doğurur. (Becker, İsviçre Medeni Kanunu şerhi, Borçlar kanunu, 1. kısım, genel hükümler, Fas lll, Dr. Osman Tolun çevirisi, 1969, sh. 523).
Davalı T.M.O.'nin akreditifi açtırmaması sonradan çıkarılmış bir yasa ve alınan bir hükümet karariyle de olmadığı (yani borcun ifası, bir hukuk kuralı ile yasaklanmadığı (Prof. S.S.Tekinay, Borçlar hukuku, 1971-sh. 557), uyulması gereken bir döviz sınırlaması getirilmediği, dosya münderecatından anlaşılmaktadır. Hatta, Maliye Bakanlığının, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına yazdığı 3.8.1978 gün ve 52857 39738 sayılı yazı içeriğinden anlaşıldığına göre, döviz tahsis edilmemesinin nedeni döviz yokluğu da olmayıp sadece sözleşmedeki buğday fiatlarının pahalı bulunmasından ibarettir. Bu durumda, Borçlar Hukukunun 117. maddesinin anladığı anlamda bir imkansızlıktan da söz borçlunun bunda kusuru varsa, yine de sorumlu olur. (Prof. S.S. Tekinay, Borçlar Hukuku, 1971-sh 555). Borçlu ancak kendisine hiçbir kusurun izafe edilemeyeceğini kanıtlarsa, borçtan kurtulur ve tazminatla sorumlu olmaz. (BK. 96), Kusurlu imkansızlık alıcıyı sorumluluktan kurtarmaz. Bir ifanın yalnız borçlu için değil, genel olarak, başkaları tarafından da erişilmez, başa çıkılmaz veya umulmaz sayılması halinde hukuki anlamda objektif bir imkansızlıktan sözedilir. Ancak, bir malı satan kimsenin, sonradan mal fiatları yükseldiği için zarar etmesine, ifayı imkansız kılan bir olay gözüyle bakılamaz. (Tekinay, age, sh. 556) Tabiatiyle aynı görüşten hareketle, bir malın fiatının, sözleşmedeki fiattan daha aşağı düşmesi halinde de, alıcı bakımından, malı satın almamak hususunda bir imkansızlıktan söz edilemez. Maliye Bakanlığının döviz tahsisis etmemesi ise sadece bu nedene dayanmaktadır. Oysa, davalı döviz tahsis edecek merciin Maliye Bakanlığından gerekli tasvibi alması veya uyuşmazlık konusu sözleşmeden sonra yaptığı uluslararası alım-satım sözleşmelerinde yaptığı gibi, (29 Haziran 1977 gününde ihaleye çıkarılan pirinç ithaline ilişkin alım şartnamesinin XVll/2. maddesi sözleşmeye (yetkili merciler tarafından ithalat için lisans verilmediği takdirde alıcıya herhangi bir sorumluluk yüklenmeyecektir) şeklinde bir hüküm koyması gerekirdi. bu halde ancak kasiretli bir tacir gibi davranmış olurdu. İsviçre Federal mahkemesi de , iki kararında yukarıdaki görüşü teyid etmiştir. Birincisinde, davalı satıcı davacıya bir vagon çikolata satmış, ancak satıcının satıcısı çikolataların ihracı için İsviçre mercilerinden gerekli ihraç iznini alamamıştır. Davalı satıcı B.K.'nun 117. maddesindeki imkansızlığa dayanarak davanın reddini istemiştir. Federal Mahkeme; nev'iyle tayin edilmiş bir borç olduğunu da nazara alarak savunmayı red ile davayı kabul etmiştir. (Kral Oftinger, Jurisprudence du Tribunal Federal sur la Partide generale du code des Obligations, 1970, sh. 127, 128) İkincisinde de, davalı içinde kiracı bulunan taşınmazını davacıya kiralamış ve kendi kiracısı hakkında da tahliye davası açmıştır. Ancak açtığı tahliye davası mahkemece reddedilmiş ve bu suretle mecuru kiracıya teslim edememiştir. Davacı da, kira ile tuttuğu başka bir yerin kirası ile davalı ile yaptığı anlaşmadaki kira farkını tazminat olarak istemiştir. Federal mahkeme burada bir imkansızlığın varlığını kabul etmekle birlikte, bu imkansızlıktan davalının sorumlu olduğu sonucuna varmıştır. Gerekçesinde de davalının, halen mecurda kiracının ikamet etmekte bulunduğu, kiracıları koruyan bir yasanın mevcut olduğunu, kiracının buna dayanarak kendisini savunacağını bildiği ve bilmesi gerektiğini, davalının bu hususları gözönünde tutması lazım glediğini ve vecibesini kati surette yerine getirebilip getiremeyeceğini önceden inceleyerek taahhüt altına girmesi gerektiğini, bu nedenle B.K.'nun 117. maddesindeki imkansızlığa dayanmayacağını, ileri sürmüştür. (K. Oftinger, age, sh. 53,54).
Bütün bu açıklamalardan, davalı T.M.O'nin bir imkansızlık ile akti vecibesini ifa edemediği anlaşılmakla birlikte, bu ikansızlık kendisinin basiretli ve tedbirli davranması sonucu olduğundan, bu kusurlu davranışı sonucu doğan imkansızlığa B.K.'nun 117. maddesine dayanarak istinat edemeyeceğinden, zamanında akreditifi açtırmamanın sonuçlarına katlanması gerektiğinin kabulü gerekir. Bu itibarla, mahkemece işin esasına girilerek başka nedenlerle davacının tazminat isteme hakkı olup olmadığı, varsa bu nisbette tazminata müstahak olduğu özellikle B.K.'nun 96,106,107,108.212. ve 98. maddeleri de gözönüne alınarak araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki kanıtlara, yerel mahkeme kararında gösterilen gerektirici nedenlere ve özellikle, Türkiye'de uygulanan kambiyo rejimine göre, akreditif açılması, ancak Maliye Bakanlığının döviz tahsis etmesine bağlı olup, davalı kendiliğinden akreditif açtırma yetki ve iktidarına sahip bulunmadığına ve akreditif açılması için yasalara göre gerekli bütün girişilmerde bulunmuş olmasına rağmen olumlu bir sonuç elde edilmemesi olgusunun davalıya atfı kabul bir kusur olarak nitelendirilmesi mümkün olmayacağına ve esasen, uluslararası ticaret yapan davacı firmanın Türk kambiyo mevzuatını bilerek ve sonuçlarını hesaba katarak sözleşme yaptığı kabul edilmek gerektiğine göre, usul ve yasaya uygun olan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının reddiyle, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 1.500 lira temyiz peşin harcından 500 lira temyiz ilam harcının mahsubuyla arta kalanın istek halinde davacıya iadesine, davalı Kurum lehine takdir olunan 1400 lira avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 16.2.1983 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini